Türk’ün Görevi (Attila ve Papa’nın Karşılaşması)
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Türk’ün Görevi (Attila ve Papa’nın Karşılaşması)
Papa’nın huzuruna koşarak panik içerisinde gelen Agustus, Papa’nın sakin halini görünce sinirlenir ancak belli etmez. Yanına geldiğin de durur.
- Leon hazretleri…
- Ne oldu Agustus, ne bu telaş?
- Atilla… Atilla Roma’yı almaya geliyor efendim!
- Yüce İsa…
I.Leon fenalaşır. Olduğu yerde tahtına çöke kalır. Ardından elini alnına götürüp usulca;
- Atları hazırlayın, yola çıkıyoruz…
Ardından Roma’da hazırlık başlar. Papa’nın atlıları, Romalı askerler, altınlar dolusu sandıklar yola çıkarılır. Çok sürmeyen bir yolculuk sonucu, Papa l.Leon ile kafilesi, Atilla’nın huzuruna gelir. Atilla’nın Otağı’na girmeyi başaran sadece Leon’dur. Atilla, sakin ve huzurlu bir görüntü vermektedir. Papa, daha fazla dayanamayıp Atilla’nın ayağına kapanır. O söyledikçe, Roma dilini bilen Hun askeri tercüme eder;
- Başbuğum, Papa sizden af diliyor. Roma’yı affetmenizi diliyor.
- Sadece barış mı, sor bakalım?
Hun Çerisi soruyu sorduktan sonra cevabı tercüme eder;
- Hayır. Aynı zaman da barış da istiyorlarmış.
- O halde, Papa’yı ve Roma’yı affettim.
Bütün Avrupa’ya diz çöktüren Başbuğ, “Barış” denilince, Papa’yı ve Roma’yı affetmiş, geri dönmüştür.
Yukarıdaki öykü, gerçekte yaşanmış olduğuna inansam da, benim yazdığım öyküdür. Türk’ün tarihsel görevini daha iyi anlatabilmek için bu yolu seçtim.
Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı eserinde,” İl” kelimesinin tanımı vardır. İl: Barış demektir. İlçi, barışçı anlamına gelir. İlhan’da, Barış Kağanı anlamını taşır. O halde, Başbuğ Atilla’nın diğer sıfatının, Roma’yı affetmesi olayı ile ” İlhan ” olduğunu anlamış olduk.
İlçi, Elçi’nin kelime kökeni olabilir ancak. Bugün de Türkler’deki” Elçi” anlayışının, af dileme amacı taşımayan, barışı sağlayan şerefli bir anlayış olduğunu gördük. Aynı zamanda, son derece yiğit savaşçılar olan Türkler’in, barışa verdiği önem, dikkat çekmek istediğim noktadır.
Türkler’in hiçbir şeyi boşa değildir. Ne savaş isteği, ne barış isteği, ne dini inancı ne de dünya üzerinde ki görevi boşa oluşmamıştır. Tanrı’dan alınan kut anlayışı da buna örnektir. Tarih boyunca görevimiz, dünyada barışı sağlayana kadar savaşmak olmuştur. Türklük’ten ne kadar cayarsa caysın OsmanlI’ya kadar da böyle gelmiştir.
Yusufhan Güzelsoy
- Leon hazretleri…
- Ne oldu Agustus, ne bu telaş?
- Atilla… Atilla Roma’yı almaya geliyor efendim!
- Yüce İsa…
I.Leon fenalaşır. Olduğu yerde tahtına çöke kalır. Ardından elini alnına götürüp usulca;
- Atları hazırlayın, yola çıkıyoruz…
Ardından Roma’da hazırlık başlar. Papa’nın atlıları, Romalı askerler, altınlar dolusu sandıklar yola çıkarılır. Çok sürmeyen bir yolculuk sonucu, Papa l.Leon ile kafilesi, Atilla’nın huzuruna gelir. Atilla’nın Otağı’na girmeyi başaran sadece Leon’dur. Atilla, sakin ve huzurlu bir görüntü vermektedir. Papa, daha fazla dayanamayıp Atilla’nın ayağına kapanır. O söyledikçe, Roma dilini bilen Hun askeri tercüme eder;
- Başbuğum, Papa sizden af diliyor. Roma’yı affetmenizi diliyor.
- Sadece barış mı, sor bakalım?
Hun Çerisi soruyu sorduktan sonra cevabı tercüme eder;
- Hayır. Aynı zaman da barış da istiyorlarmış.
- O halde, Papa’yı ve Roma’yı affettim.
Bütün Avrupa’ya diz çöktüren Başbuğ, “Barış” denilince, Papa’yı ve Roma’yı affetmiş, geri dönmüştür.
Yukarıdaki öykü, gerçekte yaşanmış olduğuna inansam da, benim yazdığım öyküdür. Türk’ün tarihsel görevini daha iyi anlatabilmek için bu yolu seçtim.
Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı eserinde,” İl” kelimesinin tanımı vardır. İl: Barış demektir. İlçi, barışçı anlamına gelir. İlhan’da, Barış Kağanı anlamını taşır. O halde, Başbuğ Atilla’nın diğer sıfatının, Roma’yı affetmesi olayı ile ” İlhan ” olduğunu anlamış olduk.
İlçi, Elçi’nin kelime kökeni olabilir ancak. Bugün de Türkler’deki” Elçi” anlayışının, af dileme amacı taşımayan, barışı sağlayan şerefli bir anlayış olduğunu gördük. Aynı zamanda, son derece yiğit savaşçılar olan Türkler’in, barışa verdiği önem, dikkat çekmek istediğim noktadır.
Türkler’in hiçbir şeyi boşa değildir. Ne savaş isteği, ne barış isteği, ne dini inancı ne de dünya üzerinde ki görevi boşa oluşmamıştır. Tanrı’dan alınan kut anlayışı da buna örnektir. Tarih boyunca görevimiz, dünyada barışı sağlayana kadar savaşmak olmuştur. Türklük’ten ne kadar cayarsa caysın OsmanlI’ya kadar da böyle gelmiştir.
Yusufhan Güzelsoy
Similar topics
» Tanrının Kırbacı Başbuğ Attila'nın Papa'ya diz çöktürdüğü an.!
» Türk Büyükleri - 4: ATTİLA
» Attila'nın Ölümü
» Attila'nın Oğulları
» BÜYÜK HUN HÜKÜMDARI ATTİLA
» Türk Büyükleri - 4: ATTİLA
» Attila'nın Ölümü
» Attila'nın Oğulları
» BÜYÜK HUN HÜKÜMDARI ATTİLA
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz