IŞİD Baskını’nda Türkiye Neden Olağandışı Soğukkanlı?

[İlteriş Kağan]

IŞİD terör örgütü önce 32 Tır şoförünü durdurup rehin alıyor. Daha sonra 5 gündür Musul Valisi’nin “ıslak” imzalı ve IŞİD’in Musul’a girmek üzere olduğunu bildiren bildirisi var. Ama Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu son derece soğukkanlı. Hele de Dışişleri Bakanı Davutoğlu. O herkesten daha serinkanlı ve yurtdışına gidiyor. Giderken de basın açıklamasında “Merak etmeyin Musul’da her şey kontrolümüz altında!” diyor.

Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor. Musul Başkonsolosluğu’nun kapısı havaya uçuruluyor, Başkonsolos, aileler ve çocuklarla özel harekâtçı polisler dâhil 48 kişi IŞİD tarafından esir alınıyor. Bunun üzerine Davutoğlu, Başbakan Erdoğan, hatta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Merak etmeyin, durum kontrolümüz altında!” diyorlar.

Hele Başbakan Erdoğan, sanki sonucu bilinen ve anlaşmalı bir olaymış gibi, IŞİD’e “terörist” bile demeksizin yeni işletmeleri açma bahanesiyle “Cumhurbaşkanlığı” kampanyası yapıyor. Üstelik daha adaylığını bile açıklamadı ama devletin imkânlarından istifadeyle ve hak-hukuk bilmez rekabet sahtekârlığı sayılacak bir oyunla bu kampanyayı başlattı bile… Ama kaçırışan Türkler için ne BM, ne de NATO devreye sokulmadı. Acaba neden?

AKP döneminde Suriye’nin bir Türk uçağını Hatay’ın güneyinde düşürme olayını yaşadık. Gerçi hala bit yeniği olan bu olay aydınlatılabilmiş değil. Uçak neden oradaydı, kim ateş etti, uçağın düşüş sebebi nedir gibi sorularını kamuoyundan gizlediler. Ama o tarihlerde Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu, burunlarından solurcasına öfkeliydiler. NATO ve BM uyarıldı.

Keza Türkiye’nin ilk Suriye uçağını düşürmesi sırasında da son derece heyecanlı bir iktidar, başbakan ve Davutoğlu vardı. Ama her nedense “Türk toprağı” Musul Başkonsolosluğu zorla ele geçirildi. Türk bayrağı indirildi. 32 Tır şoförü de esir durumunda ama ne Başbakan Erdoğan’da, ne de Davutoğlu’nda heyecan yok. Son derece soğukkanlılar. Oysa “Gezi” veya “Soma” göstericileri ellerinde sadece bayrakla gösteri yaptıklarında heyecanları dorukta oluyor. Bu nasıl iş?

32 Tır şoförü yakalanıyor. Ertesi gün Musul Başkonsolosluğu işgal ediliyor. Ama 3 gün donra Türk vatandaşlarına Bağdat, Kerkük, Musul, Selahaddin, Diyala ve Anbar’a gitmeme, gidenlerin de dönme uyarısı yapılıyor. Madem IŞİD tehlikesi var, neden bu aymazlık? Türk vatandaşları neden en azından 3 gün daha geç uyarılıyor. Türk vatandaşının can ve mal güvenliğinin AKP iktidarı yanında değeri yok mu? Bu nasıl devlet yönetimi?

Bu aymazlıklar zinciri devam edince insanlar “komplo teorileri”ne inanmaya başlar. Zira Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’ne IŞİD’in tehdidi söz konusu iken, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun odasından dinlenen “savaş açma” önerili komployu kimse unutmadı daha. Hele de bu işin içinde de IŞİD varsa ve Türk tarafında da yine Davutoğlu, Müsteşarı Sinirlioğlu, Genelkurmay II. Başkanı Güler ve MİT Müsteşarı Fidan da olunca, bu olayda her türlü kumpas beklemek olağan hale geldi.

Bu dörtlüyle 2 gün önce Cumhurbaşkanı Gül de konuşmuş. İnşallah yüzlerine karşı “Kumpas ve komplolarla değil, devlete yakışır şekilde çözüm üretin!” demiş olsaydı. Aksi halde, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, Erdoğan’ı “Mücahit Erdoğan”a dönüştürmek için, IŞİD’le danışıklı bir kahramanlık senaryosu sahnelendiğini kimde yutmaz!

IŞİD hakkında gelecekte yazmaya devam edeceğiz. Ama ilk kez Irak’ta olmak üzere şu artık iyice anlaşıldı: ABD’nin “Irak’a özgürlük!” diye 2003’te yaptığı Irak işgali ve sonrasında Irak özgürleşemedi. Belki Kürtler önemli ölçüde özgürleşti ama Sünni Araplar ve hatta Şii Araplar, ama ille de Türkmenler bir türlü özgürleşemediler.

Son Söz: IŞİD’in Musul baskınında AKP iktidarı her hattıyla hatalıdır. Irak’ta tehdit altındaki şehirlere gidecek Türk vatandaşlarını günlerce gecikmeyle uyarmaları da hatadır. Ama asıl hata, vaktiyle Suriye’deki IŞİD’le işbirliği ve sıkı işbirliği alanı oluşturulmasıdır. PKK’yla yaptığı gibi, IŞİD gibi bir terör örgütüyle de anlaşma zemini aranması yanlıştır.

Prof. Dr. CELALETTİN YAVUZ