¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Emir Timur

Aşağa gitmek

Emir Timur Empty Emir Timur

Mesaj tarafından GökBörü Ptsi 9 Mart 2015 - 8:22

Timur, kendi adıyla anılan büyük Türk İmparatorluğu’nun kurucusudur. 8 Nisan 1336’da, Türkistan’ın Keş şehrinde dünyaya geldi. Semerkand’ın güneyinde bulunan bu yerin bu günkü adı “Yehr-i Şebz”dir. Babası, Barlas oymağının beyi Turgay, annesi Tekine Hatun idi. Barlas boyu Orta Asya’dan gelen bir Türk kavmidir. O devirde Barlas boyu Çağatay Hanlığı’na bağlı idi.

Timur’un babası, 1360’da ölmüş, onun yerine geçen amcası Hacı Barlas ‘da 1361’de öldürülmüştü. Timur, O sırada 25 yaşlarında idi.Cesur, zeki, bilgili bir Türk asilzadesi olan Timur, siyasî ve askerî dehasını gösterecek her fırsattan yararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı.

Doğu Türk Hakanlığı’nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını İtil (Volga)’den Hindistan’daki Ganj Nehri’ne, Tanrı Dağları’ndan İzmir ve Şam’a kadar uzatacaktı.

İskender, Sezar ve Dârâ gibi ünlü cihangirlerin seviyesine çıkabilmek için, Timur, hepsi zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, onlara baş olmuştu. Böyle bir şahsiyeti çocukluğundan itibaren bazı özellikleriyle tanımak gerekir.


Tarihçilerin Timur İçin Söyledikleri:

“At binen, kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçiren bir çocuk; on iki yaşında savaşa katılan bir bahadır; savaşlardan, savaş talimlerinden arta kalan zamanını okumakla, büyük âlimlerden ders almakla geçiren genç bir idealist; üç yüz kişilik bir kuvvetle on bin kişilik bir orduyu yenen eşsiz stratejist; bir savaşta ayağından yaralanan ve bu yüzden adının sonuna Fars dilinde “topal” anlamına gelen “lenk” sıfatı eklenen bir başbuğ (Türkler ‘Aksak Timur’ Batılılar ‘Tamerlan’ derler); dünya tarihine, özellikle Türk-İslâm tarihini çok iyi bilen, dinin, ilim ve sanatın koruyucusu; Asya’da Türkçe’nin, Türk sanat ve kültürünün Fars kültürünün baskısı altında yok olup gitmesini önleyen, öne geçmesi, örnek olması çığırını açan hükümdar; aman dileyenin dostu, düşmanlarının acımasız baş belası, ama askerlerinin âdeta taptığı hükümdar ve milletinin babası…”

Bu kadar değil. Günahını sevabından, zulmünü adaletinden çok göstermek isteyenler de vardır. Kellelerden kuleler yaptığını, şehirleri yakıp yıktığını da hatırlatırlar.

Yıldırım Bayezid’le savaşmış ve kardeş orduları birbirine kırdırmış olmakla da suçlanır. Gerçekten Ankara Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu bir süre bocalamış ve bir fetret devri geçirmiştir.

Fakat aynı tarihçiler, hatta bütün tarihçiler, Timur’un son ana kadar savaşı başlatmamak için, Yıldırım’ın ise başlatmak için gayret gösterdiğini yazarlar.

Yıldırım Bayezid Timur’un Elinde Esirken Timur’u, Hıristiyan Batı, zalim ve yıkıcı olarak anar. Timur, daha hayatta iken bu suçlamalara cevap vermiştir. O, İlhanlı Devleti’nin ve ona bağlı Çağatay Hanlığı’nın kargaşalıklar, entrikalarla sarsıldığı bir dönemde, yenilmez bir güç olarak ortaya çıkmıştı. Türk, İran ve Arap tarihçileri, bu kargaşalığa Yahudi tüccarların ve Hıristiyan misyonerlerin birinci derecede sebep olduklarını belirtirler. Bu tüccarlar ve bazı misyonerler Avrupa krallarına casusluk yapıyorlardı ve bunlar bütün Türkistan’a dolmuşlardı. Timur bunların faaliyetlerine son verdi. Hindistan’dan Hıristiyan misyonerlerin kovulmasını, bu kıtada Müslümanlığın yayılmasını sağladı. Bunun için Hıristiyanlar ona düşman idi. Timur, işgal ettiği yerlerde, Yunan ve Roma eserlerinin kalıntılarını, putları yıkmıştı. Bu yüzden ona “yıkıcı” demişlerdir.

Ama ona kendi devrinin İslâm âlimleri, “Kutbeddin”,”Sâhib Kırân-ı Âzam Cennet Mekân” adını da vermiş ve böylece onun, Dinin kutbu, en iler geleni; Kutlu, güçlü ve cennetlik” bir hükümdar olduğunu da söylemişleridir. İsfahan’dan yetmiş bin kişiyi kılıçtan geçirip kellelerini kule gibi yığması da insan kellesinden kule yapan hükümdar” olarak anılmasına sebep olmuştur. Buna kendisinin verdiği cevap şudur: “İsfahan’a bıraktığım memurlarımı ve beş bin kişilik askerimi, isyan edip bir tekini bile sağ bırakmadan kılıçtan geçirdikleri, dinsizlik ettikleri için…”

İran tarihçilerinin, Timur’un daima aleyhinde olmalarının, böylece batıda olduğu gibi doğuda da kötülenmesinin bir sebebi de şudur:

Timur, İran seferinde, Şehname’nin yazarı ünlü şair Firdevsî’nin mezarına giderek,

“Kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü şimdi gör!” demiştir.

Timur’un, İslâmiyet’e öncelik vermek ve din adamlarını kullanmak suretiyle Türk milliyetçiliğini gerilettiğini söyleyenler de olmuştur. Ama o, kendi devrine kadar Bilge Kağan’dan başka hiçbir Türk hükümdarın göstermediği bir anlayışla, gurur kaynağını şu sözlerle belirtmiştir:

“Biz ki Melik-i Turan, Emîr-i Türkistan’ız,
Biz ki Türk oğlu Türk’üz;
Biz ki milletlerin en kadîmî ve en ulusu
Türk’ün başbuğuyuz!…”

Ankara Savaşı’ndan, Yıldırım Bayezid’i yenerek Bursa’yı yakmasından sonra, Osmanlı tarihçilerinin de Timur lehine yazmaları beklenemezdi. Ama, yüzyıllar sonra, her şeyi daha objektif değerlendirmek mümkündür. Yaşadığı devirden, cihangirliğinden, yaptıklarından söz etmeden de onun kimliğini belirttiğimiz zaman büyüklüğünü ifade etmiş oluruz

Timur, Sultan II. Murad Han’ın 1441 yılında yazdığı bir nâme ile kendisini Büyük Türk Hakanı olarak tanıdığını ve tâbi olduğunu bildirdiği âlim hükümdar Şahruh’un babası; şair hükümdar Hüseyin Baykara’nın ve bu gün Ay’ın en geniş kraterlerinden birine adı verilen Ay atlasında Türk adını bulunduran ünlü astronom Uluğ Bey’in dedesidir.

Timur 25 yaşlarında iken Çağatay Hanlığı valilerinden Kazgan Han’ın emrine girdi ve büyük bir birliğin kumandanı oldu. Kazgan Han onu kızı Olcay Türkân’la evlendirdi. Kazgan Han’ın düşmanları onu pusuya düşürüp öldürdüler. Timur, Kazgan Han’ı öldürtenlere savaş açarak hepsini ortadan kaldırdı. Bu başarıları karşısında Çağatay Hanı onu kendi hizmetine aldı ve Tümen Beyi yaptı.

Timur, bundan sonra nüfuzunu, gücünü hızla arttırdı. Hanlarla, beyler arasında sık sık meydana gelen çekişmelere karışıyor, durumu kendi lehine değerlendiriyordu. Devrin âlimleri, Timur’u, devletteki hızlı çöküntüyü durduracak lider olarak görmeye başlamışlardı. 1370 yılında Timur, Belh şehrinde, mutlak hâkim ve tam bağımsız bir duruma geldi. Fakat Cengiz soyundan olmadığı ve Cengiz hanedanının büyük prestijinden de yararlanmak istediği için, Cengiz soyunun Çağatay sülalesinden Soyurgatmış Han’ı tahta çıkardı onu, hayatı boyunca kukla bir hükümdar olarak yanında gezdirdi. Şeklen ona bağlı görünüyordu, ama mutlak hâkim kendisiydi.

Belh’te toplanan Kurultay, Timur’ “Kutbeddin” ve Sâhib Kırân” unvanlarını verdi. Timur kısa bir süre sonra başkenti Belh’ten Semerkant’a nakletti. Bundan sonra dört yöne başarılı seferler düzenledi. Çok iyi planlanmış taktikler uyguluyor, yıldırım savaşları yapıyor ve her seferini zaferle sonuçlandırıyordu. 1371-1377 yılları arasında Harezm’e üç sefer, Moğolistan’a iki sefer düzenledi. 1378’de birinci Altın Ordu seferi ile ününü bütün dünyaya tanıttı. 1379’da Harezm’e bir sefer daha yaptı. 1380’de Herat’a girdi ve böylece Harezm ve Horasan tamamen fethedildi. 1389’a kadar yaptığı seferlerle Turfan, Karaşar bölgelerini zaptetti ve Uyguristan’ı kendisine bağladı.

1390 ve 1391 yıllarında tekrar Altın Ordu seferine çıktı. Bu son seferi düzenlemesine Altın Ordu Hakanı Toktamış Han’ın nankörlüğü sebep olmuştu. Çünkü önceki seferlerinde Timur, Toktamış Han’ı desteklemiş onun düşmanlarını bertaraf etmişti. Toktamış Han bu destek sayesinde güçlenince bu defa Timur’a başkaldırmıştı. Bu seferinde, Doğu Avrupa’ya hâkim olan Toktamış’ı yıkmak için onun bütün ülkesini işgal etmek, tahrip etmek zorunda kalmıştı. Bu da, Rusya’nın doğup gelişmesine sebep olacak ve Timur istemeden sebep olduğu bu gelişmeden dolayı daha sonra tarihçiler tarafından suçlanacaktı.

Timur, 1401’e kadar yapılan dört seferle Irak ve Güney Anadolu, 1398-99 seferleriyle Hindistan Delhi Sultanlığı’nı, 1401-1402′ Suriye’yi fethetti. Nihayet 1402’de yapılan Ankara Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu’nu da mağlup ederek itaat altına aldı.

“Kıymetli bahadırlar sayesinde pek çok yer fethettim ve 27 ülkenin hakanı oldum” diyen Timur hakanı olduğu ülkeleri şöyle sıralıyor:

Turan, İran, Rum (Anadolu), Mağrib, Suriye, Mısır, Irak-ı Arap, Irak-ı Acem, Mazenderan, Geylan, Şirvan, Azerbaycan, Fars, Horasan, Cidde, Büyük Tataristan, Harezm, Hotin, Kâbilistan, Bahter, Zemin, Hindistan… (Yirmi iki yer sayıyor, diğerleri de Gürcistan, Ermenistan gibi Kafkas ülkeleri).

Büyük cihangir, son seferini Çin’e yapacaktı. 1404 yılı kışında her tarafın karla kaplı olduğu bir zamanda yola çıktı. Ömrünün sonuna yaklaştığını seziyor, en büyük cihadı geciktirmemek gerektiğine inanıyordu. Çin sınırındaki Otrar şehrine geldiği zaman durdu. Burada ordusuna büyük bir geçit töreni yaptırdı. Kuğu avı düzenledi. Fakat Timur hastalanmış, yatağa düşmüştü. Hekimbaşı Fazlullah, ona ölüm döşeğinde olduğunu apaçık bildirdi. Bunun üzerine Timur vasiyetini hazırladı. Sayar adamlarını, orduda bulunan torunlarını yanına çağırarak, ölüm döşeğinde bir konuşma yaptı.

Timur Ölüm döşeğinde şunları söyledi:

“Oğullarım, Milletin refahını, saadetini sağlamak için sizlere bıraktığım vasiyeti ve tüzükleri iyi okuyun, asla unutmayı ve tatbik edin. Milletin dertlerine derman bulmak vazifenizdir.

Zayıfları koruyun, yoksulları zenginlerin zulmüne bırakmayın. “Adalet ve iyilik etmek” düsturunuz, rehberiniz olsun.Benim gibi uzun saltanat sürmek isterseniz, kılıcınızı iyice düşünerek çekiniz, bir defa çektikten sonra da onu ustalıkla kullanınız.

Aranıza nifak tohumları ekilmemesi için çok dikkatli olun. Bazı nedimleriniz ve düşmanlarınız nifak tohumları saçmaya, bundan faydalanmaya çalışacaklardır. Fakat vasiyetimde size idare şeklini, ana ilkelerini gösterdim. Bunlara sadık kalırsanız taç başınızdan düşmez.

Ölüm döşeğimde söylenen babanızın bu sözlerini unutmayın.Benden sonra hakan Pir Muhammed Cihangir olacaktır. Ona, bana itaat eder gibi itaat edeceksiniz. Kumandanlarım, şimdi itaat yemini ediniz!”

(ve bütün kumandanlar, saray adamları, ağlayarak yemin ettiler.)

Timur, 19 Mart 1405 günü vefat etti. Cenazesini mumyalayarak Semerkant’a götürdüler. Sağlığında çok sevdiği torunu Muhammed Sultan için yaptırdığı türbeye, torununun yanına gömüldü.


Timuroğulları

Timur’un oğulları ve torunları, sanat, kültür ve edebiyatta Türk rönesanını meydana getirdiler.Timur’un 9 karısından sadece 4 oğlu ve 2 kızı olmuştu. Fakat öldüğü zaman oğullarından, yalnızca ikisi hayatta idi. Bunlardan Mihrişah, Irak-ı Arap (Bağdat) ve Azerbaycan’da, bu bölgelerin beyi olarak bulunuyordu. Öteki oğlu Şahruh ise, babası adına Horasan’ı idare ediyordu.

Timur, vasiyetnamesinde, veliaht olarak torunu Pir Muhammed Mırza’yı seçmişti. Pir Muhammed, oğullarından Cihangir Mırza’nın küçük oğlu idi. Fakat, Çin seferine giderken Otrar’da öldüğü zaman Pir Muhammed, büyük babası adına Hindistan ve Afganistan’ı idare ediyordu. Tahta geçmesi için oradan gelmesi ve ordunun başına geçmesi zaman alacaktı. Ayrıca, Ulu Hakan olmak için oradan ayrılmasını fırsat bilenler kargaşa yaratabilirlerdi. Öte yandan, hakanlık tahtının uzunca süre boş kalması, tarih boyunca olageldiği gibi, taht kavgasına sebep olabilirdi. Ordunun Çin seferine devam edip etmemesine de karar vermek gerekiyordu.

Bu tehlikeleri, Timur’un düşünmemiş olması imkansızdı. Ama, o vasiyetnamesini yazdıktan sonra, bu tehlikelere karşı tedbir alabilecek kadar yaşayabileceğini ümit etmişti. Durumu değerlendiren kumandanlar, Miranşah’ın oğlu Sultan Halil Mırza’yı Hakan ilan ettiler. Halil Mırza henüz 21 yaşındaydı ve dünyanın en büyük imparatorluğunu yönetecek tecrübeye sahip değildi. Amcası Şahruh da onun Hakan olmasını hoş karşılamamıştı. Duygulu bir şair olan, Türkçe ve Farsça şiirler yazan Halil Mırza, diğer kardeşlerinin Şahruh’tan yana olması ve Şahruh’un da hakanlığını ilan etmesi üzerine intihar etti.


Atatürk ve Timur

Atatürk Timur’a hep “Demir” derdi. O, Timur’un kurduğu devlet düzenine, dehasına ve savaşçılığına hayrandı. O’nun için Demir, dünyanın en büyük savaşçılarından ve devlet adamlarındandı.

Atatürk, O’nun savaş dehasına tam anlamıyla hayrandı. O’nun, Demir’in savaşçılığına olan hayranlığını, Mahmut Esat Bozkurt bir anısında şöyle anlatıyor:

“Atatürk bir gün Yıldırım ile Demir arasındaki Ankara Savaşı’nı harita üzerinde değerlendiriyordu.

”Bakınız” dedi. Yıldırım, Demir’i öyle bir kıskaç içine almıştı ki, bu kıskaçtan Demir’den başka bir kumandan kurtulamazdı. O, çıktı ve düşmanını yendi.”

Atatürk, Demir’in savaşçılığından da çok önem verdiği yönü ise kurduğu devletin muhteşem sistemiydi. Atatürk; “Ben Demir zamanında gelseydim, O’nun yaptığı işleri başaramazdım. O, benim zamanımda gelseydi, yaptıklarımdan daha büyüklerini yapardı” demişti.

Kaynak: Türkler C3
Share on FacebookShare on TwitterShare on Google+Share on Linkedin
Benzer Yayınlar:

Timur-Toktamış Savaşları
Timurun Mezarı
Devleti Turanın Son Nefesi
Kara Tatarlar – Mugallar
Cuci Han

Kategoriler: İz Bırakan Atalarımız, Etiketler: aksak timur, emir eimur, timurlenk, türk imparatoru
YORUM - Emir Timur

Anonymous yazdı:
20 Kasım 2011 at 13:31

Turanya
Savunduğum turanyacılık aslında … yani bizim yönetimimizde olan ancak ırk ismiyle değil, ulus ismiyle hüküm süren bir ülke turan yani, türk üm demiyen herkes turanım diyebilir. Amerika ya da Osmanlı gibi , ancak türkiyenin ismi turanya olarak değiştirilirse buna milliyetçilerin çoğu karşı çıkmaz, çok akıllıca çünkü isim turan.

Dünya da ülkelerin sınırları küreselleşmeyle beraber farklı şekillere girerken Türk Milletinin Vatan dediği ve içinde yaşattığı değerler bütününün bir adı olması gerekiyor, aslında bu var adı çarpıtılmış olsada Turanya dır. Türkler tarih boyunca kendinin olan kendi için varolan toprakları aramışlardır, fethetmek gibi görünsede aslında başkalarının esiri olmuş toprakların hakimiyetinin sağlanmasıdır.
Renkli mizacı, büyük duyguları, inancı ve çeşitli biçimlerde yaşam tarzı olan bir milletin toprakları ne soğuk ülkeler ne de çöldür, ne de dünya üzerinde etkisiz bir toprak parçasıdır. Böyle milletleri kendi istemese bile Yaratan doğru topraklara onları yönlendirir, bu milletlerde özlerini, öz benliklerini, içlerinde yaşattıkları vatanlarını bulmuş olur.

VATAN NE TÜRKİYEDİR TÜRKLERE, NE TÜRKİSTAN
VATAN, BÜYÜK VE MÜEBBET BİR ÜLKEDİR: TURAN

Turancılık düzeltilim ırkçılıktan üstün ve karışık ırkçılığa dönüştürülmeli gibime geliyor.

Turancılık yalnız Türk ırkını esas almışken böyle bişeyin saçmalığı ve uygulanmazlığı azıcık aklı olan biri için nettir. Ziya Gökalpin güzel dizelerindeki düşüncesindeki de ideal ülkemizi yansıtmaktadır. Bu sebeple aslında Türklerin idealini yaşattığı ideal bir dünyanın, ülkenin adının olması lazım, ama bu Türk ırkı diye çinli gibi tekdüze bir genetik yapıda herkesin karınca gibi aynı olduğu saçma hayalleri de hayal ve düşünce kapasitesi gelişmemiş ırksal yapıdakilere borçluyuz, herhalde bundan daha iyi laf çakılamaz bu türlere.

Dünyanın heryerinde çok gelişmiş ırklar var, önemli olan insanı insan yapan beyni ve beyin göçünü ülkemize doğru çekmektir. Farklı milletlerin, ırkların en güzel, en başarılı olanlarını Turanya adındaki vatanda birleştirmek olabilir. Aynen amerikadaki gibi burdakilerde ingiliz fransız değil türk değil Turan olur yani turanyalı. Okunuşu güzel bir isme taktım kafayı turanya dan başka bulamadım.

Şimdi ideolojiyi dolduralım:
Turanya demek iyilik, güzellik, insan demek, güzel ülke demek, demokrasi ve cumhuriyetle yönetilen milli egemenlik ruhunun yükseldiği bir ülkedir. Boşlukları doldurun ki ideolojik olarak ortaya çıkabilsin. Şimdide şöyle göze güzel görünen hoş iki harita çizelim: bakalım beyenen çıkacak mı, kimsenin blogu okduğu yok ya neyse …

veya

İkiside güzel haritaların, ikincisi dövme olarak kola yapılabilir, birkaç seferde alabiliriz gibime geliyor, hem böylesi yükselen bir arap , ortadoğu ve aydın olmayan müslüman coğrafyasında etki alanı genişlemiş gelişmiş ülkelerle daha sağlam ilişkiler kurabilecek ve dağınık olarak işe yaramayan yerlerin bir işe yarayabileceği aşamaya gelinebilir, düşününce böylesi avrupalı içinde iyi olacak, tehlikeyi savacak dostluğu pekiştirecek medeni bir ruha sahip Türk insanının ülkeside daha anlamlı genişlikte ve etki alanında olmalı. Böyle bir düşünce amerikanın bile işine gelir.. avrupa ülkelerininde işine gelmeli böyle bir ilerleme onları birleştirecektir, ayrıca amerika rusya ve iran, arap tehlikesini hazar denizine kadar uzanan dikdörtgen, güzel görünümlü bir turanya haritasıyla engelliyebilir, çünkü biz medeniyet dostuyuz.



GökBörü
GökBörü
.::Tengri::.


.::Tengri::.


Emir Timur Azerba10
Emir Timur Gencat10
Emir Timur Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Azerbaycan
Lakap Lakap : kaan
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 13/09/80
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Türk Ülküsü
İletiler: İletiler: : 1035
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 16/06/11
Emir Timur Pro1010
Emir Timur 617300
Emir Timur Ile10

https://www.teknoloji-gunlugu.com/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz