13 yıllık enkazı ne yapacağız ? BURAK YILMAZ
1 sayfadaki 1 sayfası
13 yıllık enkazı ne yapacağız ? BURAK YILMAZ
1923'de Cumhuriyet ilan edildiğinde ülkemiz;
Tüm bunlar belki de o dönemi anlatmaya yetecek kadar az örneklerdir. Tüm bu olanlara rağmen Mustafa Kemal Atatürk bir kalkınma ve tekrar ayağa kalkmanın yollarını aramış ve inkılaplara başvurmuştur. Onun deyimiyle '' Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını her bakımdan uygar bir toplum haline getirmektir. İnkılaplarımızın temel kuralı budur'' demektedir.
Atatürk'ün başlatmış olduğu çağdaşlaşma hareketlerin sonucunda Batı uygarlığına, teknolojisine ve bilimine yönelişinin yanı sıra aynı zamanda unutulmuş Türklüğe de bir dönüş olmuştur.
Prof.Dr. Atilla Sandıklı Atatürk'ün Türk dış politikasını incelediğinde şunları söylüyor: "Atatürk Dönemi Türk dış politikası hedefi kapsamında incelediğimiz milli egemenlik, tam bağımsızlık ve çağdaşlaşma ile ulaşılmak istenen nihai hedef halkın huzur, güven ve refahının artırılmasıdır. Atatürkçü düşüncenin, ilke ve devrimlerinin nedenini ve sınırlarını Türk halkının yararı belirlemektedir. Atatürk döneminde uygulanan milli siyaset; milletin güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşamasını amaçlamakta, milletinin gerçek saadet ve refahı için çalışmayı esas almaktadır...
Atatürk dönemi Türk dış politikası güvenliğin sağlanmasını ve barış ortamının oluşturduğu güven ortamında memleketin hızla gelişmesini esas almıştır. Bu nedenle bölgesel barışı korumak için Türkiye'nin komşularıyla iyi geçinmesi gerekmektedir. Atatürk TBMM'nde yaptığı konuşmalarda vatandaşların her türlü saadet ve huzurunun, cumhuriyet kanunlarında ifade olunan milli birlikte ve beraberlikte olduğunu, bunun sağlanması halinde, vatan haricinden hiçbir tahrikin olmayacağını vurgulamıştır.
Cumhuriyet rejiminin Türkiye'de huzur, istikrar ve güvenliği en iyi şekilde yerleşmesini temin ettiğini, vatandaşların cumhuriyet kanunlarının eşit şartları altında kendileri için hazırlanan hürriyet, refah, saadet imkanlarından azami istifade ettiğini belirten Atatürk milletin layık olduğu yüksek medeniyet ve refah seviyesine varmasını alıkoyabilecek hiçbir engelin kalmadığını söylemiştir."
Aynı zamanda M. K. Atatürk "akıl ve mantığın halletmeyeceği mesele yoktur" ve "aklın rehberinin bilgi" olduğunu her zaman söylemiştir.
Sonuç olarak söylemek istediğim "Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı" gibi söylemlerin hiç bir delili ve inandırıcılığı yoktur. Bunun yerini bizim asıl 13 yıllık enkazı ne yapacağız diye düşünmemiz gerek. Her şey ortada iken iç politika da ve gerekse ekonomide yada dış politikamızda geldiğimiz noktalar bellidir. 90 yıl geriye gitmeye hiç gerek yok gidilirse eğer o zamanın şart ve koşullarını ele alarak bugünün 13 yılı sınıfta kalır. 90 yıl önce olan ne var şuan.
Bunun sonucunda da akıl ve mantığın kalktığı bir ortamın egemen olduğu bir alan ortaya çıkıyor.
- Başta 1.Dünya savaşı gibi büyük savaşlardan çıkmıştır.
- Savaşlar da genç nüfusunu kaybetmiş bu yüzden üretim ve ülkenin kalkınmasını sağlayacak gençlerden mahrum kalmıştır. 13 milyonluk bir nüfusla ve bu nüfusun da sadece orta yaş ve üstü olduğunu düşününce siz anlayın.
- Okuma yazma oranının düşüklüğü ve sanayileşmenin neredeyse yok kadar azlığı.
- Cumhuriyet'in ilanından sonra dünyada baş gösteren 1929 büyük buhranla baş başa kalmıştır.
- Bunun üstüne Osmanlı borçlarını miras almış ve ödeneceği konusunda söz vermiştir.
- Bir yandan Batı ve Sovyetlerle uğraşırken diğer yandan ülkemizin doğusunda isyanlarla uğraşmış ve Suriye ile Irak'ta hakkımız olan toprakların peşine düşülmüştür.
Tüm bunlar belki de o dönemi anlatmaya yetecek kadar az örneklerdir. Tüm bu olanlara rağmen Mustafa Kemal Atatürk bir kalkınma ve tekrar ayağa kalkmanın yollarını aramış ve inkılaplara başvurmuştur. Onun deyimiyle '' Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını her bakımdan uygar bir toplum haline getirmektir. İnkılaplarımızın temel kuralı budur'' demektedir.
Atatürk'ün başlatmış olduğu çağdaşlaşma hareketlerin sonucunda Batı uygarlığına, teknolojisine ve bilimine yönelişinin yanı sıra aynı zamanda unutulmuş Türklüğe de bir dönüş olmuştur.
Prof.Dr. Atilla Sandıklı Atatürk'ün Türk dış politikasını incelediğinde şunları söylüyor: "Atatürk Dönemi Türk dış politikası hedefi kapsamında incelediğimiz milli egemenlik, tam bağımsızlık ve çağdaşlaşma ile ulaşılmak istenen nihai hedef halkın huzur, güven ve refahının artırılmasıdır. Atatürkçü düşüncenin, ilke ve devrimlerinin nedenini ve sınırlarını Türk halkının yararı belirlemektedir. Atatürk döneminde uygulanan milli siyaset; milletin güçlü, mutlu ve istikrarlı yaşamasını amaçlamakta, milletinin gerçek saadet ve refahı için çalışmayı esas almaktadır...
Atatürk dönemi Türk dış politikası güvenliğin sağlanmasını ve barış ortamının oluşturduğu güven ortamında memleketin hızla gelişmesini esas almıştır. Bu nedenle bölgesel barışı korumak için Türkiye'nin komşularıyla iyi geçinmesi gerekmektedir. Atatürk TBMM'nde yaptığı konuşmalarda vatandaşların her türlü saadet ve huzurunun, cumhuriyet kanunlarında ifade olunan milli birlikte ve beraberlikte olduğunu, bunun sağlanması halinde, vatan haricinden hiçbir tahrikin olmayacağını vurgulamıştır.
Cumhuriyet rejiminin Türkiye'de huzur, istikrar ve güvenliği en iyi şekilde yerleşmesini temin ettiğini, vatandaşların cumhuriyet kanunlarının eşit şartları altında kendileri için hazırlanan hürriyet, refah, saadet imkanlarından azami istifade ettiğini belirten Atatürk milletin layık olduğu yüksek medeniyet ve refah seviyesine varmasını alıkoyabilecek hiçbir engelin kalmadığını söylemiştir."
Aynı zamanda M. K. Atatürk "akıl ve mantığın halletmeyeceği mesele yoktur" ve "aklın rehberinin bilgi" olduğunu her zaman söylemiştir.
Sonuç olarak söylemek istediğim "Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı" gibi söylemlerin hiç bir delili ve inandırıcılığı yoktur. Bunun yerini bizim asıl 13 yıllık enkazı ne yapacağız diye düşünmemiz gerek. Her şey ortada iken iç politika da ve gerekse ekonomide yada dış politikamızda geldiğimiz noktalar bellidir. 90 yıl geriye gitmeye hiç gerek yok gidilirse eğer o zamanın şart ve koşullarını ele alarak bugünün 13 yılı sınıfta kalır. 90 yıl önce olan ne var şuan.
- Uygar bir toplum olma yolunda geriye gidiyoruz.
- Türklük arka plana atılıp, etnisiteye indirgeniyor.
- Halkın huzur, güven ve refahının kalmadığı bir gerçek.
- Huzur, saadet ve refahın sadece yandaşların sahip olduğu bir kavram haline geliyor.
- Komşularımızın olmadığı gibi uluslararası arenada güvenirliğimiz ve inandırıcılığımız kalmıyor.
Bunun sonucunda da akıl ve mantığın kalktığı bir ortamın egemen olduğu bir alan ortaya çıkıyor.
Similar topics
» Fetih - Yılmaz Özdil
» Sözde Kürt Sorunu ve apo ŞARLATANI.... S.Yılmaz Korkmaz
» Statükoya karşı yükselen ses .Ahmet reyiz YILMAZ
» Komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik laflar eden din adamlarımız var.
» 70 yıllık şiire AKP sansürü
» Sözde Kürt Sorunu ve apo ŞARLATANI.... S.Yılmaz Korkmaz
» Statükoya karşı yükselen ses .Ahmet reyiz YILMAZ
» Komedyen Cem Yılmaz’dan bile komik laflar eden din adamlarımız var.
» 70 yıllık şiire AKP sansürü
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz