¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi

Aşağa gitmek

Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Empty Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Ptsi 19 Ocak 2015 - 4:16

(-Yarabbi, Bu Tipleri Bizleri İmtihan Etmek İçin mi Gönderdin?)

Çakma tarihçi konuşuyor...
Konu, bilindik:
Yeni yapılan Ak-Saray...
Kimilerine göre de Ka-Çak-Saray...
Sarayla ilgili olarak Maliye Bakanı’nın açıklaması dudak uçurtan cinsten:
Toplam 700. Milyon Dolar harcanmış bu yapı için...
Cumhurbaşkanı, devletin itibarı için bu sarayın yapıldığını söylüyor...
Para büyük; bununla kim bilir neler yapılabilirdi, işin bu yönü ayrı hikaye...
Daha da harcanacağı söyleniyor...
En küçük parçası bile, yurt dışından getirilmiş, söylendiğine göre...
Yapıldığı yer, Atatürk Orman Çiftliği...
Yani Atatürk’ün hatırasına rahmet...
En önemli özelliklerinden biri de bu saray, kaçak olarak yapılmış ve halk bu nedenle, önce Ak-Saray demişken Ak Parti’nin Ak’ını alarak, bu kez başına bir de “Kaç” ekini koymuş...
Olmuş mu Kaç-Ak-Saray”!
Cumhurbaşkanlığı gibi yüce bir makam ve Kaçak bir Saray!
Gerçekten yüz kızartıcı bir şey...
Bilindiği gibi bu yapıya büyük bir tepki oluştu...
Çok kişi yapılan harcamanın gereksiz olduğunu düşünüyor; savurganlığa gerek olmadığı yorumları yapılıyor...
Üstelik, bir de mahkeme kararı var; inşaatın yapılmasının yasal olmadığı, yapımının durdurulmasıyla ilgili...
Dönemin başbakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan ise şunu söylüyor:
-“Hadi yapımını engellesinler de görelim!” diyerek apaçık hukuka meydan okuyuverdi...
Bilinen şeyler bunlar...
Malum...
Gelelim asıl konumuza:
Çakma tarihçimiz garip savlarda bulunuyor.
Neymiş?
Yapılan saray, Türkiye için bir gurur meselesiymiş...
Allah Allah...
Artık sarayımız var; gururlanalım ey millet!
İnsan, yaptığı işlerle; mütevazı kişiliğiyle ve toplumu nereden alıp nereye getirdiğiyle övünür...
Ta Hazreti Ali’ye kadar gitse de; Virjin Rossel’e ait bir söz:
“Devlet adamları yoksul ölmelidirler... Onlar yoksul ölmeyi erdem sayabilsinler ki; yönettikleri varlıklı ve mutlu olsun”...
Ama gel gör ki bizim çakmamız, derhal dümen kırıyor ve işi Atatürk’e getiriyor...
Yahu, Atatürk insanların başına ne büyük taşmış...
Neymiş?
Çankaya, bir Ermeni’den satın alınmış...
Burası doğru.
Ancak bundan sonra bizim çakma tarihçimiz, tuhaflaşıyor:
Üstelik, Atatürk öldürülmekten korktuğu için, ona güvenlik nedeniyle bu köşk alınmış...
Rıfat Börekçi denilen kişi” diye başladığı konuşmasında ilginç iddialarda bulunuyor:
Çankaya, (Kurtuluş Savaşı'nın kahraman Ankara Müftüsü) Börekçi’nin nin ön ayak olmasıyla, camilerden üç kuruş, beş kuruş para toplanarak alınmış...
Yani millet çocuğunun ekmek, kızının çeyiz parasını vererek, Gazi’ye bu köşkü satın almış Çankaya’yı...
Derken, Türk insanına getiriyor lafı malum kişi:
Türk insanı ufuksuzmuş...
Bu ufuksuzluğu yüzünden, sarayın neden gerekli olduğunu bir türlü anlayamıyormuş...
Şu sonucu çıkabiliriz bu yorumdan:
Demek, bizim allame, ufku geniş olan biri ve sarayın neden önemli olduğunu millet anlayamıyorken, o anlıyor....
Buraya dikkat:
Bizim kendimize özgü bir mimari biçimimiz yokmuş...
Bunu da yaşadığı bir olay üzerinden o kadar yetkin bir dille anlatıyor ki gel de şapka çıkarma:
Bir kurulla İsviçre’ye gitmişler...
Bern’deler, yani İsviçre’nin başkentine...
Oralara kadar gitmişken, Türk büyükelçiliğine uğramayı düşünmüşler...
Ancak arkadaşları arasında bir kuşku doğmuş; binayı nasıl bulacaklar?
Bu hemen atılmış:
Ben bulurum...
Hatta biri espri yapmış:
“Hocanın kalp gözü açık ya, bulur” diye...
Buradan anlıyoruz ki, hazret kalp gözünün açık olduğuna kendi de inanıyor...
Neyse...
Başlamışlar elçilikler binaları arasında Türk büyükelçiliğini aramaya..
Bizimki bir bakıyor binalara; Bu Fransız büyükelçiliği; çünkü büyükelçilik Fransız tarzına göre yapılmış... Bu Çin büyükelçiliğidir; çünkü Çin tarzına göre yapılmış...” diye pat pat tespit ediyor öteki büyükelçilikleri...
Ve sonunda bu bakıyor bir yapıya, ve:
“İşte bu Türk büyükelçiliği” diyor...
Şaşırıyor çevresindekiler:
“Nasıl buldun hoca?”
Nasıl bulmuş, dikkat edelim buraya:
“Nasıl olsun? Karşıda üç katlı bir bina... Tuğlayla örülmüş ve bir yanı da sıvasız... Kimliksiz bir şey... Burası, bu kimliksizliğiyle elbette Türk büyükelçiliğidir”...
Oy oy oy...
“Millet-sever”, oldu mu “millet-küçümser”
Heyecanlı bir saray hikayesi...
Bizim Millet 'ten başladı, ta Bern'e kadar gitti...
Hazretse bilgili, donanımlı, sezgisi güçlü; sarayın önemini kavrayabilmiş bir dahi, milletin kavramaktan aciz olduğunu tespit edebilmiş bir dahi...
Saray çocuğu desem olmayacak; çünkü olmadığını çok iyi biliyorum...
Bir ara da Kurtuluş Savaşı'nda İsmet Paşa gibi bir kahramanın korkudan tavuk kümesine saklandığını söylüyordu; iyi mi!
Bugün yorum yapmayacağım...
Diyeceğim sadece şu:
Yarabbi...
Bu tipleri sen bizleri imtihan etmek için mi gönderdin?

Kemal Arı, 11.11.2014.Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Turkey10
Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Gencat10
Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Pro1010
Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi 290407


Bir Çakma Tarihçi Bir Saray Hikayesi Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz