Başsavcı Vekilinden TEM Müdürüne: Çocuğu Göz Göre Göre Ölüme Gönderdin
1 sayfadaki 1 sayfası
Başsavcı Vekilinden TEM Müdürüne: Çocuğu Göz Göre Göre Ölüme Gönderdin
Başsavcı Vekilinden TEM Müdürüne: Çocuğu Göz Göre Göre Ölüme Gönderdiniz!
Sayfada “devresinin” çocuk yüzü… Diğer bir fotoğrafta ise tabuta sarılmış ağlayan babası… Çelik yeleğini düzeltir… Boynunda asılı MP-5’inin emniyetin açık olup olmadığını kontrol eder… Gayri ihtiyari mırıldandığı o sözleri ise kimsecikler duymaz:
Kaç kepçe bir Furkan eder?
Şırnak’ta İl Asayiş toplantısı… Masanın etrafındakiler Vali Ali İhsan Su, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Oktay Altunışık, Emniyet Müdürü Celal Sel, Terörle Mücadele Şube Müdürü Hacı Murat Dinçer, MİT ve jandarma temsilcileri… Başsavcı Altunışık’ın öfkeli sesi salonu inletiyor: “Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz! Hesabını vereceksiniz!”
“Valiler operasyona izni vermiyor” gerçeğinin tartışıldığı günler… Bizzat, Başbakan Davutoğlu ve dönemin içişleri bakanı Efkan Ala, “izin verilmeme” iddialarını yalanlayınca mülki amirleri bir telaş alır. Kolluk kuvvetleri şehirlerde top-tüfek operasyona koyulur.
Şırnak da en netameli bölgelerden biridir. “Çözüm Süreci”nde masanın devrilmesinin ardından dar sokaklar hendeklerle dolar. Hendekler, devlet otoritesine karşı bir sembole dönüşür.
İktidar partisi için hendeklerin ivedi kapatılması gerekmektedir. Her biri yarım milyon lira değerindeki “zırhlı kazıcılar” devreye girer. “Yandaş” Katmerciler’den satın alınan “zırhlı kepçeler” Şırnak’ta da işe koyulur. Ancak, karşı taraf da silah ve mühimmat yönünden hazırlıklıdır. Zırhlı kepçeler bazen EYP ile bazen roketle tek tek avlanır.
“O kepçe a-lı-na-cak!”
İşte o zırhlı kepçelerden biri 16 Ekim günü sabah erkenden Şırnak Yenimahalle’de hendek kapatma görevine yollanır. Kurşun yağmuru altında güç bela çalışan o kepçe patlayan bir EYP yüzünden devrilir, hendeğe yuvarlanır. Zırhlı kepçeyi kullanan polis yara almadan kurtarılır. Ancak zırhlı kepçe hendekte kalır. Kepçe devlet malı! Öyle bırakmak olur mu? Şırnak İl Emniyet Müdürü Celal Sel, polis telsizinden bizzat anons eder: “O kepçe a-lı-na-cak!”
Ama nasıl? Devreye Celal Müdür’ün müdürleri girer: TEM Müdürü Hacı Murat Dinçer, Asayiş Şube Müdürü Ozan Başurgan, KOM Müdürü Alpertunga Berberoğlu ve Çevik Kuvvet Şube Müdürü Volkan Dal… Hemen zekice bir (!) harekat planı hazırlanır. Plana göre Köy Hizmetleri’nden başka bir kepçe getirilecek, kepçenin camları çelik yeleklerle kapatılacak ve devletin zırhlı kepçesi gömüldüğü hendekten kurtarılacaktır. Bu kutsal (!) vazife ise daha yirmi ikisindeki “yeni yetme” polis memuru Furkan Çelik’e tevdi edilir.
Çiçeği burnunda polis “Ama müdürüm” diyecek olur ama dinleyen kim? Dedik ya, vazife kutsaldır! Çelik yeleklerle güçlendirilmiş (!) kepçeye bindirilen Furkan Çelik, kurtarma operasyonu için sokağa girer.
Bir dakika sonra…
Nereden geldiği belli olmayan 3 “kaleş” mermisi Furkan Çelik’in başını ve kalbini bulur. Kanlar içinde kalan genç polis hastaneye kaldırılır. Ama nafile…
Daha yeni…
Polis okulundan daha yeni mezun olmuştur… Daha yeni mesleğe başlamıştır… Daha yeni evlenmiştir… Daha yeni baba olacaktır… Ömrünün son yılında bunun gibi bir çok “daha yeni” ile tanışan Furkan Çelik -yine böyle- “daha yeni” arkadaşlarının omuzlarında memleketine uğurlanır… Al bayrağa sarılı tabutun içinde…
Cenaze namazı Sakarya’da binlerin katılımıyla kılınır. Baba Yunus Çelik tabuta sarılır, ağlar… Gözyaşları bayrağı ıslatırken kameralar şu sözleri kaydeder: “Kalbine mi attılar? Acıdı mı bir yerin oğlum?”
Eşi Fatma Çelik ile henüz üç ay önce evlenmiştir. Fatma Çelik cenazede sadece ağlar. Karnındaki iki aylık bebeğiyle birlikte…
Gazeteler haberi klasik cümlelerle verir: “Şırnak’ta teröristlerle yaşanan silahlı çatışmada…” Kimsenin “devletin kepçesi” mevzusundan haberi yoktur. Devrilmiş bir kepçeyi kurtarma uğruna can veren Furkan Çelik, Sakarya Akyazı’da son kez uzandığında annesi usulca fısıldar: “Yerini beğendin mi oğlum?..”
“Hesabını vereceksiniz!”
Şırnak daha önce de pek çok şehit vermiştir. Ancak bu olay diğer polislerin pek bir ağırına gider. İnfial adliyeye de ulaşınca Şırnak Başsavcı Vekili Oktay Altunışık, Emniyet Müdürü Celal Sel hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermekten” ceza davası açar. Açılan dava Celal Müdürü çok üzer. Öyle ya o devletin kepçesini kurtarmak isterken Başsavcı gelsin dava açsın. Olacak iş mi bu?
Olaydan sonra haftanın ilk günü Vali Ali İhsan Su başkanlığında toplanan İl Asayiş Toplantısı’nda bu konuyu açar. Toplantıda bir sunum yapan TEM Şube Müdürü Hacı Murat Dinçer “Furkan Çelik’in şehit edilmesi olayında herhangi bir ihmalimiz yoktur” der ve ekler: “Bu konuda sosyal medyada İl Emniyet Müdürü aleyhinde yayın yapanlar ya PKK’lı ya da FETÖ’cüdür!” Hacı Murat Dinçer bu sözleri Başsavcı Vekili Altunışık’ın gözlerinin içine baka baka söyler.
Sessizlik…
“Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz”
Başsavcı Vekili Altunışık’ın öfkeli sesi toplantı salonunu inletir: “Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz! İnsanları müphem ifadelerle suçlayarak kimse hesap vermekten kurtulamaz! Herkes hukuk devletinde hesap vermek zorunda. Siz de hesabını vereceksiniz!”
Yine sessizlik…
Yüzü kıpkırmızı kesilen Celal Müdür ayağa kalkar “Ankara sürekli benden operasyon istiyor. Artık baskılara dayanamayacağım. Bunaldım artık. İstifa edeceğim… Olayda kusurum yok. Açılan dava haksız” der. Kendisini sakinleştirmeye çalışan MİT yetkililerine büyük tepki gösterir. Binayı terkederken geri döndürmek isteyen jandarma komutanını da dinlemez.
Vali sanki hiçbirşey olmamış havasında!
Tüm bunlar yaşanırken dinlenme odasına geçen Vali İhsan Su ise ortalık yatışınca tekrar salona döner. Hiçbir şey olmamış gibi toplantıya devam eder…
İl Asayiş Toplantısı’nda bunlar yaşanırken kapıda nöbet tutan polislerden biri birkaç gün gecikmeyle ulaştığı gazeteyi okumaktadır. Sayfada “devresinin” çocuk yüzü… Diğer bir fotoğrafta ise tabuta sarılmış ağlayan babası… Çelik yeleğini düzeltir… Boynunda asılı MP-5’inin emniyetin açık olup olmadığını kontrol eder… Gayri ihtiyari mırıldandığı o sözleri ise kimsecikler duymaz:
“Bir Furkan kaç ‘kepçe’ eder?”
Sayfada “devresinin” çocuk yüzü… Diğer bir fotoğrafta ise tabuta sarılmış ağlayan babası… Çelik yeleğini düzeltir… Boynunda asılı MP-5’inin emniyetin açık olup olmadığını kontrol eder… Gayri ihtiyari mırıldandığı o sözleri ise kimsecikler duymaz:
Kaç kepçe bir Furkan eder?
Şırnak’ta İl Asayiş toplantısı… Masanın etrafındakiler Vali Ali İhsan Su, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Oktay Altunışık, Emniyet Müdürü Celal Sel, Terörle Mücadele Şube Müdürü Hacı Murat Dinçer, MİT ve jandarma temsilcileri… Başsavcı Altunışık’ın öfkeli sesi salonu inletiyor: “Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz! Hesabını vereceksiniz!”
“Valiler operasyona izni vermiyor” gerçeğinin tartışıldığı günler… Bizzat, Başbakan Davutoğlu ve dönemin içişleri bakanı Efkan Ala, “izin verilmeme” iddialarını yalanlayınca mülki amirleri bir telaş alır. Kolluk kuvvetleri şehirlerde top-tüfek operasyona koyulur.
Şırnak da en netameli bölgelerden biridir. “Çözüm Süreci”nde masanın devrilmesinin ardından dar sokaklar hendeklerle dolar. Hendekler, devlet otoritesine karşı bir sembole dönüşür.
İktidar partisi için hendeklerin ivedi kapatılması gerekmektedir. Her biri yarım milyon lira değerindeki “zırhlı kazıcılar” devreye girer. “Yandaş” Katmerciler’den satın alınan “zırhlı kepçeler” Şırnak’ta da işe koyulur. Ancak, karşı taraf da silah ve mühimmat yönünden hazırlıklıdır. Zırhlı kepçeler bazen EYP ile bazen roketle tek tek avlanır.
“O kepçe a-lı-na-cak!”
İşte o zırhlı kepçelerden biri 16 Ekim günü sabah erkenden Şırnak Yenimahalle’de hendek kapatma görevine yollanır. Kurşun yağmuru altında güç bela çalışan o kepçe patlayan bir EYP yüzünden devrilir, hendeğe yuvarlanır. Zırhlı kepçeyi kullanan polis yara almadan kurtarılır. Ancak zırhlı kepçe hendekte kalır. Kepçe devlet malı! Öyle bırakmak olur mu? Şırnak İl Emniyet Müdürü Celal Sel, polis telsizinden bizzat anons eder: “O kepçe a-lı-na-cak!”
Ama nasıl? Devreye Celal Müdür’ün müdürleri girer: TEM Müdürü Hacı Murat Dinçer, Asayiş Şube Müdürü Ozan Başurgan, KOM Müdürü Alpertunga Berberoğlu ve Çevik Kuvvet Şube Müdürü Volkan Dal… Hemen zekice bir (!) harekat planı hazırlanır. Plana göre Köy Hizmetleri’nden başka bir kepçe getirilecek, kepçenin camları çelik yeleklerle kapatılacak ve devletin zırhlı kepçesi gömüldüğü hendekten kurtarılacaktır. Bu kutsal (!) vazife ise daha yirmi ikisindeki “yeni yetme” polis memuru Furkan Çelik’e tevdi edilir.
Çiçeği burnunda polis “Ama müdürüm” diyecek olur ama dinleyen kim? Dedik ya, vazife kutsaldır! Çelik yeleklerle güçlendirilmiş (!) kepçeye bindirilen Furkan Çelik, kurtarma operasyonu için sokağa girer.
Bir dakika sonra…
Nereden geldiği belli olmayan 3 “kaleş” mermisi Furkan Çelik’in başını ve kalbini bulur. Kanlar içinde kalan genç polis hastaneye kaldırılır. Ama nafile…
Daha yeni…
Polis okulundan daha yeni mezun olmuştur… Daha yeni mesleğe başlamıştır… Daha yeni evlenmiştir… Daha yeni baba olacaktır… Ömrünün son yılında bunun gibi bir çok “daha yeni” ile tanışan Furkan Çelik -yine böyle- “daha yeni” arkadaşlarının omuzlarında memleketine uğurlanır… Al bayrağa sarılı tabutun içinde…
Cenaze namazı Sakarya’da binlerin katılımıyla kılınır. Baba Yunus Çelik tabuta sarılır, ağlar… Gözyaşları bayrağı ıslatırken kameralar şu sözleri kaydeder: “Kalbine mi attılar? Acıdı mı bir yerin oğlum?”
Eşi Fatma Çelik ile henüz üç ay önce evlenmiştir. Fatma Çelik cenazede sadece ağlar. Karnındaki iki aylık bebeğiyle birlikte…
Gazeteler haberi klasik cümlelerle verir: “Şırnak’ta teröristlerle yaşanan silahlı çatışmada…” Kimsenin “devletin kepçesi” mevzusundan haberi yoktur. Devrilmiş bir kepçeyi kurtarma uğruna can veren Furkan Çelik, Sakarya Akyazı’da son kez uzandığında annesi usulca fısıldar: “Yerini beğendin mi oğlum?..”
“Hesabını vereceksiniz!”
Şırnak daha önce de pek çok şehit vermiştir. Ancak bu olay diğer polislerin pek bir ağırına gider. İnfial adliyeye de ulaşınca Şırnak Başsavcı Vekili Oktay Altunışık, Emniyet Müdürü Celal Sel hakkında “taksirle ölüme sebebiyet vermekten” ceza davası açar. Açılan dava Celal Müdürü çok üzer. Öyle ya o devletin kepçesini kurtarmak isterken Başsavcı gelsin dava açsın. Olacak iş mi bu?
Olaydan sonra haftanın ilk günü Vali Ali İhsan Su başkanlığında toplanan İl Asayiş Toplantısı’nda bu konuyu açar. Toplantıda bir sunum yapan TEM Şube Müdürü Hacı Murat Dinçer “Furkan Çelik’in şehit edilmesi olayında herhangi bir ihmalimiz yoktur” der ve ekler: “Bu konuda sosyal medyada İl Emniyet Müdürü aleyhinde yayın yapanlar ya PKK’lı ya da FETÖ’cüdür!” Hacı Murat Dinçer bu sözleri Başsavcı Vekili Altunışık’ın gözlerinin içine baka baka söyler.
Sessizlik…
“Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz”
Başsavcı Vekili Altunışık’ın öfkeli sesi toplantı salonunu inletir: “Çocuğu göz göre göre ölüme gönderdiniz! İnsanları müphem ifadelerle suçlayarak kimse hesap vermekten kurtulamaz! Herkes hukuk devletinde hesap vermek zorunda. Siz de hesabını vereceksiniz!”
Yine sessizlik…
Yüzü kıpkırmızı kesilen Celal Müdür ayağa kalkar “Ankara sürekli benden operasyon istiyor. Artık baskılara dayanamayacağım. Bunaldım artık. İstifa edeceğim… Olayda kusurum yok. Açılan dava haksız” der. Kendisini sakinleştirmeye çalışan MİT yetkililerine büyük tepki gösterir. Binayı terkederken geri döndürmek isteyen jandarma komutanını da dinlemez.
Vali sanki hiçbirşey olmamış havasında!
Tüm bunlar yaşanırken dinlenme odasına geçen Vali İhsan Su ise ortalık yatışınca tekrar salona döner. Hiçbir şey olmamış gibi toplantıya devam eder…
İl Asayiş Toplantısı’nda bunlar yaşanırken kapıda nöbet tutan polislerden biri birkaç gün gecikmeyle ulaştığı gazeteyi okumaktadır. Sayfada “devresinin” çocuk yüzü… Diğer bir fotoğrafta ise tabuta sarılmış ağlayan babası… Çelik yeleğini düzeltir… Boynunda asılı MP-5’inin emniyetin açık olup olmadığını kontrol eder… Gayri ihtiyari mırıldandığı o sözleri ise kimsecikler duymaz:
“Bir Furkan kaç ‘kepçe’ eder?”
Geri: Başsavcı Vekilinden TEM Müdürüne: Çocuğu Göz Göre Göre Ölüme Gönderdin
Emniyet Genel Müdürlüğü, Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü ve Şırnak TEM Müdürü Hacı Murat Dinçer'e
SORUYORUZ!
1- 5 Şubat 2016 tarihinde Şırnak Emniyet Müdürlüğü kademe binasına sızmaya çalışan 4 terörist, korucular ve özel harekât polislerimiz tarafından leş edilmedi mi?
2- Öldürülen terörist sayısı 4 iken "5 teröristi tek başına öldürdü" diye ödül alan şahsa kimse neden müdahale etmedi?
3- 16 Ekim 2015'te, Şırnak Yenimahalle'de AKP yandaşı Katmerciler'den alınmış olan bir kepçe hendeğe takılınca, korumasız olarak yeni polis olmuş, 3 aylık evli, Sakarya Akyazılı Furkan Çelik'i kepçeyi kurtarması için gönderip, şehit olmasına sebep oldunuz mu?
4- Şırnak Emniyet Müdürü Celal Sel'e, polis memuru FurkanÇelik'in şehadeti sebebiyle Şırnak Başsavcı Vekili Oktay Altunışık tarafından "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla dava açılmış mıdır?
5- Teröristleri kimin öldürdüğü, sayısının kaç olduğu, olayın nasıl geliştiği ve sonuçlandığı bilindiğine göre, cuma namazı alet edilerek,
dinî vecibeler alet edilerek,
bunların arkasına bir sürü yalan saklanarak,
verilen ödül, neyin ödülüdür?
6- AKP yandaşı olduğunuz için müdür yapıldığınız ve AKP'li olduğunuz için ödüllendirildiğiniz doğru mu?
7- AKP'nin Türkiye'yi bölmek için PKK'yla el ele propaganda savaşı yaptığı, şehit sayısının artması sonucu millette yılgınlık ve "ver kurtul" psikolojisi oluşması için çalıştığı, sizin de bu işte üzerinize düşen vazifeyi yapmak için şehit sayısının artması için tecrübesiz polisleri korumasız olarak çatışmaya sürdüğünüz doğru mu?
SORUYORUZ! Kahpe düzenin Kahpe İnsanları. BOP'cu çetenin şerefsizleri
SORUYORUZ!
1- 5 Şubat 2016 tarihinde Şırnak Emniyet Müdürlüğü kademe binasına sızmaya çalışan 4 terörist, korucular ve özel harekât polislerimiz tarafından leş edilmedi mi?
2- Öldürülen terörist sayısı 4 iken "5 teröristi tek başına öldürdü" diye ödül alan şahsa kimse neden müdahale etmedi?
3- 16 Ekim 2015'te, Şırnak Yenimahalle'de AKP yandaşı Katmerciler'den alınmış olan bir kepçe hendeğe takılınca, korumasız olarak yeni polis olmuş, 3 aylık evli, Sakarya Akyazılı Furkan Çelik'i kepçeyi kurtarması için gönderip, şehit olmasına sebep oldunuz mu?
4- Şırnak Emniyet Müdürü Celal Sel'e, polis memuru FurkanÇelik'in şehadeti sebebiyle Şırnak Başsavcı Vekili Oktay Altunışık tarafından "taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla dava açılmış mıdır?
5- Teröristleri kimin öldürdüğü, sayısının kaç olduğu, olayın nasıl geliştiği ve sonuçlandığı bilindiğine göre, cuma namazı alet edilerek,
dinî vecibeler alet edilerek,
bunların arkasına bir sürü yalan saklanarak,
verilen ödül, neyin ödülüdür?
6- AKP yandaşı olduğunuz için müdür yapıldığınız ve AKP'li olduğunuz için ödüllendirildiğiniz doğru mu?
7- AKP'nin Türkiye'yi bölmek için PKK'yla el ele propaganda savaşı yaptığı, şehit sayısının artması sonucu millette yılgınlık ve "ver kurtul" psikolojisi oluşması için çalıştığı, sizin de bu işte üzerinize düşen vazifeyi yapmak için şehit sayısının artması için tecrübesiz polisleri korumasız olarak çatışmaya sürdüğünüz doğru mu?
SORUYORUZ! Kahpe düzenin Kahpe İnsanları. BOP'cu çetenin şerefsizleri
Similar topics
» "Biz insanları dinlerine göre değil, soylarına göre ayırırız
» Damacanalar Ölüme Yol Açıyor
» "Onun-bunun çocuğu"
» Nöbeti gariban çocuğu tutacak!
» Eskiden zor zanaattı 'o. çocuğu' olmak !..
» Damacanalar Ölüme Yol Açıyor
» "Onun-bunun çocuğu"
» Nöbeti gariban çocuğu tutacak!
» Eskiden zor zanaattı 'o. çocuğu' olmak !..
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz