¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar

Aşağa gitmek

kızgın Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 22 Kas. 2011 - 6:58

Emekli Tuğg. Nejat Eslen, “bedelli askerlik” ve “vicdani ret” uygulamalarının gündeme getirilmesinin, TSK’yı yeniden yapılandırma planının adımı olduğunu söyledi.

Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar T%25C3%25BCrk%2Bordusunu%2BGOP%25E2%2580%2599un%2Bjandarmas%25C4%25B1%2Byapacaklar

TSK küçültülüp GOP’un jandarması haline getirilecek
Emekli Tuğgeneral Eslen, “ABD ile Batı’nın dayatması sonucu yeniden dizayn edilecek olan Türk ordusunun, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi devre dışı bırakılacak” dedi.

Haber : Salim Yavaşoğlu
Meclis’te sağladığı çoğunlukla “Yasama” erkini arkasına alarak yaptığı anayasa, yasa, yönetmelik ve genelge değişiklikleriyle istediği ortamı hazırlayan AKP iktidarı, şimdi de hedefine Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) koydu.

“Yürütmeyi” istediği gibi dizayn eden AKP, 12 Eylül 2010’daki Anayasa değişikliğine yönelik referandum sonrasında yaptığı düzenlemelerle “Yargı” erkine de el attı. “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”, “Yargıtay” ve “Danıştay” gibi yargı organlarının yapısını değiştirdi, “Yargı”yı tartışılır hale getirdi. Demokrasinin olmazsa olmazı “Kuvvetler ayrılığı” ilkesi, yerini diktatörlüklerde görülen “kuvvetler birliği”ne bıraktı. Bu noktada AKP yönetimi artık, Kanun Hükmünde Karanamelerle (KHK) çoğunluğunu elinde bulundurduğu TBMM’yi de devreden çıkardı. Yeni anayasada 12 Eylül referandumu ile değiştirilen 26 madde dışında kırmızı çizgileri olmadığını ve ilk 3 maddeyi bile değiştireceğini açıklayan Başbakan Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerini ise “kırmızı çizgilerini” terketmeye çağırdı. “Masadan kalkan tokadı yer” tehtidiyle de “yepyeni anayasa” adı altında “Türk” ve “Atatürk” gibi kavramların anayasadan çıkartılıp, PKK ile Oslo’da yapılan müzakerelerde anlaşmaya varılan hükümleri düzenlemek amacıyla CHP ile MHP’yi masaya oturttu.

Orduyu şaibeli ilan ettiler
İktidara geldiği günden bu yana içinde, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan kopartılacak topraklarda bir “Kürdistan devleti” kurulmasının da yer aldığı Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) doğrultusunda çalışan AKP, bu arada bir süredir üzerinde “asimetrik psikolojik harekat” yapıldığı iddia olunan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef tahtasına oturttu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, geçtiğimiz günlerde Radikal Gazetesi’ne verdiği demeçte 15 maddelik askeri reform planı olduğunu açıkladı. Çelik, TSK’ya ileri demokrasi standartlarında yapılacak düzenlemelerle asker-sivil ilişkilerinin geri kalmış ülkelerdeki gibi olmaktan çıkartılacağını belirterek, “Bunlar yapılırsa ordu şaibe dışına çıkar” dedi.

NATO’nun jandarması
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, “bedelli askerlik” ve “vicdani ret” uygulamalarının aniden gündeme getirilmesinin, ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) istekleri doğrultusunda TSK’yı “yeniden yapılandırma” planının bir adımı olduğunu söyledi. Asker sayısının azaltılmasına yönelik bu adımların arkasından bazı orduların kaldırılarak, TSK’nın küçültüleceğine dikkat çeken Eslen, Genelkurmay Başkanlığı’nın da Milli Savunma Bakanı’na bağlanarak siyasi otoritenin tam denetimine alınmak istendiğini öne sürdü. Eslen, TSK’nın, GOP coğrafyasında ABD ile Batı’nın talepleri doğrultusunda NATO kapsamında uluslararası görevlere süratle intikal ederek, müdahale edebilecek bir bölge jandarmasına dönüştürülmek istendiğini iddia etti.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti
Eslen, Türk Ordusu’nun AKP iktdarı döneminde değişen ve değiştirilmeye devam edilen “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” çerçevesi kapsamında yeniden yapılandırılmak istendiğinin altını çizerek, şunları söyledi: “Günümüzde sık sık değişen Türkiye’den söz ediliyor, yeni Türkiye’den bahsediliyor. Bu yeni Türkiye’ye uyum sağlaması için de Silahlı Kuvvetlerimizin yeniden yapılandırılması sözkonusu. TSK’nın yeniden yapılandırılmasında tabii sadece AKP yönetiminin arzuları değil Batılı güçlerin ve AB’nin etkisi var. AB’nin raporlarında da bu talepler zaman zaman yer alıyor. ABD’de doğrudan söyleyemediği şeyleri AB raporlarında söyletiyor. Nasıl bir ordu arzu ediliyor. Bir defa ordu küçültülecek. General, subay sayısı azaltılacak. Zaman içerisinde profesyonel orduya geçilecek. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanacak. TSK, küçük ve daha çevik bir ordu haline getirilecek. Bütün bunlar yapılırken de TSK’nın ’Cumhuriyeti koruma, kollama görevi devre dışı bırakılacak. Bu noktada dış tehdide yönelmiş bir TSK arzu ediliyor. Tabii bunu söyleyenler de büyük bir çelişki içerisine düşüyor. TSK’nın hatta Türkiye’nin bugün için en önemli güvenlik sorunu PKK terörüdür. Bu da bir iç tehdit. TSK, hem yurt içinde hem de zaman zaman Irak’ın Kuzeyi’nde PKK ile mücadele ediyor. Sadece dış tehdide yönelmiş bir Silahlı Kuvvetler’den söz etmek bugünkü şartlarda hem rasyonel değil hem de mümkün değil. Çünkü, TSK olmadan PKK ile mücadeleyi bir bütün halinde yürütemezsiniz.”

GOP’ta aktif görev
Planlanan yeni TSK’nın, PKK ile mücadele etmeyen bir Türkiye’yi akla getirdiğine dikkat çeken Emekli Tuğgeneral Eslen, şöyle devam etti: “Tabii şimdi TSK’yı yeniden yapılandırırken Batı’nın çıkarlarına uygun bu Genişletilmiş Ortadoğu Projesi coğrafyasında daha aktif görev yapabilecek bir yapıya kavuşturulması arzu ediliyor bence. Zaten TSK bugün birçok uluslararası göreve katılıyor. Afganistan’da, Balkanlar’da TSK mensupları var. Deniz Kuvvetleri, Somali açıklarında görev yapıyor. Aslında TSK’nın belli bir bölgede kullanılması için kriter nedir onu bilmek lazım. Burada Türkiye’nin ciddi çıkarları var mı? Yani TSK’nın uluslararası ortamda fiilen görev yaptığı yerlerle ilgili Türkiye’nin hayati çıkarları var mı? Bunu düşünmek lazım. Bir de TSK’nın üzerinde NATO’nun etkisini düşünmek lazım. NATO bugün ABD’nin güvenlik stratejisi paralelinde hareket ediyor. Bu doğrultuda hem stratejisini değiştirdi hem de yöntemini değiştirdi.”

Yayılmacı bir ittifak
Eslen, soğuk savaşın bitmesinin ardından NATO konseptinin yeniden belirlendiğini kaydederek, şöyle dedi: “Artık NATO, bir savunma ittifakı değil. NATO, artık yayılmacı bir ittifak. Afganistan’da görev yapıyor. Libya’ya müdahale etti. Burada hem Batı’nın hem de ABD’nin çıkarları söz konusu. Bütün bunları düşündüğümüzde TSK, GOP coğrafyasında görev yapacak daha küçük bir yapıya kavuşturulmak isteniyor. Zaten, Ümraniye ve Balyoz davalarıyla TSK’nın Türk siyaseti üzerinde ağırlığı bütünüyle kırıldı. Bu süreci bir bütün olarak düşünmemiz lazım. Meseleye böyle baktığımızda bundan sonra sıra TSK’nın yeniden yapılandırılmasına gelmiştir. Bunun adı da ‘demokratikleşme’ ve ‘TSK’nın demokratikleşmesi’ olarak tanımlanabilecek. Siyasi otoritenin tam denetiminde ve ABD ile Batı’nın talepleriyle NATO kapsamında uluslararası görevlere süratle intikal ederek, müdahale edebilecek bir yapıda TSK arzu ediliyor.”

Askerlik pazara çıkarılmasın
Bedelli askerlitk ve vicdani ret konularına da değinen Eslen Paşa, bundan önceki Genelkurmay başkanlarının bedelli askerliğe sıcak bakmadığını belirterek, “Yeni Genelkurmay Başkanı ile siyasi otorite arasında bu konuda bir uzlaşma var gibi görünüyor. Biliyoruz ki bu bedelli askerlik çıkacak. O zaman en azından yaşı yüksek tutmak lazım. Gerçekten ailevi nedenleriyle, mesleği, yaşı, sağlık durumu nedeniyle askerlik yapma sakıncaları olanlara yani ileri yaşlara hak tanınmalı. Genç yaşlara indirilmemeli. Siyasetçiler bu bedelli askerliği hazineye bir para kazandırma yöntemi olarak da görmemeliler. Bu uygulama da son uygulama olmalı” dedi. Bu gibi problemlerin Avrupa’da olmadığına dikkat çeken Eslen şöyle konuştu: “Hem bedelli askerlik problemi yok hem de vicdani ret problemi yok. Onların tuzu kuru. Niye onların tuzu kuru? Soğuk savaş bittikten sonra Avrupa’ya yöneltilmiş bir tehdit kalmadı. Onlar hem savunma harcamalarını azalttılar hem de mecburi askerliği kaldırdılar. Mecburi askerliği kaldırıp da profesyonel ordulara geçildiğinde bu iki problem de zaten doğrudan doğruya yok olmuş oluyor. Bu problem mecburi askerlik sistemi olan ülkeler için geçerli. Dolayısıyla biz Avrupa’yı, oradaki ülkeleri bütünüyle örnek alamayız. Türkiye, onların aksine alev alev yanan Orta Doğu coğrafyasında bulunuyor. Zorlukları olan bir süreçten de geçiyoruz. Onun için Silahlı Kuvvetler’in sistemiyle de fazla oynamamak gerekiyor. Çünkü, Silahlı Kuvvetler’in yapısında zaaflara yol açılır. Bölgemizdeki jeopolitik gelişmeleri iyi değerlendiremezsek içinden geçtiğimiz böylesi süreçlerde bunun bedeli de Türkiye için çok ağır olur.”

Eşitlik ilkesine aykırı
Nejat Eslen, şöyle devam etti: “Anayasamıza göre eşitlik esastır. Anayasamızın 10. maddesinde ’Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ düzenlemesi vardır. Devlete, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamak yükümlülüğü verilmiştir. Ayrıca, ’Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idari makamlar, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar’ denilmektedir. Zenginle fakir anayasanın önünde eşittir. Zenginlerin bedelli askerlik yapması, bunun karşısında da zengin olmayanların askerlik yapması anasayanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bireyler anayasa önünde eşittir. Başbakan, daha önce ’Ben bu konunun sorumluluğunu taşıyamam. Gerekirse referanduma götürürüm’ derken birden bire siyaset ağız değiştirdi ve bedelli gündeme geldi. Van depreminin de arkasından gündeme getirildi bu.

Kaynak problemi yaratıyor
Tabii siyasetin bu şekilde davranışı daha önce de zaman zaman bedelli askerliğin bir şekilde uygulanmış olması TSK’da personel açısından kaynak problemi yaratıyor. Hem de anayasanın eşitlik prensibini bozuyor. TSK, yapılan tehdit değerlendirmelerine göre belli sayılarda askeri birliği hazır bulundurmak zorunda. Şimdi, bedelli askerlik çıkınca yüz binlerden, üç yüz binlerden bahsediliyor. Dolayısıyla personel temininde birtakım zorluklar olabilecektir. En önemlisi de anayasanın eşitlik ilkesi bozulacak. Askerliğini yapmayanlar asker kaçağıdır. Siyasetin bu şekilde davranıyor olması, bundan sonraki asker kaçaklarına da teşvik anlamına gelmektedir. Yine ’bedelli askerlikle ilgili bir uygulama çıkar’ diye bazı gençler askere gitmek istemeyecektir. Zaten bu bedelli askerlik sorunu daha çok şehirlerde yaşayan gençlerle ilgili. Biliyoruz ki Anadolu’da askerliğini yapmamış delikanlıya kız bile vermezler. Askere giderken de düğün yapar gibi davul zurna ile uğurlarlar. Bu da bir gelenektir, Türk halkının bir geleneğidir. Eşitliği bozduğunuz zaman geleneği de kırmış olursunuz. TSKnın gelenekleri ile de fazla oynamamak gerekmektedir.”

Retçilere silahsız askerlik
Nejat Eslen, vicdani ret konusunda ise bir mecburiyet olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi. Avrupa Konseyi üyesi olunca da bu konseyin prensiplerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına uymak zorundasınız. Onlar da son zamanlarda bu vicdani ret konusunu aşağı yukarı bütün ülkeler de kabul etti. Bu vicdani ret meselesini uygulamayan iki ülke var. Biri Azerbaycan biri de Türkiye. Eğer bu yasa çıkacak olursa vicdani retçiler Silahlı Kuvvetler’de silahsız olarak görev yapmalıdır. Hizmet süresi de normal askerlik süresinin iki misli olmalıdır. Bir başka ifadeyle, verilecek olan bu hak, asker kaçağına bir teşvik durumu yaratmamalıdır.

Eyleme dönüşebilir
Meselenin bir tarafı böyle. Ama meselenin ikinci tarafına baktığımızda Türkiye’de bu terör sorunu bir etnik sorun haline geliyor. Bu vicdani retçilerin sayısı aslında fazla değil. Ama terör sorunu bir etnik sorun haline geldikçe Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate almak gerekiyor. Birden bire bu vicdani retçilerin sayısında patlama olabilir. Daha doğrusu, ayrılıkçı Kürtler ile onlara sempati duyanlar askerlik hizmeti yapmamak için vicdani retçilere verilen hakları kullanmak isteyebilirler. Bu da Türkiye için önemli bir problem olarak ortaya çıkabilir. Ret konusunda yasa çıktığı takdirde PKK’ya, KCK’ya, BDP’ye sempati duyan ?? gençleri kitlesel halde bu hakkı kullanmak isteyebilir. Bu durumda vicdani ret hakkı bireysel bir hak olmaktan çıkıp, bir eyleme dönüşebilir. Retçilerin bireysel bir hak peşinde mi olduğunu yoksa bir siyasi amacın maşası olarak mı hareket ettiklerini de düşünmek gerekir.”

Genelkurmay: TSK bünyesinde 720 bin personel var
Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde görev yapan personel sayısını açıkladı. Verilen bilgiye göre, TSK’da personel dağılımı şöyle:
Statü Mevcut
General/Amiral: 365
Subay: 39.975
Astsubay: 95.824
Uzman Jandarma: 24.700
Uzman Erbaş: 40.515
Sözleşmeli Erbaş/Er -
Uzman Personel Toplamı: 201.379
Yedek Subay: 6.829
Erbaş/Er: 458.368
Yükümlü Personel
Toplamı: 465.197
Askeri Personel
Toplamı: 666.576
Sivil Memur/İşçi:
53.424
Genel
Toplam:
720.000

YARIN: TSK Cumhuriyeti korumayacaksa kimi koruyacak?

http://tarafsizhaber.blogspot.com/2011/11/turk-ordusunu-gopun-jandarmas.html
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Turkey10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Gencat10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro1010
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar 290407


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

kızgın İngilizin takdirine mazhar olmak!

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 22 Kas. 2011 - 6:58

Abdullah Gül’ün “hak kazandığı” Dizbağı Nişanı’nın, 1856 ve 1876’da, “Yeni Anayasa” nın ilham perisi, Dolmabahçe Sarayı’nda andıkları Abdülmecit ile Abdülaziz’e de takılmış olması sıradan bir tesadüf olabilir mi?

Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar %25C4%25B0ngilizin%2Btakdirine%2Bmazhar%2Bolmak%2521

Cumhurbaşkanı’na tarih dersi
Yeniçağ’ın, Kraliçe davet etti diye uçarak İngiltere’ye giden Abdullah Gül’e özel hizmetidir.
Atatürk hakkında idam fetvası yayımlatıp Kuva-yı Milliye’yi sabote eden Vahdettin, Damat Ferit, Mustafa Sabri üçlüsünü himaye eden İngiltere’nin “Türkleri sırtından vurma tarihi” ile yüzleşmenin tam vakti!

Bir tatlı telaş içindeydiler; günler öncesinden başladı hazırlıklar...
Terziler geldi, o güne özel elbiseler dikildi...
Kıpır kıpırdı içleri...
Gerçi uğurlama töreninde davul zurna eksikti ama pek hissedilmedi çünkü zil çalıyordu etekleri!
Havada öyle bir “durmuş durmuş turnayı gözünden vurmuş kız evi” tansiyonu vardı ki bir ara refakatçiler “gelin halayı” çekecekler gibi geldi!

Hep kahır hep kahır nereye kadar, ben de “Düşler hayra yorula / Şen ola düğün şen ola” diye sıraya girmek isterdim ya...

Ya “turna” diye kapılıp gittikleri İngiltere, “akbaba” çıkarsa!
Sonuçta “Pax-Britannica”dan bu yana, “akbaba” gibi çöreklenmediler mi “petrol” kokusu aldıkları coğrafyalara!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün uçaktan yolladığı mesajda vurguladığı gibi “soğukkanlı” bakmak lazım bu tip mevzulara; nihayetinde “tarihi gerçeklerimiz” var değil mi ama!
Çağrışım bu ya... Gazetelerde “Cumhurbaşkanı, Buckingham Sarayı’nda giyeceği frak için ölçü verdi” haberlerini okudukça, İngilizlerin tarih boyunca “boyumuzun ölçüsünü alma” çabaları geliyor aklıma...

O yüzden dün Milliyet’te Derya Sazak’ın yaptığı gibi “Yılda iki kez devlet başkanı davet ediyorlar. Biri Obama, bir diğeri biz” sözlerine sevinç nidalarıyla karşılık veremiyorum bir çırpıda!

Hem bu tabloya bakıp nasıl sevinilebilir Allah aşkına!
“Seçilenler”in ortak bir özelliği olmalı. Hadi Obama Orta Doğu’daki “işgal ortağı”, Gül’ün seçilme nedeni ne bu durumda?

Hele “Abdullah Gül’den önce sadece Kenan Evren davet edildi” referansı yok mu; Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsam sırf bu bile yeterdi Kraliçe’yi reddetmeme!
Kenan Evren, Abdullah Gül’ün yüksek teşvikleriyle hazırlanan “Yeni Anayasa” yla, canhıraş izlerinin silinmesine çalışılan darbenin yapıcısı değil mi? Darbeci Evren’le “aynı takdire mazhar olmanın” bir “sivil cumhurbaşkanı” için rahatsız edici olması gerekmez mi?

“Dizbağı” nişanlı ilk Müslümanlar
Bir “Neo-Osmanlı” öncüsü olduğunu düşününce, Gül’ün yolunun İngiltere ile bu kadar sık kesişmesinin arka planının, daha “köklü bir temel”e de dayanıyor olma ihtimali de var tabii. 2008 yılında “hak kazandığı” Dizbağı Nişanı’nın, 1856 ve 1876 yıllarında, “Yeni Anayasa”nın ilham perisi, günlerdir Dolmabahçe Sarayı’nda konserler, sempozyumlar, dualarla andıkları Abdülmecit ile Abdülaziz’e de takılmış olması sıradan bir tesadüf olabilir mi?
İktidarın “tanzim” ve “ıslah” yöntemleri Osmanlı padişahlarınınkilere bu denli benzerken hem de!

İslam halifeleri ve “muhafazakar” devlet adamlarının, orijinal adı “Knight Grand Cross of the Order of the Bath” olan ve “Ulu Haç” için mücadele verenlere takılan “nişan”la ödüllendirilmesi ilk bakışta “utanç verici” gibi görünse de “tarihi gerçeğimiz” deyip, onunla da “yüzleşeceğiz” elbette!

Abdülmecit’in İngiltere ve Fransa’nın dayatmalarıyla ilan ettiği Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla, Osmanlı Devleti’ni “azınlıklar”ın elinde oyuncağa dönüştürdüğünü de hesaba katınca, belki bununla kaldıkları için şükür bile etmeli;

İyi ki “dizbağı” nişanın adı, ya bir de göstere göstere “boyunbağı” deselerdi!
Nitekim Atatürk, kendisine de teklif edilen aynı nişanı “Dizbağı sonra bize ayakbağı olur” diyerek neden reddetti sanki;
Boyunduruğa girmemek için değil mi?

“İsa yolunda” şövalye oldular
İngiliz piskopos şöyle der Abdülmecit’e “nişan töreni”nde:
“Siz bundan sonra, İsa yolunda çalışacak, onun için her türlü özveriyi yapacak bir şövalyesiniz.”
Kırım savaşında kazandığımız zaferi masada hezimete çevirdiğimiz Paris Antlaşması’nın hemen akabinde, bir nevi “teslimiyet teşekkürü” mahiyetinde sunulan bu ödülden çok değil 11 yıl sonra, 21 Haziran 1867’de bir başka “ilk” yaşanır İngiltere ile Osmanlı arasında. İngiltere Kraliçesi Victoria’nın kendi elleriyle “Dizbağı” taktığı ilk Müslüman da bir Osmanlı sultanıdır; Abdülaziz!
Bu arada İngilizler’de misafirlerini savaş teçhizatıyla ağırlamak gelenek mi acaba?
2008’de, Gül’ü, Karaköy limanına, tam da “HMS Ajax” adlı İngiliz savaş gemisinin İstanbul’u işgal sırasında yanaştığı yere demirleyen uçak gemisi “HMS İllustrious” da ağırladıkları gibi, Abdülaziz’e de savaş gemisinde sunmuşlar tebriklerini.
Bu anlamda “Vahdettin kaderi”de önceden çizilmiş sanki...

İngilizlerin emriyle(!) Bandırma Vapuru’nu geri döndürmeyi beceremeyince, kendisi İngiliz “Malaya Vapuru(!)” ile kurtuluş mücadelesi veren vatanından firar etti!

Dersim’le yüzleşmek için bulunmaz fırsat
Hazır “Dersim” defteri tekrar açılmışken, isabet oldu aslında bu ziyaret. Hem Dersim, hem Şeyh Sait, hem de diğer ?? isyanlarındaki “İngiliz parmağı” da artık şeffaflaşmalı! “Dedelerimiz!”i “himaye” edenlere vefa borcumuzu ödeyeceğiz derken kendimizi “katil” diye yaftalatmak iş değil.

Allah’ın bildiğini kuldan niye/ne uğruna saklayalım; Erdoğan’ın dediği gibi “?? sorunu” diye bir şey varsa, bunun tasarımcısı “asimilasyoncu” iftirasını attığı Türk devleti değil, daha birkaç ay önce kendisinin de tıpkı Gül’ler gibi, eşli olarak koşa koşa gittiği “açgözlü” İngiltere!
Kaşındıkça hâlâ kanayan o “yara”nın açılma sebebi, İngilizler’in Musul’daki zengin petrol yataklarına sahip olmak için giriştikleri “etnik” temelli tahrikleri.
İngiliz tarihçi Arnold Joseph Toynbee’nin dediği gibi İngiltere, “Musul’u işgal ettiği andan itibaren ?? milliyetçiliğini teşvik etti” ve “Şeyh Sait İsyanı’ndan istifade etmek suretiyle birtakım yararlar sağladı.”
Nasıl mı?

Cevabı kısa ve net:
“Musul’un gaspı”
“?? kartı”
hâlâ revaçta
Geçmişte “Musul” petrolleri uğruna Osmanlı’yı “?? Kartı”yla bölücü bir politika izleyen İngiltere, aynısını Irak’ta da yaptı yakın geçmişte. Hatırlayın bakalım Barzani’nin sözde devletini ilk “tanıyan” kimdi?

Son dönemde bölgenin işgal komuta merkezi ABD gibi görünse de, Libya ve Suriye’deki paylaşım haritası gösterdi ki İngiltere Orta Doğu’dan elini hiç çekmedi!
İşte kısa süre önce İngiliz Parlamentosu’nda yapılan şu konuşma da belgesi:
“..Bugünkü müzakerede, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’la yan yana duran Kürdistan açısından bakarak, meselelerin üzerinden hızlıca geçmeliyiz. Sevr anlaşması dahil o tarihe kadar vermiş olduğumuz sözleri tutmaktaki başarısızlığımızı ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kürdistan Partisi’nin İngiltere tarafından Irak’tan sınır dışı edilmesi olaylarını göz önünde tutarak birçok açıdan bölgede sorumluluğumuz olduğunu unutmamalıyız...”
Bir de TBMM’deki PKK sözcülerinden Leyla Zana’nın İngiliz Lordalar Kamarası’na yaptığı “Beş çayı” ziyaretini bu resme ekledik mi; nasıl fotoğraf iyice netleşti değil mi!

Türkler’e karşı cihad bildirisi
Osmanlı İmparatorluğu, tarihi boyunca uğradığı en ağır ihanetlerden birini, Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ajanı Thomas Edward Lawrence’ın kışkırtması sonucu yaşadı.
Şerif Hüseyin’in 1916’da yayımladığı “Türkler’e Karşı Cihad Bildirisi”, Osmanlı’nın “yedi düvele karşı” savaş verdiği günlerde, İngiliz altınlarının cazibesine kapılan Arap eyaletlerinde nasıl sırtından hançerlendiğinin özeti gibi:

“...Arap ümmetinin bugün geri bir vaziyette ve cahil kalmış olmasının bütün sorumluluğu Türkler’e aittir ve Araplar’ın Türk idaresine karşı cihada girişmeleri farzdır...”
Sırf Kürtler ve Araplar mı; paylaşım mücadelesinde Fransa ve Rusya’nın gerisinde kalmamak için Anadolu’da bir “Ermeni Protestan Milleti” yaratan ‘Misyoner Okulları’nın ilk kurucuları da İngilizlerdi. Bu okullardan yetişme komitacıların Türklere uyguladığı mezalimi hatırlatmaya gerek var mı? Anadolu’nun ne yanına kazma sallasanız, katliama uğrayan Türklerin kemikleri fışkırıyor hâlâ topraktan!

Kuva-yı Milliyecilerin kanı var o kadehte
Dünkü gazetelerde “layık görülme bahtiyarlığı içinde” yazılanları gördükçe bilseniz daha ne “tarihi gerçekler” canlandı gözümde.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün uçağından bildiren köşe yazarlarını değil de Amiral Webb’in raporunu okuyordum sanki:
“Damat Ferit İngiltere’ye teveccüh göstermek için her istediğimiz kimseyi tutuklamaya hazırdır. (...) İtaatli bir ata fazla antrenman yaptırıyoruz. Daha iyisini bulamayız. Sadrazam her valiye bir İngiliz danışman atamak istiyor. Bizi mahcup ediyorlar...”

Damat Ferit’in şu sözlerini okuyunca, Webb’e haksız mı diyebilir miyiz yazdıklarında:
“Ben ve Sultan, Allah’dan sonra umudumuzu İngilizlere bağladık.”
Velhasıl...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı da umudunu;
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve bugün oturduğu koltuğun ilk sahibi Atatürk hakkında idam fermanı yayımlayan Vahdettin, Damat Ferit, Mustafa Sabri üçlüsünü himaye eden İngiltere’ye bağlamış haldeyse, vay halimize!

Çünkü o İngiltere; Yunan işgaline karşı direnişi baltalayan Anzavur’dan tutun da, primitif liberalimiz(!) Prens Sabahattin’e, “şeriat elden gidiyor” diyerek Türk’ün kafatasından kan içen Derviş Vahdeti’den İngiliz bayrağını Türk’ünkine yeğleyebileceği mesajı veren İskilipli Atıf Hoca’ya, “istiklal” savaşımıza “istikbal” uğruna ihanet eden ne kadar hain varsa hepsinin beslendiği yerdir!

Daha fenası “mütareke” şartlarına dahi uymayıp Anadolu’yu işgal edendir!
Boğazları Rusya’ya kaptırmama telaşıyla Osmanlı’yı Sevr’e itendir!
Manzara her ne kadar mütarekeyi andırsa da biz, “tarihi gerçeklerimiz”in farkında olarak, Refii Cevad’lık yapıp “Türkler kendi güçleri ile adam olamıyorlar. İngilizler elimizden tutacak, bizi kurtaracak” yazamayız sayfalarımızda...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bütün bu hatırlatmalarımızdan sonra dilerse yanında taşıdığı ve uçaktan atlayıp da İngiltere’ye kanat çırpa çırpa gidebilecek kadar coşkulu olan “kalemşorlar”la, “İngiltere’nin seçimi” olma kutlamalarına devam edebilir ama şu gerçeği unutmamak kaydıyla:
Kraliçe ile tokuşturdukları kadehlerin içinde sadece Irak’taki milyonlarca Müslüman’ın değil, sadece Orta Doğu’da ayaklandırdıkları toplumların değil, işgal yıllarında ırzına geçilen binlerce Türk kızının da, boğazladıkları binlerce Türk çocuğunun da kanı var...

Hem koltuğuna otur, hem canına-davasına-vatanına kast edenlerle kadeh tokuştur; büyük cesaret doğrusu...

Hiçbir şey olmasa, insanı Mustafa Kemal’in ahı tutar!Yetmez mi!
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Turkey10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Gencat10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro1010
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar 290407


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

kızgın Abdullah Gül’ün İngiltere şifreleri

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 22 Kas. 2011 - 6:59

Kraliçe’nin daveti üzerine yola çıkarken Esad’a seslenen Abdullah Gül, “Otoriter rejimlere yer yok. İngiltere’de okumuş biri olarak Esad bunu anlamalı” dedi. Kendisi de İngiltere eğitimli olduğuna göre bu işin bir sırrı olmalı...

Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Abdullah%2BG%25C3%25BCl%25E2%2580%2599%25C3%25BCn%2B%25C4%25B0ngiltere%2B%25C5%259Fifreleri
Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi’nin daveti üzerine İngiltere’ye gitmeden ilk iş olarak Beşşar Esad’a seslendi ve “Akdeniz’in sahillerinde otoriter rejimler, hesap verebilirliği veya şeffaflığı olmayan tek partili sistemlere artık bir yer olmadığına kuvvetle inanıyorum. İngiltere’de okumuş ve yaşamış biri olarak Suriye Cumhurbaşkanı Esad bunu anlamalı” dedi.
Gül’ün mantığına göre İngiltere eğitimi alanlarda bir değişim oluyor. Kendisi de İngiltere eğitimli olduğuna ve şu an için başarılı sayıldığına göre bu işin bir sırrı olmalı..

Gül, “Ona acele et ve reform temposunu hızlandır tavsiyesinde bulunduk. Aksine, değişim lideri kendisi değilse eğer o zaman işlerin çok kötüye gider, diye söyledik ona” diye de üsteledi..
Peki Türkiye’de rejimi hatta devletin egemenlik hakkını değiştirerek yeni bir devlet kuruculuğuna soyunma girişimi demek olan Yeni Anayasa hazırlıkları için de birileri bir dayatmada mı bulundu acaba? Öyle ya bu acelenin sebebi nedir? Gül ve Erdoğan, bu değişimin lideri olmayı kabul ettikleri için mi ABD ve İngiltere tarafından korunuyor?

Bakınız Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet’te ne yazıyor: “Yıllardır Orta Doğu’da ne olup bittiği, neler yapılabileceği konusunda önce İngiltere, ardından İsrail’le istişare eden Washington, artık bölgenin nabzını İngiltere ve Türkiye aracılığıyla tutuyor.”


Bakınız İsmail Küçükkaya, Akşam’da ne yazıyor: “Ortadoğu yeniden şekillenirken ve dış politikamız baştan dizayn edilirken, Ankara-Londra-Washington arasında yepyeni anlaşmalar hayata geçiriliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti ve devletin bütün birimleri, ABD ve İngiltere ile birlikte tarih yazıcılığına soyundu. PKK terörü ve ?? sorununun çözümü de işte bu çerçevede düşünülüyor. ‘Açılım’diye başlatılan girişimdeki kavşak değişimi, bu büyük fotoğrafın analiziyle anlaşılabilir.”

Zaten ABD ile 2 sayfalık dokuz maddelik gizli bir anlaşma imzalandığını Abdullah Gül, Sedat Sertoğlu’na söylemişti. İşte o anlaşma uygulanıyor. PKK terörü ise daha önce Turgut Özal’a dayatıldığı gibi federasyonla çözülecek.

Küçükkaya, “Bu işin sonunda Türkiye bölünmez, büyür” diyor ama Türkiye, Türkiye olmaktan çıkarıldıktan sonra.. Bana göre ise Türkiye, Telekom örneğinde olduğu gibi tapusu değiştirilerek “Büyük İsrail” oluyor, bunu kamuoyuna “Yeni Osmanlı” diye yutturmaya çalışıyorlar.
Öyle ki İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Türkiye’ye verilen desteği eleştiren bir muhalifine, “Tavşanı evvela yakalayalım, derisini sonra yüzersiniz” diye cevap vermişti.

İngiliz istihbaratına yakın gazeteciler, özetle “Ellerindeki bütün serveti alana kadar Türkleri oyalayın” diye yazıyordu.

Şimdi bir de Yeni Anayasa dayatılıyor. Zaten PKK-MİT görüşmesinde de Amerikalı koordinatör, “Sizi burada biz topladık. Abdullah Öcalan’ın talepleri Meclis’te görüşülecektir” dememiş miydi?

***

Abdullah Gül’ün İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde lisansüstü çalışmalar yaptığını kamuoyuna biz duyurmuştuk. Bu üniversitenin İslam dünyasına yönetici ve ayrıca İngiliz istihbaratına eleman yetiştirdiğini de örnekleriyle açıklamıştık. Mesela İslam Kalkınma Bankası’nın bütün üst düzey yöneticileri Exeter’de eğitim görmüştür. İslam Konferansı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da öyle..

Abdullah Gül, İngiltere’deki eğitiminden 15 yıl sonra ABD’de Dışişleri Bakanlığı’nın özel bursuyla “liderlik” eğitiminden geçiriliyor, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı oluyor! Yani iki ülke o kadar birlikte hareket ediyor ki aynı insanlara yatırım yapıyor. İngiltere bulup yetiştiriyor, ABD liderlik öğretiyor!

Dolayısıyla Büyük Orta Doğu Projesi’ni de birlikte uygulayacaklar elbette. Zaten projeyi bugünkü haliyle geliştiren Bernard Lewis, hem İngiltere hem ABD vatandaşı bir Yahudi’dir.
Tayyip Erdoğan da “Beşşar, hep saldırıları yabancıların düzenlediğini söylüyorsun, öyleyse sen ne işe yararsın” diyor.. Bu durumda kendisine sormak gerekir, “Uyguladığınız Büyük Orta Doğu Projesi, Arap Baharı ve son olarak Suriye’nin sıkıştırılması ABD ve İngiltere dayatması değil midir? Öyle ki Hillary Clinton, ‘Bu işi Arap Birliği ve Türkiye’ye verdik’ diyor. Sizin işiniz ABD ve İngiltere’nin verdiği görevleri yapmak mıdır? Böylece siz demokrat mı sayılıyorsunuz? Ayrıca başka devletlerle gizli anlaşmalar yapmanın hukuk sisteminde yeri nedir biliyor musunuz?
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Turkey10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Gencat10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro1010
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar 290407


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

kızgın Abdullah Gül 'CHATHAM HOUSE ÖDÜLÜ' NEDİR NEDEN ABDULLAH GÜL'E VERİLDİ

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Salı 22 Kas. 2011 - 6:59

İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Turkey10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Gencat10
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Pro1010
Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar 290407


Türk ordusunu GOP’un jandarması yapacaklar Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz