35. madde meselesi
1 sayfadaki 1 sayfası
35. madde meselesi
TSK İç Hizmet Kanunu 35. maddesi şöyle: “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır.”
Komisyondan geçen yeni metin ise; “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde düzenlenmiştir.
İktidarla uyum içinde çalıştığı ileri sürülen ve “demokrat Paşa” unvanı yakıştırılan Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda, 35. maddeyle ilgili olarak şöyle konuşmuş: “O madde olmazsa, Silahlı Kuvvetler yurt içinde kullanılamaz...”
Aynı misyonu üstlenen şimdiki Komutan Necdet Özel ise; “İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesi, Ulu Önder Atatürk döneminde yürürlüğe giren 1935 tarihli Ordu Dahili Hizmet Kanunu’nun 34’üncü maddesinin tekrarından ibaret olup, yönetime karşı askeri müdahalelere zemin oluşturulması maksadıyla konulmamıştır. Bu maddenin düzenleniş amacı, TSK’nın genel görevini belirlemek ve ordunun vazifesinin daha iyi anlatılması ve öğretilmesidir.”
Evet, 35. maddenin iki metni ve genelkurmay başkanlarının değerlendirmesi böyle. 1934’te yürürlükte olan 35. madde konusunda muvazzaf veya emekli bütün ordu mensuplarının da, böyle düşündüğünü söylememiz yanlış olmaz.
Bu tespitlerden sonra soralım: Acaba İktidar bu maddeyi neden değiştirip, ordumuzun görevini sadece “yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak ve TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak” şeklinde sınırlamak istiyor? Demek ki Türk Ordusu;
* Dışarıdan gelebilecek tehdit ve tehlikelere karşı, yalnız vatanı koruyacak(!)
* Egemenliği, Milli Devleti, Milleti ve Millet bütünlüğünü korumayacak,
* Bütün bu mukaddes değerlerimize karşı içeriden gelecek tehdit ve tehlikelere karşı korumayacakmış(!)
Bu düzenleme bütün dünya ordularının temel esas olarak benimsediği, “iç ve dış güvenlik bir bütündür, birbirinden ayrılamaz, sınır getirilemez” temel ilkesi yok sayılmaktadır. Peki İktidar bu değişikliği niçin yapıyor? Diline pelesenk ettiği gibi; 35. madde ihtilaller için bahane olarak kullanılmaktadır. Değiştirip, ihtilallere son vereceğiz.
Bir an için İktidarın bu görüşünde samimi olduğunu düşünelim. İyi de böyle bir düzenleme ile ihtilaller önlenebilir mi? İhtilal gibi ülkeyi alt-üst edecek boyuttaki kural dışı bir müdahale, bu kadar basit mi? Hayır. Esasen mantığı da yok, ciddi de değil. Nitekim, İç Hizmet Kanunu 35. madde Anayasanın üstünde mi ki ihtilalci buradan aldığı yetki ile rejimi yıkıp, anayasayı rafa kaldırabilsin. Buna inanmak mümkün değil. Kusura bakmasınlar, ihtilali önleme gerekçesi bahaneden ibarettir. Islah yerine, görev sınırlaması yapılması bunun delilidir.
Nitekim iç güvenlik, oluşturulması planlanan, günlük siyasetin emrinde çalışacak güvenlik gücüne bırakılmaktadır. MİT’e 15 bin kişilik özel ordu kurulması gibi.
Bu açıdan ülkenin manzarasına kısaca bakmalıyız.
* TSK’nın muvazzaf-emekli demeden, çok sayıda üst kademe komutanları Silivri, Hasdal ve Sincan’da tutuklu, bir çoğu da istifa etmekte,
* Bölücüler ve teröristler Meclis dahil, bütün yurtta örgütlenmiş, her an eylem yapabilmekte,
* Mehmet Altan’a göre, “Ankara, bölgeyi PKK’ya bırakmış”,
* Hükümet idam mahkumu Apo’nun hücresine gidip PKK şartlarında, ülkeyi iki ortaklı bir rejime geçirecek “mutabakat”ı yapmış,
* Teröristbaşı, Başbakana emir verecek konuma gelmiş, “TBMM yazın çalışsın” demiş, gereği yapılmış,
* Terör örgütü “polis gücü” kurup, gövde gösterisi yapmakta,
* BDP-PKK, bölgede karakol, baraj, fabrika yapımına izin vermemekte vs.
SONUÇ: İşte 35. madde bu ortamda değiştiriliyor. Buna en çok PKK sevinecektir. Bir de, İktidarın siyasetine uygun yapıda yeni bir güvenlik gücü kurulursa, teröristbaşı bayram edecektir. Çünkü, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” korumasız bırakılmaktadır. Çaremiz, Türk Milletinin uyanmasında ve seçim sandığında hesap sormasındadır.
Komisyondan geçen yeni metin ise; “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde düzenlenmiştir.
İktidarla uyum içinde çalıştığı ileri sürülen ve “demokrat Paşa” unvanı yakıştırılan Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda, 35. maddeyle ilgili olarak şöyle konuşmuş: “O madde olmazsa, Silahlı Kuvvetler yurt içinde kullanılamaz...”
Aynı misyonu üstlenen şimdiki Komutan Necdet Özel ise; “İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesi, Ulu Önder Atatürk döneminde yürürlüğe giren 1935 tarihli Ordu Dahili Hizmet Kanunu’nun 34’üncü maddesinin tekrarından ibaret olup, yönetime karşı askeri müdahalelere zemin oluşturulması maksadıyla konulmamıştır. Bu maddenin düzenleniş amacı, TSK’nın genel görevini belirlemek ve ordunun vazifesinin daha iyi anlatılması ve öğretilmesidir.”
Evet, 35. maddenin iki metni ve genelkurmay başkanlarının değerlendirmesi böyle. 1934’te yürürlükte olan 35. madde konusunda muvazzaf veya emekli bütün ordu mensuplarının da, böyle düşündüğünü söylememiz yanlış olmaz.
Bu tespitlerden sonra soralım: Acaba İktidar bu maddeyi neden değiştirip, ordumuzun görevini sadece “yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak ve TBMM kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak” şeklinde sınırlamak istiyor? Demek ki Türk Ordusu;
* Dışarıdan gelebilecek tehdit ve tehlikelere karşı, yalnız vatanı koruyacak(!)
* Egemenliği, Milli Devleti, Milleti ve Millet bütünlüğünü korumayacak,
* Bütün bu mukaddes değerlerimize karşı içeriden gelecek tehdit ve tehlikelere karşı korumayacakmış(!)
Bu düzenleme bütün dünya ordularının temel esas olarak benimsediği, “iç ve dış güvenlik bir bütündür, birbirinden ayrılamaz, sınır getirilemez” temel ilkesi yok sayılmaktadır. Peki İktidar bu değişikliği niçin yapıyor? Diline pelesenk ettiği gibi; 35. madde ihtilaller için bahane olarak kullanılmaktadır. Değiştirip, ihtilallere son vereceğiz.
Bir an için İktidarın bu görüşünde samimi olduğunu düşünelim. İyi de böyle bir düzenleme ile ihtilaller önlenebilir mi? İhtilal gibi ülkeyi alt-üst edecek boyuttaki kural dışı bir müdahale, bu kadar basit mi? Hayır. Esasen mantığı da yok, ciddi de değil. Nitekim, İç Hizmet Kanunu 35. madde Anayasanın üstünde mi ki ihtilalci buradan aldığı yetki ile rejimi yıkıp, anayasayı rafa kaldırabilsin. Buna inanmak mümkün değil. Kusura bakmasınlar, ihtilali önleme gerekçesi bahaneden ibarettir. Islah yerine, görev sınırlaması yapılması bunun delilidir.
Nitekim iç güvenlik, oluşturulması planlanan, günlük siyasetin emrinde çalışacak güvenlik gücüne bırakılmaktadır. MİT’e 15 bin kişilik özel ordu kurulması gibi.
Bu açıdan ülkenin manzarasına kısaca bakmalıyız.
* TSK’nın muvazzaf-emekli demeden, çok sayıda üst kademe komutanları Silivri, Hasdal ve Sincan’da tutuklu, bir çoğu da istifa etmekte,
* Bölücüler ve teröristler Meclis dahil, bütün yurtta örgütlenmiş, her an eylem yapabilmekte,
* Mehmet Altan’a göre, “Ankara, bölgeyi PKK’ya bırakmış”,
* Hükümet idam mahkumu Apo’nun hücresine gidip PKK şartlarında, ülkeyi iki ortaklı bir rejime geçirecek “mutabakat”ı yapmış,
* Teröristbaşı, Başbakana emir verecek konuma gelmiş, “TBMM yazın çalışsın” demiş, gereği yapılmış,
* Terör örgütü “polis gücü” kurup, gövde gösterisi yapmakta,
* BDP-PKK, bölgede karakol, baraj, fabrika yapımına izin vermemekte vs.
SONUÇ: İşte 35. madde bu ortamda değiştiriliyor. Buna en çok PKK sevinecektir. Bir de, İktidarın siyasetine uygun yapıda yeni bir güvenlik gücü kurulursa, teröristbaşı bayram edecektir. Çünkü, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” korumasız bırakılmaktadır. Çaremiz, Türk Milletinin uyanmasında ve seçim sandığında hesap sormasındadır.
Sadi SOMUNCUOĞLU
Similar topics
» "Madde Madde"Türkçü Turancılar
» İki AKP Milletvekili ve Ermeni Meselesi
» ŞAMANİZM MESELESİ
» ATATÜRKÇÜLÜK MESELESİ-I
» “Olmasa da olurdu” meselesi İlber Ortaylı
» İki AKP Milletvekili ve Ermeni Meselesi
» ŞAMANİZM MESELESİ
» ATATÜRKÇÜLÜK MESELESİ-I
» “Olmasa da olurdu” meselesi İlber Ortaylı
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz