SİYASÎ SÜREÇTE TÜRKÇÜLÜĞÜN YERİ

[İlteriş Kağan]

SİYASÎ SÜREÇTE TÜRKÇÜLÜĞÜN YERİ

Türkçülük Atatürk’ün ölümüne kadar devletin felsefesi olduğu halde, önce İnönü döneminde hümanist ve sosyalist kadrolarca yargılanıp bizzat İnönü tarafından devlet felsefesinden dışlandı. Amerikan yörüngesine girildi.
Menderes zamanında yobaz tarikatlar beslendi. Milliyetçiler Derneği kapatıldı.
27 Mayıs süreci olan 1960’larda Sola’ a Türkçülük düşmanlığı aşılandı! Solculuk, Türkçülük karşıtlığı ve Russeverlik olarak algılandı.
1968’de CKMP Türkçülük söylemini dile getirirken, 1969’da MHP adını alarak Türkçülükten vazgeçti. Sonra giderek adına sentez dediği dinciliği ön plana çıkarttı. Hatta Necip Fazıl döneminde adeta Türklük reddedildi.
Şimdi ise, hiçbir parti bırakın Türkçülüğü, Türklüğe bile sahip çıkmamaktadır.
BDP Kürtçü ve bölücü olup onu zaten saymıyoruz!
Diğer CHP ve MHP ise, kokteyl milleti savunmaktadırlar.
CHP, Altı Ok’un mirasına aykırı davranmaktadır.
MHP yönetimi milliyetçilik söylemine de sahip çıkmaktaysa da millet anlayışı Türklük olgusuna aykırı olup kokteyli savunmaktadır. Buna karşılık tabanda çok sıkı Türkçüler de bulunmaktadır.
Bu ne acı bir durumdur ki, koca bir millet %15’lik gayrıya karşı utanıp kendini inkar edecek hale getirilmiştir!
Oysa aslını inkar eden haramzadedir!
Diyorum ki: Ülkenin %85’i Türk asıllı iken, milliyetçi olduğunu iddia eden bir partinin %20 olması düşünülemez; yani vatanını ve milletini seven bence bu kadar değil, aksine çok daha yüksek orandadır.
Kısacası Türkçülük ve Türklük, bir yandan dışlanmakta diğer yandan hapsedilmektedir!
İnanıyorum ki bir gün bu partici ve devşirmeci zihniyet esareti sona erecek ve Türkiye Atatürk dönemindeki gibi Türklük şiddeti ile dünya medeniyetinde kendini gösterecektir!
Ümidi ve inancımızı kaybetmemek gerekir!
Ne mutlu Türküm diyene!

Hayri Yıldırım