Söylemler Aynı-Liderler Farklı

[İlteriş Kağan]

Gün geçtikçe kızışan, kaynayan bir kazan haline gelen Türkiye’de gündeme yetişebilmek için radyo, televizyon ya da internetin başından ayrılmamak gerekiyor. keko sorunu, çözüm süreci, İmralı-Kandil paslaşmaları, Netanyahu ve Obama’nın makarası, Apo’nun Fetullah’a göz kırpması, aklı ve ahlâkı olmayan kişilerin oluşturduğu akîl insanlar... Bunlar başlıklardan sadece bir kaçı.

Temel olarak konuları ele aldığımızda bu sıkıntıların kökünün ne olduğunu ilk okul talebeleri bile bilmektedir. Halen bilmeyen varsa intihar etmekte serbesttir.

T.B.B.M’de bulunan siyasi parti liderlerinin söylemlerindeki yedi farkı arasak zor buluruz. Şu anki hırslarının, birbirlerine bağırıp çığırmalarının sebebi, vatan değil iktidar davasıdır.

İmralı’daki köpeğin ‘’1000 yıllık kardeşlik, hepimiz müslümanız, Çanakkale cephesinde beraberdik, bu ülkeyi beraber kurduk’’ sloganları yıllardır beklenen kelimelerdi. Oyunu oynamak için masada dördüncüye ihtiyaç vardı. O da sonunda geldi,; oyun başlayabilir. Bir’e karşı üç oynayacak apo. O yüzden biraz şanslı. Bir’e karşı üç; yani Kürtlerin liderine karşı Türkiye’de yaşayan kardeş halkların temsilcileri. "Masada oturanlardan Türklerin lideri şu" diyemeyiz. Bu güne kadar Türklere liderlik-önderlik eden abide şahsiyetlere karşı arsızlık olur. Bu acı gerçeği bölücü keko apo şöyle değerlendirmiştir: ‘’ben bütün Kürtlerin lideriyim, bunu kabul etmeyen varsa da mecburen edecek (etmeyen keko ölecek manasında hareketler yapıyor). Türklerin lideri yok ki 4 senede bir değişen lider mi olur? ’’bkz’’apo-birand ropörtajları’’

Hakaret etmek gibi bir niyetin içinde değilim. Sadece görmek istemediğimiz şeyleri üzülerek görüyorum.
Mesela; milliyetçi olduğunu iddia eden Bahçeli ve ekibi;

2011 seçimlerindeki propaganda afişlerini ‘’1000 yıllık kardeşliği yaşa-yaşat, 1000 yılda karıldı bu ülkenin harcı ayrmak kimin harcı?’’ gibi sözlerle süslüyorlardı. Türk ve adam olan elini vicdanına götürsün ve söylesin: "1000 yıllık kardeşliği yaşa-yaşat" ile "yaşasın halkların kardeşliği" cümleleri arasında ne fark vardır? Partisinin vekilleri gazete köşelerinde, televizyon programlarında Türk diye safi bir ırkın olmadığını, Anadolu‘da yaşayan keko, laz, Çerkez, Arnavut, gürcü ve birazda Türk’ün oluşturduğu bir topluluk olduğunu, Türk kelimesinin ırkî değil kültürel bir kavram olduğunu geveleyip duruyorlar. Türklerden başka kimseden oy alamadıkları halde bu kadar renkli olmalarına anlam vermek oldukça güç. Türklerin sinir katsayısı arttıkça, Bahçeli’nin de söylemleri -tam değişmese de- biraz rüzgârın yönüne doğru kaymaya başladı. Bursa mitingi sizi yanıltmasın. Bursalıların samimiyetle attıkları ‘’vur de vuralım, öl de ölelim’’ sloganlarına karşı yine politik ve tribünlere oynayan bir tavırla cevap vermiş Bahçeli. Bursa mitinginin kalabalık olmasının sebebini gayet iyi biliyordu ve hazırlıklıydı bu tarz sloganlara. Çünkü Bursa halkı hangi partili olursa olsun konu vatan olunca tek yumruk olabilmenin timsalidir.

"Merak etmeyin onun da zamanı gelecek!" sözlerini samimi bulmuyorum. Neden mi?

Geçtiğimiz günlerde üniversitelerde meydana gelen Türk-keko kavgalarında, partisine ve davasına gönül veren Türk gençlerini tanımazlıktan gelen Bahçeli ve ekibi değil mi? Kavgaya karışan, kelle koltukta gezen, yetmişli yılların gönül erlerini saf dışı bırakan Bahçeli ve ekibi değil mi? Bursa Yavuzselim Mahallesinde 3 gün süren Türk-keko kavgasından sonra bdp’lilerin ‘ülkücüler bize saldırdı’ demelerine karşı göğsünü gere gere "evet sokaktaki gençler ülkücülerdi, pkk sokağa çıktığında karşısında her zaman bizi bulacaklardır" gibi sözler söyleyeceğine meclis kürsüsündeki Bursa vekili aynen şu ifadeleri kullanmıştır ’’bize atılan bir iftiradır, orada ülkü ocaklı ya da mhp’li bir kişi gösterin ben istifa ederim.Erzurumlu vatandaşlarımızın yoğun olduğu bölge ve onlar bu konulara biraz daha hassastır’’. Sayın vekil Yavuzselim’deki ülkücülerin hemen hemen hepsinin Erzurumlu olduğunu Tanzanya ocak başkanın bile bilirken, sen neden bilmezlikten geliyorsun? Bu korkun neden? Bir tane değil, on tane ocaklı genç gösteririm sadece haber görüntülerinden. O gençlerden utanıyor musunuz?

Atatürkçü olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu ve ekibine baktığımızda;

Bdp’ye yüklenen siyasetçilerine yol vermeye çalışan, 2010 referandum Tunceli mitinginde genel af isteklerini dile getiren, göreve geldiği anda partiye pkk’lıların avukatı ’Sezgin Tanrıkulu’nu getiren, Yavuz Bingöl’den Engin Aysever’e, piyasada nam yapmış ne kadar komünist, alevi görünümlü kekoçü varsa kadrolara dolduran, Hakkari mitinginde Türk bayrağı açmayan ve miting alanını bdp’lilerle dolduran, manevî değerlerimiz ayaklar altına alındığında ses çıkartmayan, ancak herhangi bir ilde alkol yasaklandığında sokaklara dökülen, akîl adamlar fikrinin fikir babaları chp’liler değil mi?

Muhafazakâr olduğunu iddia eden Tayyip ve ekibine baktığımızda;

11 yıl önceden bugüne kadar olan zamanı tekrar gözden geçirdiğimizde fikir ve eylemlerini 360 derece değiştiren, şehitlere kelle-Apo’ya sayın dediği için 3 kuruşluk ceza yiyen, Türk askerinin başına Amerikan çuvalı geçirildiğinde sesini çıkartmayan, Doğu Türkistan’daki Türklerin katledildiği günlerde Çin ile anlaşmalar yapan, parti yönetim kadrosunun yarısından çoğunu kürtlerden kuran ve hatta 1-2 kişi haricinde Türk almayan, Allah kelâmını ağızlarından düşürmeyip Cumhuriyet'in kurulduğu tarihten bugüne, ne kadar şer odaklı fikir, din, sanat, eğitim sahası varsa maddi ve manevi destek veren, Atatürk’ün ve Cumhuriyet kurucularının kovduğu veya kapattığı kilise, sinagog, havra, şapel, kilise evi vb gibi yerleri tekrar ‘dinler kardeşliği ‘ adı altında hizmete sokan ve hatta camilere bir kuruş vermez iken bu şer odaklarına milyon dolarlar harcayan ve taşınmaz mülkler, araziler veren, milliyetçiliği ayaklar altına alıp utanmadan bayrak rozeti takan, emekli genelkurmay başkanını hükümeti yıkmaya teşebbüs suçundan hapise atıp, devleti yıkmak için silahlı bir örgütün teröristlerine özel mahkeme açıp oradan salıveren, şehit cenasinde acısını dile getiren şehit babasını hapise atan bu akpliler değil mi?

kekoçü olduğunu iddia eden bdp’lilere baktığımızda;

Evet kıvırma ve adam satma gibi olayları yok. Dağda askeri, mecliste vekili, ovada öğretmeni, polisi, doktoru, avukatı, esnafı, çiftçisi, öğrencisi hep birlikte mücadele etmektedirler. Kck operasyonlarında göz altına alınan örgüt üyeleri için adliye önünde alenen destek veren "gerekirse bizi de alın" diyebilen liderlere sahipler.

Velhasıl; acı ama gerçek, üç partiden de mertler. Tabi ki bu onların ‘piç’ oldukları gerçeğini değiştirmemektedir.

Dört partinin de ortak düşmanı olan bizler; yani "TÜRKÇÜLER" doğru bildiklerimizden asla taviz vermeyeceğiz. Birilerinin seçim ihtirasları, birilerinin rant kavgaları arasında bizleri bulamayacaksınız. Kendi alın terimiz ile, kazandığımız parayla, aldığımız parkamız sırtımızda, atalarımızın kanıyla alınmış, bize miras kalan bu topraklar üzerinden yalın ayak, başı dik bir şekilde TURAN yolunda ilerlemeye devam edeceğiz..