¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER

Aşağa gitmek

KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Empty KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Çarş. 29 Ağus. 2012 - 13:52

KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER

Osmanlı tarihlerinde , mensup olunan boy, ulus veya etnik kimlik yerine , devlet hizmetindeki Türkmen beylerinin mensup oldukları aşiretlerin tespitine imkan tanımadığı gibi , büyük siyasi ...
olayların etrafında odaklanan tarih yazıcılığı, konar-göçer(2) Türkmen topluluklarını içtimai vaziyeti ve yaylak-kışlak hayatları boyunca meydana getirdikleri olaylar hakkında da kayda değer bilgiler vermektedir.Osmanlı tarihleri , Türkmenleri ya isyanlar vakit olduğu zaman veyahut Akkoyunlu ve Safevi Devleti ile Osmanlı Devleti nin mücadeleri esnasında anmakta , Safevi Devleti hizmetindeki Türkmenler için ise sıklıkla "Kızılbaş" tabirini kullanmaktadır.Bundan kolayı , Türkmenler , tarihlere daha çok sosyal ve iktisadi düzeni tehdit eden düşman unsurlar gibi yansımıştır.Bununla birlikte , Osmanlı Devletinin kuruluşu esnasında Osmanoğullarının ataları , konar-göçer Türkmenler olarak tasnif edilmesi Türkmenlikin yerinilecek bir husus olmadığı , bilakis yerleşik hayatın temsilcileri tarafından da övünülecek bir özellik olarak mütalaa edildiği anlaşılmaktadır.(3)
Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerinin temelde Türkmen aşiretlerine dayanması ve bu devletlerin siyasi hayatında boy ve oymakların müessir bir rol oynaması , bu devirde yazılan tarihlere de yansımaktadır.Siyasi rolleri itibariyle ön plana çıkan şahısların mensup bulundukları kabileler , onların adları ile birlikte anılmakta ve böylece aşiretlerin devlet içindeki fonksiyonunu tespit etmek mümkün olmaktadır.(4)
Anadoludaki Türkmen aşiretlerini incelerken kökenin bir şekilde Horasan a dayandığı görülmektedir.Horasan a da Orta Asya dan geldikleri ileri sürülmetedir.(5)
Bize meftun olan marifet söyler
Biz Horasan illerinde baydanız
Musa gibi lentarani değiliz
Aslımızı sorar isen Hoydanız(6)
Abdal Musa ya ait olduğu varsayılan bu sözlerden en azından Abdal Musa ve çevresindekilerin Horasan dan (hatta Horasan a bağlı Hoy kasabasından) geldiklerini anlıyoruz.
Türkmen kavramı oldukça fazla tartışılmaktadır.Etimolojisi konusunda da oldukça farklı görüşlere rastlamak olasıdır.Ebu l Gazi Bahadır Han ın "Secere-i Terakkime" (Türkmelerin Soykütüğü) adlı eserinden , Kaşgarlı Mahmud un "Divan-ı Lügat-ı Türk" ünde , Nesri nin "Kitab-ı Cihannüma sında" vs. eserlerde Türkmen adlı konusunda çeşitli görüşler ortaya konmuştur.(7)
XI. yüzyıla kadar Oğuzların dışındaki Türk Boylarından bazılarına Türkmen dendiği bilinmektedir.Bu yüzyıldan sonra Türkmen adı yalnızca Oğuzlara verildi.Kaşgarlı Mahmut XI. Yüzyılda sadece Oğuz boylarından meydana gelen Türkmen teşekkürlerin kaydetmekte , hatta onların da kendi içlerinde "dedelerinin isimlerini alan" irili ufaklı oymaklara ayrıldığını bildirmektedir.Öte yandan Oğuzların ,XIII. Yüzyıllara kadar kendilerini Türkmen diye isimlendirmeleri her halde konar-göçer hayatı temsil ediyordu.(8)
Yörük ve Türkmen adı Osmanlı da bazen es anlamlı olarak kullanılmıştır;"Fatih in Kanunnamesinde Yürük tabir olunan Türkmenlerin teşkilat ve vazifeleri hakkında şu madde vardır....(9) Daha sonraki zamanlarda ise Yörükler ,Türkmelerin bir alt kolu olarak sınıflandırılmıştır ;(10) "Rumeli de bulunan Türkmenler iki sınıfa ayrılmıştı;Yürükler müsellimler "(11) Farklı zaman ve konum içinde Türkmenlik ve Yörüklük olgusu değişime uğramıştır.Günümüzde (2000 yılına yaklaşılırken) Edremit çevresindeki Tahtacılara Yörükler "Türkmen"demektedir.Aralarındaki etnik farkın dinsellikten kaynaklandığını , aslında aynı kökenden geldiklerini vurgulamaktadırlar; "Türkmenler ve Yörükler her ne kadar birbirleri için aramızda soğan zarı gibi ince fark var deseler de bu farklı dinsel inanç içindeki boylar arasında hemen hemen hiçbir ilişki bulunmamaktadır."(12) Bu yörede (Edremit ve çevresi) Türkmenlik ten kasıt Kızılbaşlıktır. Kısacası bu yörede Türkmenlik ,Tahtacılık ve Kızılbaşlık bir şekilde eklemlenmiştir.
Zaman ve konum ne olursa olsun Türkmenlik kavramı içinde köken olarak Türk olma durumu ve bununla birlikte , Osmanlının sün dönemlerine kadar, konar-göçer bir yaşam tarzını uygulama bulunmaktadır:(13)
"Türkmenlerin hayat tarzlarını yerleşik hayat ile göçebelik arasında bir ara şekil diye tarif edebiliriz.Resmi kayıtlarda ve kanunnamelerdeki konar-göçer tabiri bir terim olarak bunların hayat tarzlarını pek güzel ifade etmektedir.(14)
X. yüzyılın birinci yarısında Oğuzlar,Hazar Denizinden Sir (Seyhun ,İnci) ırmağının orta yatağındaki Farab (XI. Yüzyıldaki adı ile Karaçuk ) ve İsficab yörelerine kadar olan yer ile bu ırmağın kuzeyindeki bozkırlarda yaşıyorlardı.(15) X. Yüzyılın başlarında Oğuzların çoğunluğu göçebe idi.(16) Oğuzların yerleşik yaşama geçişlerindeki en büyük etken İslamlaşmadır.İslamiyetin gelişimiyle yerleşik yaşam düzeni gelişmiştir.(17)
Kaşgarlı Mahmut tan öğrendiğimize göre , Moğol istilası sırasınta bir kısım göçebe Türkmenler aşağı Sir-Derya boylarında oturmaktaydılar.Faruk SÜMER , Türkmenlerin Horasana ve oradan Anadolu ya göçlerini Moğol istilasına dayandırmaktadır."Horasan adı ile şüphesiz Türkistan da ifade olunuyordu."Buradaki göç aslında bir kaçıştır:(18)
.....Hacı Bektaşın , Baba İlyasın peşinden "Horasan dan geldiğini " biliyoruz."Horasandan gelmek", eski vakayinamelerde ve menkıbelerde sık sık kullanılan bir klişedir.Bu söz , esas olarak göç fikrine gönderme yapar.Türkmen boyları 11. yüzyılın sonlarında Anadoluya gelmeye başlamıştır.Bu boyların göç hareketleri 12. yüzyılda ve özellikle de , Moğol istilasından kaçmak zorunda kaldıkları 13. yüzyıl boyunca iyice yoğunlaştı.Genel olarak Orta Asya ya da Maveraünnehir den gelen göçmenlerin izlediği yol Horasan dan geçiyor ve Hazar kıyılarını takip ederek İran Azerbaycanı na ulaşıyordu.Bu yol , İran çöllerine girmemek için izlenen olağan yoldu.Bu nedenle , "Horasan dan gelmek" deyimi ,bahsedilen kişilerin o yerin değil de göçebe insanlar olduğu anlamına geliyordu.(19)Aynı konuda Ahmet Yaşar OCAK şu tespiti yapıyor:
"Horasan kelimesi , onların hakikaten Horasan mıntıkasından geldiklirini değil , Horasan da doğmuş bulunan......Kalenderilik akımına mensup olduklarını göstermekteydi."(20)
Türkmenlerin Orta Asya ya bağlılıkları atasözleri ili sabit .Sarıkeçiler , gururlanan kimseye:"Horasanda kaç dönüm tarlan var?", "Amma Horasanlı ha!... Bu kadar olmaz" derler.Kozanın Aslanlı köyünde , saf adama "Horasan akıllı" derler.Silifke nin Kırtıl köyü Alevileri "Alim Buharadan çıkarmış da evliya Horasan dan" diyorlar.(21)
XI. yüzyılın başlarında büyük bir çoğunluğu göçebe bir hayat yaşayan Oğuzların ekonomik faaliyetleri , bu yaşayışın icabı olarak , başlıca hayvancılığa dayanıyordu.At ve hatta deve eti yedikleri iddia edilmektedir.Oğuzlar , Müslüman olduktan sonra at eti yemekten vazgeçmişlerdir.Çünkü dahil oldukları Hanefi mezhebi at eti yenmesini mubah kılmamıştı.(22)
Faruk SÜMER den alıntıladığımız son parağraftan adeta , bütün Oğuzların Hanefi Mezhebinde olduğu sonucu çıkmaktadır.Bu pek mantıklı gözükmemektedir.X. yüzyılın sonlarına doğru "şia" olayı çoktan olmuş ve İslam içinde bir çok mezhep ortaya çıkmıştı.İslam içersindeki bölünmenin temel sebebi Hz.Ali nin hilafeti sorunudur.Türkmenler İslamla 8.yüzyılın başlarında doğrudan karşılaşmaya başladılar.Hatta bu karşılaşmalar büyük katliamlara uğrama şeklinde gerçekleşti.(23)
"Peygamberin vefatından sonra Arabistan yarımadasında doğan İslam anlayışında iki karşıt görüş olmuştu.Bunlardan birisi Arap milliyetçiliğini ve militarizmini ön planda tutanların görüşü, diğeri İslam dininin evrenselliğini vurgulayanların görüşü idi.Peygamberin ölümünden sonra , Ömer ve Osman zamanında Arap milliyetçiliği ön planda tutulmaya başlamıştı.Öncelikle İran toprakları Ömer ve Emevilerin devrinde istilaya uğradı.Bunu takiben de Emevilerin Türkmenlerin yaşadıkları bölgelere saldırmaya başladılar.Miladi 710 yılında Emevi kumandanı Kuteybe bin Müslimül Dahilinin Türkistanda hileli barış yaparak bir günde 10,000 kadar Türkmenin başını kestiği bildirilmektedir."(24)
Türkmenleri katleden güç aynı zamanda Ali den taraf olanları da yok etmeye çalışan güçtür.Türkmenler , bir taraftan Moğol istilasından kaçarken öbür taraftan Emevilerin zulmü ile karşılaşıyorlardı.Türkmenler den bir kısmı dahi olsa "Emevi karşıtı yani Şia yandaşı olmayı tercih edenler olmamış mıdır?" sorusu akla geliyor.Hangi toplum hiçbir direnç göstermeden kitlesel olarak yeni bir dine geçmiştir? 2000 lere yaklaşırken , halen eski şamanist inancını güden kimi Anadolu insanımızın varlığı , fotoğrafı iyi çekilmesi gereken sosyal bir olgudur.(25)
"Sultan Ana nın hiçbir dini inancı yok .Bir tür yarı şaman.Doğaç bir dine inanıyor.Ömründe bir kez olsun abdest alıp namaz kılmamış.En ufak bir dua , besmele bilmiyor.Ülkemizin padişahlıkla mı , cumhuriyetle mi yönetildiğini de... Ancak Dedem Korkut masallarını (o buna metel diyor) Deli Dumrul u Tepegöz ü ,Karacaoğlanı , Yunus Emre yi , Pir Sultan Abdal ı , Köroğlu nun çok iyi biliyor."(26)
Aslında sorun ,10. yüzyıl sonrasında Türkmenlerin dinsel anlayışıdır.Ebu Hanife dahi Emeviler den ve Abbasiler den taraf olmamıştır.Ancak sonradan Arap militarizmini güdenler Sünni İslam içersinde bulunduklarından , zulüm ettirkleri kitleleri doğal olarak Şiaya sevk etmişlerdir:(27)
"Şiiliğin Irak ve İran da yayılmasının sebebi , bilhassa müsteşrikler(28) ve onların her sözünü doğru sayanlar tarafından ortaya atılan uydurma sebeplerden değil , Ali nin Küfe yi merkez edinmesinden Arap olmayan Müslümanları Mevali-köleler saymalarından , onları daima kendilerinden aşağı görmelerinden doğmuştur.Arap olmayanların ,Emevilerin düşman oldukları Ali ye ve Ali evladına bağlanmaları , Emevilerin bu aşırı milliyetçi siyasetinden meydana gelmiştir."(29) Katliamların olmadığı varsaysak bile bu anlatılanlardan Türkmenler in (bir kısmının dahi olsa ) Şia hareketine bağlanmalarını kolaylaştıracak yeterli bir sosyal-psikolajik sebep olduğu sonucuna ulaşılabilir.Bir süreç olarak Alevileşme nin yukarıda anlatılanlardan sonra başladığı iddia edilebilir.
" Dede Korkut (Korkut Ata ) menkıbeleri ,Yunus Emre den de önce halk arasında yaygındır.Dili , üslubu ve konusu yanında , Türk ahlak ve törelerini yansıtması bakımından da büyük ilgi gören menkabelerini Oğuz ozanları ellerinde kopuzlarla terennüm ederler."(30)
Hasan ile Hüseyin in hasreti su
Ayşe ve Fatıma nın nigahi su
Şah-ı Merdan Ali nün Düldülünün eğeri ağaç
Zülfikar ın kını-y-ile kabzası ağaç
Şah Hasan ile Hüseyn nün bişiğü ağaç (31)
Yukarıda anlatınlanlar Kızılbaşlık taki dedelik kurumunu (32) anımsatıyor.Proto-Kızılbaşlık (33) şeklinde adlandırabileceğimiz bu erken Kızılbaşlık , 10.yüzyıl ve hemen sonrasındaki süreçte gelişmeye başlamış gibi gözükmektedir.Nitekim , Kızılbaşlık ın temelini oluşturan Heterodoks İslam Tarikatlardan biri olan Kalenderilik , bu esnada ortaya çıkmıştır: (34)
"Kalenderillikin kimin tarafından kurulduğu tam olarak bilinmemektedir.481 H.de (1018) ve vefat eden Şeyhülislam Hace Abdullah-ı Ansari nin bir Kalender -Namesi olduğuna göre Kalenderilik hayli eskidir."(35)
Selçuklu devletinin kuruluşu , Oğuz Türkleri nin tarihinde pek mühim bir dönüm noktasıdır.Bu devletin kurulması ile İslam ın siyasi hakimiyeti Oğuzların eline geçtiği gibi , Anadolu ve ona komşu ülkelerde onların yurdu olmuştur.Oğuz Türkleri , Yakın Doğu İslam Dünyası nın , bilhassa X.yüzyılın başlarında itibaren siyasi bakımdan zayıf bir duruma düşmesinden faydalanarak adım adım ilerleyen Bizans ı geri atmakla kalmamış , onun asıl dayanağı Küçük Asya yı fethetmek sureti ile bu devletin çökmesine ve yıkılmasına amil olmuştur.(36)
Selçuklu Türkmenleri'nin Maveraünnehre inmeleri , Müslüman olmalarından daha çok Samanoğulları-Karahanlı rekabeti ile ilgilidir.Onlar , önce Samanoğulları'na yardımta bulunmuşlar, Ali Tekin ' in muhalefeti sırasında da Karahanlılar'ın iç mücadelerinde yer almışlardı.Ancak , bu gelişmeler Karahanlı ve Gazneli devletlerinin , Türkmenlir'in bölgede siyasi bir güç haline gelmelerini önlemek amacıyla , bunlar üzerinde baskılarını artırmalarına yol açtı.Bu sıralarda Türkmenler Arslan Yabgu ile Tuğrul ve Çağrı bey yaklışık 3000 kişilik bir kuvvetle batı yönünde "keşif" hareketine çıktı.Çağrı bey 'in batıya yönelmesinde her halde bu tarafta Samanoğulları'nın yıkılmasından kaynaklanan otorite boşluğunun doğması da etkili olmuştu.

Dipnotlar:
1-Bu makale, Folklor/Edebiyat Dergisi , 23 sayıda yayınlanan Kızılbaşlık 'ın Gelişimi ve Türkmenler Üzerinde Bir Deneme adlı makaleminizn genişletilmiş halidir.(bkz. Vatan Özgül ,Kızılbaşlık 'ın Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme , Folklor/Edebiyat Dergisi , 23.sayı)
Aslında Kızılbaşlık , Safevi Şiasıyla birlikte bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.Dolayısıyla bu başlığı "Kızılbaşlık 'a dönüşecek olan Proto-Kızılbaşılık'ın Gelişimi , Kızılbaşlık ve Türkmenler"şeklinde algılamak daha yerinde olur.
2-Konar-göçerlik (yada yarı göçebelik): Göçebelikten yerleşik hayata geçiş tarzındaki ara tiptir.Kışı köylerde çadır yerine kaim olan ağaç , taş , tuğla , saz v.s. gibi muhite uygun evlerde geçirip ziraat yaparlar.Daha ziyade hayvancılıkla beraber yürüyebilen hububat ziraatidir bu.Yazın da hayvanlırını alıp yaylalara çıkarları ,çadırda otururlar.(Mehmet ERÖZ , Yörükler , s.72)
3-Tufan GÜNDÜZ , Anadolu ' da Türkmen Aşiretliri " Bozulus Türkmenleri 1540-1640" , s.14
4- a.g.e. , s.15
5-Vatan ÖZGÜL , Kızılbaşlık ' ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme , Folklor/Edebiyat Dergisi , 23. Sayı , s.119
6-Nejat BİRDOĞAN , Anadolu ve Balkanlarda Alevi Yerleşmesi , s.76; Son beyidin farklı bir versiyonu da şöyledir:
Tur'da Musa durup münacat eyler
Neslimizi sorar isen Hoy'danuz
(Ahmet Yaşar Ocak , Babailer İsyanı-Aleviliğin Tarihseli Altyapısı , s.205)
7-a.g.m.s. 120
8-Tufan GÜNDÜZ , Anadolu'da Türkmen Aşiretleri "Bozulus Türkmenleri 1540-1640", s.19-20.
9-Ahmet REFİK , Anadolu'da Türk Aşiretleri , s.v
10-a.g.e.s.vi
11-Müsellim : Eyalet valileri ile sancak mutasarrıflarının uhdelerinde bulunan yerlerin idaresine memur edilenler hakkında kullanılır bir tabirdir.(Mehmet Zeki PAKALIN , Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü , cilt 1, Müsellim maddesi)
12-Vatan ÖZGÜL, Kazdağı Çevresi Tahtacıları ve 5 Telli Saz , Halkbilimi Dergisi , 1.Sayı , s.22
13-Vatan ÖZGÜL , Kızılbaşlık'ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme , Folklor /Edebiyat Dergisi , 23.Sayı , s.130.
14-Cengiz ORHONLU , Osmanlı İmparatorluğu'nda Aşiretlerin İskanı , s.33
15-Faruk SÜMER , Oğuzlar (Türkmeneler) s.33
16-a.g.e. , s.37
17-a.g.e. , s.41
18-a.g.e. ,s.42.bazı yorumlar bana ait.
19-İrene MELİKOFF , Bektaşilik /Kızılbaşlık :Tarihsel bölüme ve Sonuçları , s.4, Alevi Kimliği.
20-Bkz.Ahmet Yaşar OCAK , Kalenderiler , s.83
21-Mehmet ERÖZ , Yörükler , s.23,(Kısaltmalar bana ait)
22-Faruk SÜMER , Oğuzlar (Türkmenler), s.42-43,(Kısaltmalar bana ait)
23-a.g.m. , s.121
24-Belkıs TEMREN , Bektaşiliğin Eğitsel ve Kültürel Boyutu , s.23
25-a.g.m. , s.122
26-Osman ŞAHİN , Son Yörük ,s.35-36
27-a.g.m. , s.122
28-Müsteşrik: Doğu topluluklarının tarihini , dilini , edebiyatını ve folklorunu araştırmakla meşgul olan alim , oryantalist (Ferit DEVELİOĞLU , Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat , müsteşrik maddesi)
29-Abdülbaki GÖLPINARLI , Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar , s.47
30-Fuat KÖPRÜLÜ , Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar , s.252
31-Nevzat ÖZKAN ,Milli Folklor Dergisi , 21.sayı , s.67-73 (Kızılbaş) Türkmenler'de ağaç ve su kültü için bkz. Ahmet Yaşar OCAK , Alevi ve Bektaşi İnaçlarının İslam Öncesi Temelleri,
32-Dedelik konusunda daha geniş bilgi için bkz. Ali YAMAN, Alevilik'te Dedelik -Ocaklar, s.18-70
33-Proto: İlk yada erken şeklinde düşünebiliriz.Proto-Kızılbaşlık derken Safevi Şiası öncesi Anadolu'da dağınık , göçebe ya da yarı , göçebe halde yaşayan Heterodoks-Batını (gayri Sünni) grupları kastediyoruz.Sadece cami olgusunu ele aldığımızda , Sünnileşme'nin yerleşik yaşamla görece daha yakından ilgili olduğunu iddia edebiliriz.Bunun temel mantığı ise sosyolojik temelli dinsel mimari olgusunda yatmaktadır diye düşünüyoruz.Göçer bir toplumda (betonarme-taş)bina kültürü olabilir mi?"sorusu kanımıza bizi doğru cevazba götürecek temel sorulardan birisini teşkil eder.Zımnen , bina inşaa etme kültürü ile yerleşik yaşamın , görece daha ilintili olduğu sonucu ortaya çıkar.Elbette günümüzde artık bu olayı irdelemenin pek anlamı kalmamıştır.Toroslar'dan göçen Sarıkeçili gibi bir-iki Yörük-Türkmen Boyu'nun haricinde göçebelik genel olarak sona ermiştir denilebilir.(bkz. Selçuk SAKATOĞLU , Sarıkeçililer-Toroslar'ın Son Göçebeleri , Atlas Dergisi , sayı :71 ,s.46-59)
34-Vatan ÖZGÜL ,Kızılbaşlık'ın Tarihsel Gelişimi ve Türkmenler Üzerine Bir Deneme , Folklor/Edebiyat Dergisi , 23.sayı , s.123
35-Abdülbaki GÖLPINARLI , Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar , s.254. Ayrıca bkz. Ahmet Yaşar OCAK ,Kalenderiler.
36-Faruk SÜMER , Oğuzlar(Türkmenler) , s.61
37-Tufan GÜNDÜZ , Anadolu'da Türkmen Aşiretleri "Bozulus Türkmenleri 1540-1640",s.20-21.


VATAN ÖZGÜL
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Turkey10
KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Gencat10
KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Pro1010
KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER 290407


KIZILBAŞLIK VE TÜRKMENLER Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz