¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu

Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:41

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Ege denizi, Akdeniz'in kuzeye doğru uzanan bir parçası durumundadır. Kuzeyden güneye uzunluğu 660 km'yi bulan dikdörtgen şeklindeki Ege denizinin kuzeyde 270, orta kısımlarda 150, güneyde 400 km civarında genişliği vardır. Bütün bu sınırlar içerisinde Ege denizi 214.000 km2'lik bir alana sahiptir. Bu denizin en önemli özelliklerinden birisi de Çanakkale Boğazı ile Marmara denizine, oradan da İstanbul Boğazı ile Karadeniz'e açılmasıdır. Ege denizi Anadolu yarımadası ile Yunanistan yarımadası arasında bulunan irili ufaklı 3000 kadar ada ve ada görünümündeki kara parçalarına da içine alan yarı kapalı bir denizdir. Anadolu yarımadasının batı kıyılarının çok fazla girintili ve çıkıntılı olması ve bu kıyılara çok yakın konumda çok sayıda ada bulunması, Ege denizinin daha önce büyük bir kara parçası olduğunu düşündürmektedir. Ege denizinin, başka yerlerde çok az görülen, girintili çıkıntılı kıyılara; bu kıyılarda bulunan çok sayıdaki koy, körfez, boğaz ve yarımadaya sahip olma gibi bir başka özelliği daha vardır.
Adaların çokluğu yüzünden Ege denizine eskiden "Adalar Denizi" denilmiştir.
Yunanistan yarımadası ile Anadolu yarımadası arasında bulunan 3000'e yakın ada ve adacıklara "Ege adaları" adı verilir. Ege denizindeki adalar, yüz ölçümleri çok farklı ve sayıları çok fazla olmasına rağmen yine de gruplara ayrılabilirler.
En alt bölümdeki adalar olan Rodos, Girit, Kerpe ve Kitira, Anadolu ve Yunanistan yarımadalarının ana kara parçalarının dışında bulunurlar. Diğer adaların hemen hemen hepsi Türk ve Yunan ana kara parçalarının önünde bulunan bölgelerde toplanmışlardır.
Bu ada gruplarından Mora yarımadasının doğusunda bulunanlara Kiklatlar, Batı Anadolu önünde bulunanlar Sporatlar, Yunanistan'ın orta bölümünün kıyıları önünde bulunanlara Kuzey Sporatlar, Ege denizinin orta bölümünde, Anadolu kıyılarına yakın olanlara Doğu Sporatlar, Batı Anadolu'nun güney ucunda yer alanlara da Güney Sporatlar, (Güney Sporat Adaları veya yaygın deyimi ile Onikiada) denir.
Sporat Yunanca "dağınık" anlamındadır.
Sanılanın aksine, Batı Anadolu kıyılarına yakın olan irili ufaklı adalara Onikiada denilmemektedir. Çok sık yapılan bu yanlışlığı ortadan kaldırmak için, en güneydeki Girit hariç tutularak, Ege adaları şu şekilde sınıflandırılabilir:
Trakya Adaları: Kuzey Ege denizinde yer alan Taşoz, Semadirek, Gökçeada, Bozcaada ve Limni adalarına bu isim verilir.
Kiklat Adaları: Yunanistan'ın Mora yarımadasının doğusunda bulunan Andros, Tinos, Siros, Mikanos, Maksos, Poros, Amorgos, Santorin, Anaafi, Milos ve Sifnos adalarına bu isim verilir.
Kuzey Sporat Adaları: Orta Yunanistan kıyıları önünde bulunan adalara denir. Bu adaların belli başlıları şunlardır: Skiatos, Skopolos, Alonisos, Pelagos, Skiros, Eğriboz.
Doğu Ege Adaları: "Doğu Sporatlar Adaları " ya da "Doğu Sporatlar" da denen bu adalar, Ege denizinin orta bölümünde ve Anadolu yarımadasına çok yakın konumdadırlar. Başlıcaları: Midilli, Sakız, Sisam'dır.
Onikiada: "Güney Sporat Adaları" ya da "Güney Sporatlar" da dene bu adalar, Batı Anadolu kıyılarının güneyinde ve kıyılara çok yakın konumdadırlar. "Onikiada" olarak adlandırılan adalar şunlardır. Rodos, Kasos (Türkçe Kaşot), Karpethos (Kerpe), Aliminya (Limoniye), Simi (Sömbeki), Tilos (İlyaki), Nisiros (İncirli), Mandraki (Yalı Adası), Kos (İstanköy), Astropalya (Stampalya, Koçbaba), Kalimnos (Kilimli), Levyos (Leros), Lipos (Lipso), Chalke, Kharki (Herke), Patmos, Meis.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Adaların Hukuki Statüsü Hukuksal Belgeler

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:42

24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması, Ege denizindeki adaların hukuksal statülerini tespit eden bir temel belgedir. Bu antlaşmanın özellikle 12, 15 ve 16'ncı maddeleri, Ege adalarındaki Türk-Yunan uyuşmazlığını hukuki açıdan aydınlatabilecek verileri içermektedir. Antlaşmanın 15'nci maddesi ile, Onikiada bölgesinde bulunan adalardan ismen sayılan 13 ada ile Meis Adası İtalya 'ya devredilmiştir. Meis bölgesinde yer alan bir kısım adacık ve kayalıkların, Türkiye ile İtalya arasında sorun oluşturması nedeniyle, taraflar bu konuda anlaşma yoluna gitmişlerdir. Bu maksatla, Türk ve İtalyan teknisyenler, 18 Haziran 1931'de Ankara'da bir araya gelerek bir toplantı tutanağı hazırlamışlar ve anılan toplantı tutanağı, 4 Ocak 1932 tarihinde Türkiye ile İtalya arasında imzalanan "Ankara Sözleşmesi"nin temelini oluşturmuştur. Böylece, Meis (Castellorizo) bölgesindeki adacık ve kayalıkların hangi devlete ait olduğu sorunu da hukuken çözümlenmiştir.
Ankara Sözleşmesi'ni imzalayan Türk ve İtalyan yetkililer, Meis dışında kalan Onikiada bölgesi için de benzer bir çalışmanın yapılmasının yararlı olacağını öngörmüşlerdir. Bu amaçla, yine Ankara'da, 28 Aralık 1932'de bir araya gelen Türk ve İtalyan teknisyenler, çalışmalarını bir toplantı tutanağı ile somutlaştırmışlardır. Anılan "Toplantı Tutanağı (Proces Verbal)", Onikiada bölgesi ile Anadolu arasındaki deniz alanlarının paylaşımına ilişkin olarak Türk ve İtalyan teknisyenleri arasında Ankara'da yapılan ve yalnızca teknisyenler düzeyindeki bir görüş birliğini yansıtan müzakereleri ve sonuçlarını ortaya koyan bir zabıt olup, görüşmelere katılanların parafını içermektedir. Bu görüşmelere katılan Türk ve İtalyan teknisyenler, kendi ulusal hukuk sistemlerine göre, tam bir yetki belgesine de sahip değildiler. Ayrıca, "Toplantı Tutanağı" ilgili devletlerce resmen imzalanmadığı gibi, onaylanmamasından ötürü de hukuken geçerlilik kazanmamıştır. Bu nedenle, imzalanmış, onaylanmış ve yürürlüğe girmiş bir hukuksal antlaşma metni değildir.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya ile Müttefik Devletler arasında yapılan 10 Şubat 1947 tarihli Paris Barış Antlaşması ile Onikiada bölgesinde bulunan ve İtalya'ya ait olan 14 ada ve bunlara bitişik adacıkların egemenliği, Yunanistan'a devredilmiştir. Bu Antlaşmanın 14'üncü maddesi, Onikiada bölgesinde Yunanistan'ın egemenliğine devredilen bu adaların hukuksal statüsünü düzenlemektedir.

LOZAN ANTLAŞMASI (24 Temmuz 1923)

Madde 3
Boğazlarda geçişi ve gidiş gelişi her türlü engelden serbest tutmak için, 4'üncü maddene 9'uncu maddeye kadar olan maddelerde belirtilen tedbirler, boğazların sularına, kıyılarına, boğazlarda bulunan ya da boğazlara yakın adalara da uygulanacaktır.
Madde 4
Aşağıda gösterilen bölgeler ve adalar askerlikten arındırılacaktır:
1. Çanakkale Boğazı ile Karadeniz Boğazı'nın, aşağıdaki gibi sınırlandırılmış bölgeleri boyunca iki kıyısı;
2. Çanakkale Boğazı: Kuzeybatıda, Gelibolu yarımadası ve Saros (Xeros) körfezinde Bakla burnunun kuzeydoğusunda 4 km uzaklıkta bulunan bir noktadan başlayarak, Marmara denizi üzerindeki Kumboğazı'nda sona eren ve Kavak'ın (bu yer dışarıda kalmaktadır) güneyinden geçen bir çizgini güneydoğusundaki bölge:
3. Karadeniz Boğazı (İstanbul'a ilişkin özel rejim saklı kalmak üzere, madde 8): Doğuda, Karadeniz Boğazı'nın doğu kıyısından 15 km uzaklıkta çizilmiş bir çizgiye kadar uzanan bölge.
4. Emir-Ali adası dışarıda kalmak üzere, bütün Marmara denizi adaları.
5. Ege denizinde, Semadirek (Semendirek, Samothrace) Limni (Lemnos), İmroz (Imbros), Bozcaada (Tenedos) ve Tavşan adaları (Iles aux Lapins).
Madde 6
İstanbul'a ilişkin olarak 8'inci maddedeki hükümler saklı kalmak üzere, askerlikten arındırılacak bölgelerde ve adalarda, hiçbir istihkam, yere bağlı (sabit) topçu tesisleri, ışıldak tesisleri, deniz altı işleyen araçlar, hiçbir askeri havacılık tesisi ve hiçbir deniz üssü bulunmayacaktır.
Askerlikten arındırılmış bölgelerin ve adaların kara sularında, denizatı gemisinden başka, deniz altında işleyen hiçbir araç bulunmayacaktır.
Yukarıdaki hükümlere halel gelmeksizin Türkiye, Türk ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgelerinden ve adalarından ve Türk donanmasının demirleme hakkı olan bu yerlerin kara sularından silahlı kuvvet geçirmek hakkını elinde tutacaktır.
Bundan başka, Türk Hükümeti'nin, boğazlarda uçaklar ve balonlarla, denizin yüzünü ve dibini gözetlemeye hakkı olacaktır. Türk uçakları, boğazların suları ve Türk ülkesinin askerlikten arındırılmış bölgeleri üzerinde, her zaman uçabilecekler ve buraların her yerine, karaya ve denize serbestçe inebileceklerdir.
Türkiye ve Yunanistan, askerlikten arındırılmış bölgelerde ve bunların kara sularında, silah altına alınacakların eğitimi için, bu bölgeler dışından gerekecek personeli getirip götürmeye de yetkili olacaklardır.
Türkiye ve Yunanistan, kendi ülkelerinin askerlikten arındırılmış bölgelerinde, her türlü telgraf, telefon ve optik aralarla gözetleme ve haberleşme sistemi kurmaya yetkili olacaklardır. Yunanistan, askerlikten arındırılmış Yunan adalarının kara sularından donanmasını geçirebilecek, fakat bu suları Türkiye'ye karşı hareket üssü olarak ya da bu amaçla kara ya da deniz kuvvetleri yığmak için kullanmayacaktır.
Madde 12
İmroz (Imbros) adası ile Bozcaada (Tenedos) ve Tavşan adaları (Iles aux Lepins) dışında, Doğu Akdeniz adaları ve özellikle Limni (Limnos), Semadirek (Semendirek, Samothrace), Midilli (Milylene), Sakız (Chio), Sisam (Samos) ve Nikarya (Nicaria) adaları üzerinde Yunan egemenliği konusunda 17/30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması'nın 5'inci ve 1/14 Kasım 1913 tarihli Atina Antlaşması'nın 15'inci maddeleri hükümleri uyarınca alınan ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunan Hükümeti'ne bildirilen karar, bu antlaşmanın, İtalya'nın egemenliği altına konulan ve 15'inci maddede belirtilen adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak üzere, doğrulanmıştır. İşbu antlaşmada aykırı bir hüküm bulunmadıkça, Asya kıyısından 3 milden az bir uzaklıkta bulunan adalar, Türk egemenliği altında kalacaktır.
Madde 13
Barışın sürekli olmasını sağlamak amacıyla, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında aşağıdaki tedbirlere uymayı, yükümlenir.
1. Bu adalarda hiçbir deniz üssü kurulmayacak, hiçbir istihkam yapılmayacaktır.
2. Yunan askeri uçaklarının Anadolu kıyısı toprakları üstünde uçmaları yasak olacaktır. Buna karşılık Türk Hükümeti de askeri uçaklarının bu adalar üstünde uçmalarını yasaklayacaktır.
3. Bu adalarda Yunan askeri kuvvetleri, askerlik hizmetine çağrılmış ve bulundukları yerde eğitilecek normal asker sayısından çok olmayacağı gibi, jandarma ve polis kuvvetleri de, bütün Yunan ülkesindeki jandarma ve polis kuvvetlerine orantılı bir sayıda kalacaktır.
Madde-15
Türkiye, aşağıda sayılan adalar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İtalya yararına vazgeçer : Bugünkü durumda İtalya'nın işgali altında bulunan Stampalia (Astropalia), Rodos (Rhodes, Rhodos), Kalki (Calki, Khalki), Skarpanto (Scarpanto), Kazos (Casos, Casso), Piskopis (Piscopis, Tilos), Miziros (Misiros, Nisyros), Kalimnos (Calimnos, Kalymnos), Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi (Symi) ve İstanköy (Cos, Kos) adaları ile, bunlara bağlı adacıklar ve Meis (Castellorizo) adası (2 sayılı Haritaya bakılması).
Madde-16
Türkiye, işbu antlaşmada belirtilen sınırlar dışında bulunan topraklar üzerindeki ya da bu topraklara ilişkin olarak, her türlü haklarıyla sıfatlarından ve egemenliği işbu antlaşmada tanınmış adalardan başka bütün öteki adalar üzerindeki her türlü haklarından ve sıfatlarından vazgeçmiş olduğunu bildirir; bu toprakların ve adaların geleceği (kaderi), ilgililerce düzenlenmiştir ya da düzenlenecektir.
İşbu maddenin hükümleri, Türkiye ile sınırdaş olan ülkeler arasında komşuluk durumları yüzünden kararlaştırılmış ya da kararlaştırılacak olan özel hükümlere halel vermez.

PARİS BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Şubat 1947)

Madde-14
1. İtalya işbu antlaşma ile aşağıda belirtilen Onikiada'yı tüm egemenliği ile Yunanistan'a terk eder: Stampalia (Astropalia), Rodos (Rhodes), Kalki (Kharki), Scarpanto, Kazos Piskopis (Tilos), Misiros (Nisyros), Kalimnos (Kalymnos),Leros, Patmos, Lipsos (Lipso), Simi (Symi), Kos ve Meis (Castellorizo) ve de bitişik adacıklar.
2. Bu adalar, silahsızlandırılacaktır ve öyle kalacaklardır.
3. Bu adaların Yunanistan'a devriyle ilgili usul ve şartlar, Birleşik Krallık Hükümeti ile Yunanistan arasında, anlaşma ile tespit edilecektir ve bu antlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 90 gün içinde yabancı birliklerin çekilmesi için gerekli düzenlemeler yapılacaktır...
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Sorunun Ortaya Çıkışı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:43

SORUNUN KAYNAĞI

Atina'nın 20 km. güneybatısında bulunan Salamis koyunda üstlenen Amfibi Tahrip Birliği Komutanı Yarbay Karallakis Ege'deki adalar konusunda "her ada bir kayalık, her ada bir kaledir" diyor. Bu görüş aslında Yunanistan'ın Ege adaları ve bu arada da Onikiada ile de ilgili görüşlerinin bir özeti gibidir. Mademki "her ada bir "kale"dir, o halde "tahkim edilmelidir" düşüncesiyle hareket eden Yunanlılar, adalarla ilgili olarak sürekli yeni problemler ortaya çıkarmaktadır.
Ege denizindeki adalar, özellikle de Onikiada, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri için gerçek birer sorun kaynağıdır. Ancak, adalar sadece Yunan Silahlı Kuvvetleri için değil, Türk-Yunan ilişkileri için de birer sorun kaynağı olmaktadır .
Türkiye'nin tüm Ege kıyıları, Türk-Yunan kara sınırının bittiği noktadan, Akdeniz kıyılarının başladığı noktaya kadar, stratejik açıdan son derece önemli Yunan adalarıyla çevrelenmiş durumdadır. Söz konusu durumun iki ülke arasında yarattığı sorunlar şu başlıklar altında toplanabilir:
1. Deniz Alanı İle İlgili Sorunlar
a) Kara Suları
b) Kıta Sahanlığı
2. Ege Adalarının Silahlandırılması Sorunu
3. Hava Sahası İle İlgili Sorunlar
a) Yunan Hava Sahasının Genişliği
b) Fır Hattı
c) Erken İhbar Hattı ve Hava Savunma Sahaları

Yunanistan'la mevcut sorunların temelinde; bu ülkenin, Türkiye'nin Ege'nin tüm doğu sahilini oluşturduğu gerçeğini görmezlikten gelerek emrivakiler yaparak ve aşındırma siyaseti uygulayarak statükoyu değiştirmek istemesi yatmaktadır. Yunanistan, bir yandan bu yöndeki politikasını sürdürürken, öte yandan da Türkiye'yi "mütecaviz emelli" olarak nitelemektedir.
1923 yılında imzalanan Lozan ve 1947'de imzalanan Paris antlaşmaları gereğince; Yunanistan'ın Limni, Semadirek, Doğu Ege adaları (Midilli, Sakız, Sisam, İkarya) ile Onikiada'da (Stompalya, Rodos, Kalki, Skarpanto, Kasos, Piskopis, Nisiros, Kalimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Sömbeki, İstanköy ve bunlarla bağlantısı olan adalar ile Meis adası) sadece kolluk kuvvetleri bulunduracağı, silahlı kuvvet bulunduramayacağı ve yığınak yapamayacağı kurala bağlanmıştır. 1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi ise, Türk boğazlarının statüsü dışında herhangi bir değişiklik getirmemiştir.
Sorunun kaynağında, Yunanistan'ın 1964 yılından itibaren adaları silahlandırmaya başlaması ve bunlardan Limni'yi NATO planlarına ve tatbikatlarına dahil ettirme çabaları bulunmaktadır. Adaların iki ülkeye olan uzaklıkları dikkate alınınca; bunun ne anlama geldiği açıktır.

DENİZ ALANI İLE İLGİLİ SORUNLAR


a. Kara Suları
1923 yılında Lozan Antlaşması'nın imzalandığı dönemde, Türk ve Yunan kara suları 3 mil idi. Ancak, 1936 yılında, Yunanistan tek taraflı bir kararla kara sularını 6 mile çıkarmış, 1964 yılında Türkiye'nin de kara sularını 6 mile çıkarmasıyla Ege'de bu günkü durum meydana gelmiştir. Şu anda Ege'nin; %48,85'ni açık denizler, %43,68'ini Yunan kara suları ve %7,47'sini de Türk kara suları oluşturmaktadır.
"Kara suları"nın iki ülke arasında ciddi boyutlara ulaşabilecek bir sorun haline gelmesinin nedeni; Yunanistan'ın Ege'de kara sularını 6 milin ötesine genişleterek, Ege'yi bir Yunan gölü haline getirmek istemesinden kaynaklanmaktadır.
Yunanistan'ın konuyla ilgili görüşü şöyledir:
"16 Kasım 1944'te yürürlüğe giren BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 3. Maddesi, ülkeler kara sularını 12 mile kadar genişletme yetkisi vermektedir; bu, genel bir kuraldır. Yunanistan sözleşmeyi imzaladığına göre Ege'de kara sularını 12 mile kadar genişletme hakkına sahiptir."
Türkiye'nin görüşü ise şöyledir:
"Kara sularının genişliğine ilişkin genel ve her yerde uygulanabilecek tek düze bir kural yoktur ve olmamalıdır. Yunanistan Ege'de kara sularını 1936 yılında 6 mile çıkararak Lozan'da tesis edilmiş hakkaniyeti tek taraflı olarak ihlal etmiştir. Şu anda Ege'de iki ülkenin de uyguladıkları 6 millik kara suyu son limitine ulaşmıştır. Ayrıca Yunanistan'ın böyle bir uygulamaya gitmek istemesi, kendisinin imzaladığı Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 300. maddesinde yer alan 'hakkın suistimal edilemeyeceği' prensibiyle çelişki oluşturmaktadır."
Türkiye, kara sularının genişliği konusunda genel olarak kabul edilen ve dünyanın her bölgesinde uygulanacak tek düze bir kuralın olmadığını, Karakas'ta gerçekleştirilen III. Deniz Hukuku Konferansı'nda açıklamış ve bu tutumunu sürdürmüştür. Türkiye'nin sürekli olarak bu tezi savunması nedeniyle, bu kural Türkiye'ye karşı ileri sürülemez. Çünkü, öncelikle Türkiye sözleşmeye taraf değildir. Ancak, bir gün bu yönde bir kuralın örf adet kuralı değeri kazanması durumunda bile, bu kural buna başından beri karşı tutum alan Türkiye'ye karşı uygulanamaz.
Ayrıca Yunanistan, adalarında kara sularını 6 milin üzerine çıkarabileceğini belirtmektedir. Yunan iddiasına göre; "Yunanlıların siyasal ve ülkesel bütünlüğünün bir parçası olan adalarına da ana kıtadan bir ayrım yapmaksızın, kara sularını 6 milin üzerine çıkarma hakkı verilmelidir. 12 mil kara suları genişliğini saptamak, kıyı devletinin egemenlik yetkisine girmektedir."
Ege'de kara sularının 6 milin üzerine çıkarılması, açık deniz alanlarını yok denebilecek kadar azaltacak, bu denizin tümüne yakın kaynakları Yunanistan'a kalacak, Türk Deniz Kuvvetleri'nin uluslararası sular aracılığıyla Ege'den Akdeniz'e geçişi imkansız hale gelecek, bu denizde ve üzerindeki hava sahasında Türk Silahlı Kuvvetleri'nce tatbikat yapılması mümkün olmayacak ve Ege, Yunan egemenliğine geçmiş olacaktır.
Kara suları genişliği saptanırken, "coğrafi özellikleri olan denizlerin göz önünde tutularak bunlar için durumlarına uygun hükümlerin öngörülmesi" görüşü, III. Deniz Hukuku Konferansı'nda Türkiye tarafından açıklanmış ve Ege'nin, özellikleri olan ve genel nitelikli kuralların dışında bir takım özel kuralların uygulanması gereken bir deniz olduğu bildirilmiştir.
Uluslar arası hukukun yerleşmiş bir kuralı olduğu kabul edilen "bir kıyı devletinin fiilen ve kendiliğinden, başlangıçtan beri sahip olduğu kıta sahanlığı haklarının kara suları gibi bir başka hukuksal kavrama ilişkin yeni gelişmelere dayanarak elden alınması hukuksal bir çelişkidir ve geçerli olamaz" kuralına göre, Yunanistan Ege'de tek taraflı olarak kara sularını 6 milin üzerine genişletemez.
Ayrıca Yunanistan tarafından ileri sürülen, "Ege'de kara sularını azami genişletilmesini saptama yetkisi, kıyı devletinin egemenlik yetkisine girmektedir" iddiası, ancak "buna başka devletlerce itiraz edilmemesi durumunda geçerlilik kazanabilir" ilkesine tamamen bağlı olmak zorundadır. Buna örnek olarak, Uluslar arası Adalet Divanı'nın 1951 yılında İngiltere ile Norveç arasındaki balıkçılık davası ve 1974 yılındaki İngiltere ile İzlanda arasındaki balıkçılık davalarında vardığı karar gösterilebilir . Yunanistan'ı bir "takımada devleti" olarak kabul etmek mümkün değildir. Türk anakarasının tabii uzantısı üzerinde bulunan adaların kıta sahanlığı ve kara suları olduğunu iddia eden Yunanistan, bütün Ege'nin deniz yüzeyini, deniz tabanı ve onun toprak altını, ayrıca hava sahasını denetim altına alarak bütün Ege'ye sahip olmak istemektedir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Adalara sahip olan her devleti, bir "takımada devleti" olarak kabul etmek doğru olmaz. Bir adanın kıta sahanlığı olması, onun ada olmaması gerçeğini değiştirmez. Adalar kıta sahanlığına sahip olduğu için kıta gibi değerlendirilemez .
Uluslararası hukuk açısından da, Ege gibi yarı kapalı denizlerde, hakkaniyete uygun, karşılıklı uzlaşma, iş birliği ve kabul edilebilir ölçüler çerçevesinde meselelerin ele alınması ve sonuçlandırılması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Sorunun Ortaya Çıkışı 2

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:46

Ege'ye ilişkin Türk-Yunan sorunlarının çözümü kıta sahanlığı sorunu ile yakından ilgilidir. Bu sorunun çözüme kavuşması diğer sorunların da çözümlenmesine yol açabilecektir. Kıta sahanlığı tarifi kriterlerine göre, Ege denizinin yarısından fazlasının Türkiye'nin kıta sahanlığı olmasını dikte etmektedir. Ancak Türkiye, Yunan Adalarının mevcudiyetini de dikkate alarak soruna hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde çözüm getirmeyi savunmaktadır. Fakat Yunanistan'ın Anadolu'ya yakın adalara da kıta sahanlığı tanınması gerektiğin iddia etmesinden ve bu iddianın sonunda Türkiye'nin sadece 6 millik kara suyuna dayanan dar bir şeride sıkışması yattığından bu soruna bugüne kadar bir çözüm bulunamamıştır. Türkiye bu sorunun ikili görüşmelerle çözümlenmesinden yana olurken, Yunanistan sorunu uluslararası forumlara ve yargı organlarına götürmeye çalışmaktadır. Nitekim sorun Yunanistan'ın gayretleri sonucu uluslararası Adalet Divanına götürülebilmiştir. Ancak, Divan vereceği kararın harbe sebep olabileceği endişesi ile 1978 yılında yetersizlik kararı almış ve Yunanistan'ın bu yöndeki tutumunda bir aksama olmuştur.
Kıta Sahanlığında mevcut anlaşmazlığın temel nedeni ekonomik kaynakların paylaşılması yanında, çizilecek sınırın ileride egemenlik haklarını belirleyen gerçek bir sınıra dönüştürülmesi ihtimalidir. Diğer bir deyişle Ege'de kıta sahanlığının sınırlandırılması, her iki ülke yönünde de Ege'nin paylaşılması anlamına gelmektedir.
Yunan Türkiye'nin karşısında bulunan adaların Yunan ülkesinin ayrılmaz bir parçası olduğunu, Yunan egemenliğinde bulunan bu adaları, kıta ülkesinden ayırmadan Yunan ülkesinin bir bütün olarak ele alınmasını savunmaktadır.
Yunanistan, kıta sahanlığı sınırlandırmasında ülkesinin Türkiye'ye karşı kıyıları olarak en uçtaki adaların esas alınmasını istemektedir. Ancak 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Konvansiyonu; Yunanistan'ın, takımada rejiminden yararlanacak adalar ile kıta ülkesini birleştirmesine imkan vermediği gibi, genel anlayışta ülkesel bütünlük ilkesinden hareketle adaların, kıta ülkeleriyle koşulsuz eşitlik ilkesi içinde ele alınmasına da karşı çıkmaktadır. Ayrıca uluslar arası yargı ve hakemlik organları kararları, adaların bulunduğu bölgelerdeki sınırlandırmalarda ilk aşama olarak ana ülkeler arasında kıta sahanlığı alanlarının saptanması, ikinci aşama olarak da adalara belirli kıta sahanlığı alanları tanınması yoluna gitmektedir. Buna örnek olarak 1977 tarihli İngiltere-Fransa Kıta Sahanlığı davasına ilişkin hakemlik kararı gösterilebilir.
Yunanistan, Adaların da kıta sahanlığı olduğunu bu hususun, Deniz Hukuku Sözleşmesinin 121'inci maddesi ile teyit edildiğini bu nedenle adaların kıta sahanlığı sınırlandırması sırasında kıta ülkesiyle eşit koşullarda ele alınması gerektiğini savunmaktadır.
Hiçbir hukuk ya da mantık kuralı, kendisinden kat kat büyük bir kıta ülkesi karşısındaki adalara aynı boyutlarda kıta sahanlığı verilmesi öngörmemektedir. Yunanistan bu tezi ile, siyasal ve ülkesel tümlük iddiasına dayanarak Ege'yi tümüyle bir Yunan ülkesi durumuna getirmesinin imkansızlığı karşısında, adalara karasularının dışında belirli genişlikte kıta sahanlığı alanları sağlamayı amaçlamaktadır.
Uluslararası hukuka göre, koşullar elvermediği takdirde, bir başka devletin kıta ülkesine kendi kıta ülkesinden daha yakın olan ya da küçük boyutlu adaların yalnızca karasuları ile yetinmelerine hiçbir hukuksal engel yoktur. Nitekim 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi (md. 1231/3), küçük adaların insanların oturmasına elverişli olmayanlarının kıta sahanlığına sahip olamayacağını öngörürken, kimi antlaşmalar öteki Devlet kıta Ülkesine yakın adaların karasuları ile yetinmesini kabul etmektedir. Buna örnek olarak 18-12-1978 tarihli Papua Yeni Gine ile Avustralya arasındaki antlaşma gösterilebilir. Dolayısıyla bu konudaki Yunan iddiasının da hiçbir hukuksal geçerliliği yoktur.
Yunanistan'ın şöyle bir iddiası vardır: Türkiye ile Yunanistan adaları arasındaki Kıta Sahanlığı sınırlandırması, bu adaların Türkiye'ye en yakın kıyılar dikkate alınarak eşit uzaklık ilkesine göre yapılmalıdır. Söz konusu husus, uluslararası örf ve adet kuralı niteliğini kazanmış bulunan 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesinin 6'ncı maddesiyle de teyit edilmektedir. Bu madde "Kıta Sahanlığı sınırlandırması anlaşma ile gerçekleştirilir. Anlaşma yapılamaz ise eşit uzaklık ilkesi uygulanır." şeklindedir.
Sınırlama, iki ülke arasında yapılacak anlaşma ile gerçekleştirilmelidir. Türkiye, 27 Şubat 1974 tarihinde Yunanistan'a verdiği ilk karşı notasından başlayarak sürekli bir biçimde EGE Kıta Sahanlığı sınırlandırmasının görüşmeler sonucunda gerçekleştirilecek bir antlaşma ile yapılmasını savunmaktadır. Türkiye'nin, Ege'de kıta sahanlığını antlaşma yoluyla sınırlandırma, sahanlığı sınırlandırmasının karmaşıklığı nedeniyle, sınırlandırmanın ilkelerini en kabul edilebilir biçimde saptayan öze ilişkin bir sınırlandırma ilkesi olarak da ortaya çıkmaktadır. Türkiye bu konuda bir takım uluslararası antlaşmaları da dayanak olarak gösterebilmektedir. (Örneğin, 1958 Cenevre Kıta Sahanlığı Sözleşmesi Md. 6, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi Md. 83)
* Kıta Sahanlığı sınırlandırılmasında doğal uzantı esastır; bir kıta ülkesinin doğal uzantısında yer alan adaların kendi adlarına kıta sahanlığı yoktur. Türk görüşüne göre, Ege'de bu ilke uygulandığı zaman, bu deniz yatağının önemli bir bölümü Anadolu yarımadasının doğal uzantısını oluşturmakta olup, adaların kendi başlarına bir kıta sahanlığı alanına sahip olmadıkları görülmektedir. Türkiye bu görüşünün hukuksal dayanağı olarak Uluslararası Adalet Divanı'nın 1969 Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı Davalarına ilişkin kararının özellikle 85'inci paragrafını göstermektedir. Bu paragrafa göre, her devletin kıta sahanlığı, onun ülkesinin doğal uzantısı olmalı ve başka bir devletin ülkesinin doğal uzantısına girmemelidir."
* Antlaşma yapılamadığı zaman, sınırlandırma, hakça ilkelere göre yapılmalıdır. Hakkaniyet esası için Ege'nin yarı kapalı niteliği, doğal kaynakların, güvenlik ihtiyaçları ve ulaşım yolları bakımlarından taraflara olan önemi göz önünde tutulmalıdır. Türkiye ilk kez bu ilkeyi 27 Şubat 1974 tarihli notasında, eşit uzaklık ilkesini reddederken Divan'ın 1969 kararından verdiği pasajlar çerçevesinde ileri sürmüştür. Gerek uluslararası yargı ve hakemlik kararlarının sürekli olarak kabul ettiği (Divan'ın 1969 Kuzey Denizi, 1982 Tunus-Libya ve 1974 ABD-Kanada Davaları; 1977 İngiltere-Fransa Davası gibi) gerekse BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin içerdiği bu ilke, Türkiye için en temel verilerden biridir.
Adaların Türkiye ve Yunanistan'a olan uzaklıkları, stratejik önemlerini de ortaya koymaktadır.8 Buna göre bazı adaların iki ülkeye olan uzaklıkları şöyledir:
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Sorunun Ortaya Çıkışı 3

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:47

ADALAR
TÜRKİYE
YUNANİSTAN
Semothrace - (Semadirek)
20 deniz mili
50 deniz mili
Limmos - (Limmi)
32 deniz mili
32 deniz mili
Lesvos
8 deniz mili
85 deniz mili
Chios - (Sakız)
7 deniz mili
62 deniz mili
Samos
2 deniz mili
95 deniz mili
Nicaria
32 deniz mili
72 deniz mili
Stanco - (İstanköy)
3,5 deniz mili
100 deniz mili
Rhodes - (Rodos)
10 deniz mili
210 deniz mili
Syra
36 deniz mili
62 deniz mili
Tilos - (İlyaki)
12 deniz mili
210 deniz mili

Ege Adalarının Silahlandırılması Sorunu

10 Şubat 1947 tarihli Paris Barış Antlaşması'nda bu konuyla ilgili olarak şu ifadeler yer almaktadır:
"Silahsızlandırma ve silahsızlandırılmış terimleri: ilgili ülkede ve kara sularında, bütün deniz, kara ve askeri hava tesislerini, tahkimleri ve silahlarını, suni kara, deniz ve hava engellerini, kara, deniz ve hava birliklerini üstlendirilmesi, daimi veya geçici olarak konaklamalarını; herhangi bir biçimde askeri eğitimi ve harp malzemelerinin üretimini yasakladığı kabul edilecektir. Bu (terimler), sayı bakımından dahili görevleri yapmayla sınırlandırılmış ve bir kişi tarafından taşınabilen ve işletilebilen silahlarla mücehhez dahili güvenli personelinin ve bu personelin gerekli askeri eğitimini yasaklamaz ."
Bu açık hükümlere rağmen Yunanlılar Onikiada'nın bazılarını silahlandırmışlardır. Silahlandırılan adalar şunlardır:
- Yunanlıların Rodos adasında 15,000 kişilik bir birliği var. Söz konusu Yunan mekanize zırhlı taburu "Kalamnos" bölgesindedir . Bu sayı özel muhafız taburu ile 25,000'i geçmektedir. Adanın her yeri birlik ve silahlarla doludur.
- İstanköy ve Yunan tümeninin bir piyade alayı, 4 piyade taburu, özel muhafız taburu ve iki tank taburu vardır.
- İstanköy'de, Türk kıyılarından 3,5 mil uzaklıktaki "Ântimahya" hava alanı, Türkiye'ye yönelik jet harekatları için kullanılmak üzere inşa edilmiştir.
- Rodos'taki "Maritsa" hava alanı, adalarındaki diğer hava alanlarında olduğu gibi Türkiye'ye yönelik jet harekatları için inşa edilmiştir.
- Yunanistan'ın Türk kıyılarından 3,5 mil uzaktaki İstanköy adasında 1 tugay var. İstanköy adasının her yeri bu tugaya ait tank ve birliklerle doludur. Bu durum açıkça ada halkını da rahatsız etmektedir. Bunun sonucu olarak bu adada göç olayı son yıllarda öneli ölçüde artmıştır.
- Rodos adası, Yunanistan'ın Türkiye'ye yönelik en iyi silahlandırdığı adadır. Yunanistan'ın 1967'den beri bu adada inşa ettiği askeri üsler ve hava alanları sıkıntı yaratmaktadır.
Aralık 1996'da başlayan ve gittikçe tırmanan, Ocak ayı sonunda Türkiye ve Yunanistan'ı neredeyse bir savaşın eşiğine getiren Kardak kayalıkları konusu şu şekildedir:
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Kardak kayalıkları Onikiada'dan olan Kilimli adası ile İstanköy adası arasında bulunan ve yerleşime müsait olmayan 400 m2 civarında üç büyük, birkaç küçük kayalıktan ibarettir.
Yunanlılar bu kayalara "İmia adaları" adını vermektedirler. Lozan Antlaşması'nın 15. Maddesinde, İtalyanlara verilecek Ege adalarını ismen belirtmiştir. Bunların içinde Kilimli ve İstanköy adalarının ismi vardır. Yine aynı maddeye göre; bu adalar ve bu adalara "bağlı adacıklar" da İtalya'ya verilmiştir. Antlaşmanın sonuna eklenen 2 numaralı haritada, bağlı adacıkla gösterilmiştir. Bunların içinde Kardak kayalıkları yoktur. Bunun anlamı; Ege'de Türkiye'nin karasularında bulunan ve bu haritada yer almayan her toprak parçası Türkiye'nin demektir.
4 Ocak 1932'de, İtalya ile Türkiye arasında imzalanan antlaşmada da bu durum tescil edilmiştir. 1932 Aralık ayında Türk askeri yetkilileri ile İtalyan Deniz Ataşe Albay arasında "Kardak" isminin geçtiği bir anlaşmaya varılmış ise de bu, ilgili hükümetlerce onaylanarak yürürlüğe girmemiştir.
1947 Paris Atlaşması'nda ise, İtalya'nın Yunanistan'a vereceği adalar ismen sayılmıştı. Bunların arasında da Kilimli ve İstanköy adası vardır. Bu antlaşmada Yunanistan'a ismen verilen adaların ve bunlara bitişik (Adjacent) adaların da Yunanistan'a ait olacağı belirtilmiştir. Kardak kayalıklarının ne İstanköy ne de Kilimli adasına bitişikliği söz konusudur. O zaman "yakınlık" gündeme gelmektedir. Bu kayalıklar ve bunun gibi daha birçok kayalık Türkiye'ye çok daha yakındır. Kardak kayalıklarının kendisine en yakın ada olan İstanköy'e uzaklığı 5 mildir. Oysa, aynı kayalıkların Türkiye'ye (Bodrum'a) olan uzaklığı ise, 3,8 mildir.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Empty Sorunun Ortaya Çıkışı 4

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Paz 10 Mayıs 2009 - 6:48

Hava Sahası İle İlgili Sorunlar
a. Yunan Hava Sahasının Genişliği
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Yunanistan, karasuları 6 mil olmasına karşın 10 millik ulusal hava sahası iddiasında bulunmaktadır.
Yunanistan, hava sahası ile ilgili tezini belli başlı iki görüşe dayandırmaktadır. Birincisi, bu genişlikte bir hava sahası uluslararası hukuka uygundur. İkincisi ise, 10 millik hava sahasının ilanından 1970'lere kadar geçen süre içersinde Türkiye'nin hiçbir itirazda bulunmamış olması durumun geçerliliğini doğrulamaktadır.
Yunanistan'ın bu konudaki ilk görüşüne 1931 tarihli bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinde rastlanılmaktadır. Bu metinde anılan kararnamenin 13 Ekim 1919 tarihli Paris Sivil Havacılık Sözleşmesi'ne dayandığı belirtilmektedir. Bu konuda daha sonra imzalanan öteki anlaşmalar gibi, bir devletin hava sahasının, karasuları dahil, ülkesinin üzerindeki saha olmasını öngören Paris Sözleşmesi ile uyum sağlamak amacıyla Yunanistan, yalnızca havacılık ve hava polisliği konularına mahsus olmak üzere 10 millik hava sahasını ilan etmiştir.
Türk tezi ise 1944 Chicago Sivil Havacılık Sözleşmesi'nin 1. ve 2. maddelerine dayanmaktadır. Söz konusu maddeler, bir devletin hava sahasını bu devletin, karasuları dahil ülkesine bağlı olarak tanımlamaktadır. Türkiye'nin görüşüne göre hava sahasını karasularının ötesindeki hava sahasının ötesine uzatmak mümkün değildir.
Türkiye'nin Yunan tezine ilk tepkisi 1975 yılında olmuştur. Yunanistan 10 millik hava sahası genişliğini ICAO'ya ilk kez 2 Haziran 1974'te bildirmiştir. 10 millik hava sahası ilk kez uluslararası olarak ilan edilince Türkiye hızla tepki gösterdi.

b. Fır Hattı
Bugünkü İstanbul/Atina FIR'ı (Flight Information Region) 1952 yılında usulüne uygun olarak yapılan toplantılar neticesinde Uluslar arası Sivil Havacılık Teşkilatınca bölgesel planlara geçirilmiştir. Yunanistan'ın FIR'ı hudut gibi göstermeye çalışması üzerine, bu hattın değiştirilmesi için Türkiye, 1966, 1968, 1971 ve 1974 yıllarında ICAO nezdinde girişimlerde bulunmuşsa da herhangi bir sonuç elde edilememiştir.
Yunanistan'ın şöyle bir iddiası vardır: Halen mevcut FIR HATTI, Uluslar arası kurallara göre saptanmıştır. Hiçbir surette müzakere ve münakaşa edilemez. Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) kuralları gereğince, bölge değiştiren sivil uçaklar için uçuş planları ve uçuş bilgileri, girdikleri bölgenin hava trafik kontrolü (ATC) unsurlarına verilmektedir. Bunun amacı, uçuş bilgi bölgelerinde, hava trafik, arama ve kurtarma hizmetlerini yürütmek suretiyle, uçuşların güvenliğini sağlamaktır. Devlet uçakları için de aynı hizmetler söz konusu olduğuna göre, askeri uçakların, bu uygulamanın dışında bırakılmaması gerekir.
FIR Hattı Türk-Yunan sınırı gibi işlem görmemeli; Türkiye'nin açık denizler üzerindeki hareketini eşit ve serbest olarak kullanma hakkını sınırlanmamalıdır. Uluslar arası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) sivil bir kuruluş olup, Chicago Sözleşmesinde sadece sivil hüviyetli uçakların uçuş bilgilerini verecekleri, askeri uçaklar ait kuralların ikili anlaşmalarla saptanması gerektiği açık şekilde belirtilmiştir. Türkiye ile Yunanistan arasında konuya ilişkin ikili bir anlaşma olamadığından, Türkiye, devlet uçakları için aynı uygulamaya tabi olmayı zorunlu saymamaktadır. Zira, devlet uçaklarına kural koyma yetkisi sadece devletin kendisine aittir.
Ayrıca, gerek NATO ve gerekse Milli Tatbikatlarda, tatbikat öncesinde tatbikat sahaları usulüne uygun olarak Natom'lattırılmakta ve tatbikat uçakları görerek uçuş kurallarına göre ve genellikle satıh radarının pozitif kontrolünde uçmaktadır. Uluslar arası hava sahalarında harekat hava trafiği olarak pozitif radar kontrolünde yapılacak bir askeri uçuş için uçuş plan bilgisi veya rapor verme zorunluluğu getirmek, hem Chicago Sözleşmesinin 3. maddesine hem de açık denizlerdeki uçma serbestisini sağlayan Uluslar arası Hukuk ve teamüllerine aykırıdır. Ege'de uluslararası hava sahalarında yapılacak uçuşlara ilişkin uçuş plan bilgisi verilmesi konusunda ısrar edilmesi, FIR sorumluluğu nedeniyle, Yunanistan'a verilen teknik sorumluluğun, bir hava savunma vasıtası olarak kullanılması anlamını da doğurmaktadır.
Bu yorumun doğruluğunu, Yunanistan'ın, tatbikatlarda uçuş plan bilgilerinin kendilerine verilmediği gerekçesiyle yaptığı teşhis önlemlerine kanıtlamaktadır. Bölgenin uluslar arası hava sahalarında teşhis için önleme bir güvenlik gereği olarak yapılıyorsa bu işlemi yapmada, Yunanistan'ın olduğu kadar Türkiye'nin de hakkı vardır.

c. Erken İhbar Hattı ve Hava Savunma Sahaları

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Daha önce egedeki savunma sorumluluğu iki devlet arasında paylaştırılmıştır. 1964 Kıbrıs bunalımını bahane eden Yunanistan NATO'yu ikna ederek ihbar hattının Atina-İstanbul fır hattı ile çakışmasını sağladı. 1974 yılında Yunanistan'ın NATO askeri kanadından çekilmesi ile çıkan boşluk geçici düzenlemelerle dolduruldu. 1974'te Ege hava sahasındaki durumu sakıncalı bulan Türkiye, Ağustos 1974'te 714 sayılı NATOM ilan etmiş ve bu hattın doğusuna geçecek uçakların bilgi vermesini istemiştir. 714 sayılı NATOM Mart 1980'de kaldırılmıştır.
1980'de Rogers Planı ile NATO'ya geri dönen Yunanistan, 1974 öncesindeki durumu kabul ettirmek istemektedir. Buna göre Türkiye, Ege uluslararası hava sahasından kendi egemenlik alanına yönelecek uçuşlardan enaz on dakika önce bilgi sahibi olmasına elverecek bir düzenlemeden yanadır. Bugün Ege hava sahasının % 91'i Yunanistan'ın denetimindedir.
Ayrıca Ege hava sahası konusunda Limni adası üzerinde Yunanistan tarafından kurulan güvenlik bölgesinin genişliği ve Ege Denizi üzerinde sivil uçaklar için bazı geçiş yollarının belirlenmesi gibi başka sorunlardan da bahsedilebilir.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Turkey10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Gencat10
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro10
Yaş Yaş : 43
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Pro1010
Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu 290407


Ege Denizi Ve Ege Adalarının Coğrafi Konumu Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz