Cumhuriyet Bayramına BÖLÜCÜ Damga
1 sayfadaki 1 sayfası
Cumhuriyet Bayramına BÖLÜCÜ Damga
Tasada, kaygıda, ölümde, sevinçte, bayramında, toyunda bir olmuş Türk Halkına Başbakan yapılan zat;
Sadece etnik ve mezhep bölücülüğü yapmadı!.. Ülkeyi ülke yapan bütün değerleri parçaladı, böldü.
100 yılın fitnesi!..
28 Ekim, yani dün saat 13’te devlet yetkilileri Atatürk Anıtına çeleng koyma töreni düzenledi. Çeleng konuldu. Tören bitti(!)..
Dostlar alışverişte görsün.
Yalova’dayım. Bugün Yalova’da iki ayrı kutlama yapılıyor. Devlet ile halk ayrı kutlama yapıyor ama halk ikiye bölünüyor. Fitne ekildi, bölücülük biçiliyor.
Halkın verdiği oylara ihanet ederek AK Partiye geçen Belediye Başkanı bayramı sabahtan kutlayacak. Üstelik “bakalım kiminki daha kalabalık olacak” diyerek meydan okumuş(!)...
ADD, CHP ve muhalifler saat 17’de toplanarak kutlayacak.
Doğu’da ayrı bir dil, ayrı bir bayrak, yedek bir eş başkan(İmralı’daki cani) üzerinden geçici Kürdistan Devleti kurup Büyük İsrail’e asfalt döşeyen Eş Başkan, Batı’yı her manada dilimlere ayırıyor.
Asrın kasabı…
Ve biz meydanlara çıkarak bıçaklanmış komadaki bir Cumhuriyeti kutluyoruz öyle mi?
Milletin egemenliğini ifade eden Türk Bayrağının “katillere yalakalık yapmak adına” asılmadığı; yani egemenlik hakkından vazgeçildiği, “ayağa hizmet” çadır mahkemesinin kurulduğu bir ülkede hangi bayramı kutlayacağız?
Bayrağın tahrik unsuru, AND’ın yasaklı, devletin adı etnik unsur, ülkenin her tarafına yabancı asker yerleşmiş… FBI’ın görevli savcısı Adalet Bakanlığında görev yapıyor. CİA ülkeye kamp kurmuş. Ülke ajan cenneti olmuş. Sınırların silinmiş. Sınır namusu diye bir mevhum kalmamış…
İstiklal Marşı söylenirken ayağa kalmayan siyasilerin, savcıların olduğu bir ülke…
Sahi biz hangi bayramı kutluyoruz?
İşgal altında bir ülkede bayram kutlamak, Cumhuriyet varmış gibi yapmak…
29 Ekim 2013 günü Türkiye resmi;
Ülkenin başbakanı BOP eş başkanı olarak ülkeyi bölme görevi almış. Sadakatle BOP’a hizmet ediyor. Vatanın bölünmesini önleme ihtimali olan kurumları tarumar etmiş. Komutanlarını esir almış. Emniyet gücünün bir kısmı yabancı bir ülkenin istihbarat teşkilatına angaje olmuş.
Ege Yunanistan’ın güç alanına terk edilmiş.
Kıbrıs Türk Devleti Rumlara hibe ediliyor. Akdeniz’den çekiliyoruz.
Bütün limanların yabancıların eline geçmiş.
Üretim bitirilmiş. Topraklar el değiştirmiş. Bankaların satılmış.
Sularına bile el konmuş.
Dilin İngilizce ve Arapça ile piçleşmiş.
Kültürün, seni sen yapan gelenek ve göreneklerin tarumar edilmiş.
80 milyon nüfusu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti psikolojik bir operasyonla 5 bin teröristin isteklerine mecbur kılınmış.
Dinin din olmaktan çıkmış. Camiler emperyalizme hizmet eder hale gelmiş. Allah’tan korkan din hocaları sürgün edilirken, BOP eş başkanından korkan imamlar baş tacı edilmiş…
Sınırına, bayrağına, diline, dinine, toprağına sahip çıkmadan kutladığın her bayram; sanal bir Türkiye yaratıp gerçekleri karartan yerli işgal güçlerine dolaylı destek vermek demektir!!..
Hiçbir etkinlik yapmayalım mı diye sorabilirsiniz. Tabii ki yapalım.
29 Ekim günü Anıtkabir’e gitmek yerine Cumhuriyet’in ilan edildiği ilk meclis binasına giderek oradan mesaj verilmelidir.
“Cumhuriyetin ilan edildiği ilk meclis binamızın önünden uyarıyoruz! Cumhuriyetimizden ASLA vazgeçmeyeceğiz! Bu meclisin kurucularının misyonunu kabul ediyoruz. Mücadeleyi aynı ruh ve azimle sürdürme kararlılığındayız! Ülkemizi işgal kuvvetlerinden kurtardığımız gün Cumhuriyet Bayramımızı burada büyük bir coşkuyla kutlayacağız!.. “
Anıtkabir’e yürüme eylemi 10 Kasım günü yapılmalıdır.
Mesaj:
“Atamızdan ve gösterdiği hedefe yürümekten asla vaz geçmeyeceğiz” olmalıdır.
İşgal altında olan ülkemiz yerli iş birlikçiler eli ile bölünme noktasına getirilmiştir.
Uyarımızdır!!.
“Vatanımızın bölünmez bütünlüğü” vaz geçilmezimizdir!!.
“Cumhuriyet” vazgeçilmezimizdir!!.
İç ve dış düşmanlara karşı 1919 ruhuyla savaşma azim ve kararlılığındayız.
Vatanımıza, bayrağımıza, bağımsızlığımıza sahip çıkmak görevimizdir!
Vatanımıza, bayrağımıza, bağımsızlığımıza sahip çıkmak şerefimizdir!!.
Görevimizin başındayız!!.
Şerefimizi kimseye çiğnetmeyiz!..
Çiğnemeye kalkan ayakları kırarız!!.
UYARIMIZDIR!!.
Zahide UÇAR, 29 Ekim 2013
Sadece etnik ve mezhep bölücülüğü yapmadı!.. Ülkeyi ülke yapan bütün değerleri parçaladı, böldü.
100 yılın fitnesi!..
28 Ekim, yani dün saat 13’te devlet yetkilileri Atatürk Anıtına çeleng koyma töreni düzenledi. Çeleng konuldu. Tören bitti(!)..
Dostlar alışverişte görsün.
Yalova’dayım. Bugün Yalova’da iki ayrı kutlama yapılıyor. Devlet ile halk ayrı kutlama yapıyor ama halk ikiye bölünüyor. Fitne ekildi, bölücülük biçiliyor.
Halkın verdiği oylara ihanet ederek AK Partiye geçen Belediye Başkanı bayramı sabahtan kutlayacak. Üstelik “bakalım kiminki daha kalabalık olacak” diyerek meydan okumuş(!)...
ADD, CHP ve muhalifler saat 17’de toplanarak kutlayacak.
Doğu’da ayrı bir dil, ayrı bir bayrak, yedek bir eş başkan(İmralı’daki cani) üzerinden geçici Kürdistan Devleti kurup Büyük İsrail’e asfalt döşeyen Eş Başkan, Batı’yı her manada dilimlere ayırıyor.
Asrın kasabı…
Ve biz meydanlara çıkarak bıçaklanmış komadaki bir Cumhuriyeti kutluyoruz öyle mi?
Milletin egemenliğini ifade eden Türk Bayrağının “katillere yalakalık yapmak adına” asılmadığı; yani egemenlik hakkından vazgeçildiği, “ayağa hizmet” çadır mahkemesinin kurulduğu bir ülkede hangi bayramı kutlayacağız?
Bayrağın tahrik unsuru, AND’ın yasaklı, devletin adı etnik unsur, ülkenin her tarafına yabancı asker yerleşmiş… FBI’ın görevli savcısı Adalet Bakanlığında görev yapıyor. CİA ülkeye kamp kurmuş. Ülke ajan cenneti olmuş. Sınırların silinmiş. Sınır namusu diye bir mevhum kalmamış…
İstiklal Marşı söylenirken ayağa kalmayan siyasilerin, savcıların olduğu bir ülke…
Sahi biz hangi bayramı kutluyoruz?
İşgal altında bir ülkede bayram kutlamak, Cumhuriyet varmış gibi yapmak…
29 Ekim 2013 günü Türkiye resmi;
Ülkenin başbakanı BOP eş başkanı olarak ülkeyi bölme görevi almış. Sadakatle BOP’a hizmet ediyor. Vatanın bölünmesini önleme ihtimali olan kurumları tarumar etmiş. Komutanlarını esir almış. Emniyet gücünün bir kısmı yabancı bir ülkenin istihbarat teşkilatına angaje olmuş.
Ege Yunanistan’ın güç alanına terk edilmiş.
Kıbrıs Türk Devleti Rumlara hibe ediliyor. Akdeniz’den çekiliyoruz.
Bütün limanların yabancıların eline geçmiş.
Üretim bitirilmiş. Topraklar el değiştirmiş. Bankaların satılmış.
Sularına bile el konmuş.
Dilin İngilizce ve Arapça ile piçleşmiş.
Kültürün, seni sen yapan gelenek ve göreneklerin tarumar edilmiş.
80 milyon nüfusu olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti psikolojik bir operasyonla 5 bin teröristin isteklerine mecbur kılınmış.
Dinin din olmaktan çıkmış. Camiler emperyalizme hizmet eder hale gelmiş. Allah’tan korkan din hocaları sürgün edilirken, BOP eş başkanından korkan imamlar baş tacı edilmiş…
Sınırına, bayrağına, diline, dinine, toprağına sahip çıkmadan kutladığın her bayram; sanal bir Türkiye yaratıp gerçekleri karartan yerli işgal güçlerine dolaylı destek vermek demektir!!..
Hiçbir etkinlik yapmayalım mı diye sorabilirsiniz. Tabii ki yapalım.
29 Ekim günü Anıtkabir’e gitmek yerine Cumhuriyet’in ilan edildiği ilk meclis binasına giderek oradan mesaj verilmelidir.
“Cumhuriyetin ilan edildiği ilk meclis binamızın önünden uyarıyoruz! Cumhuriyetimizden ASLA vazgeçmeyeceğiz! Bu meclisin kurucularının misyonunu kabul ediyoruz. Mücadeleyi aynı ruh ve azimle sürdürme kararlılığındayız! Ülkemizi işgal kuvvetlerinden kurtardığımız gün Cumhuriyet Bayramımızı burada büyük bir coşkuyla kutlayacağız!.. “
Anıtkabir’e yürüme eylemi 10 Kasım günü yapılmalıdır.
Mesaj:
“Atamızdan ve gösterdiği hedefe yürümekten asla vaz geçmeyeceğiz” olmalıdır.
İşgal altında olan ülkemiz yerli iş birlikçiler eli ile bölünme noktasına getirilmiştir.
Uyarımızdır!!.
“Vatanımızın bölünmez bütünlüğü” vaz geçilmezimizdir!!.
“Cumhuriyet” vazgeçilmezimizdir!!.
İç ve dış düşmanlara karşı 1919 ruhuyla savaşma azim ve kararlılığındayız.
Vatanımıza, bayrağımıza, bağımsızlığımıza sahip çıkmak görevimizdir!
Vatanımıza, bayrağımıza, bağımsızlığımıza sahip çıkmak şerefimizdir!!.
Görevimizin başındayız!!.
Şerefimizi kimseye çiğnetmeyiz!..
Çiğnemeye kalkan ayakları kırarız!!.
UYARIMIZDIR!!.
Zahide UÇAR, 29 Ekim 2013
Similar topics
» AB ve Bölücü Ortaklığı
» Seçimlerde iki seçeneğimiz var Ya akp-pkk ya CUMHURİYET
» Türkçülük ve Türkiye’de ki kekoçü, bölücü komünizm
» Cumhuriyet'in ilanı
» Bölücü Kürtçü Cemaatin Dershane Propagandası...Kaan Turhan
» Seçimlerde iki seçeneğimiz var Ya akp-pkk ya CUMHURİYET
» Türkçülük ve Türkiye’de ki kekoçü, bölücü komünizm
» Cumhuriyet'in ilanı
» Bölücü Kürtçü Cemaatin Dershane Propagandası...Kaan Turhan
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz