¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan

Aşağa gitmek

Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Empty Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 11 Nis. 2020 - 10:15

Galata Bankerleri ismi ile ünlenmiş tarihi grubun, Osmanlı Devleti'nde ortaya koyduğu icraatlar erbabınca malumdur. Biz de bu malumu, ilam etmek niyetindeyiz. Tarihimizin inceliklerini dizilerden değil de belgelerden öğrenmek isteyenler buyursun soframıza…

Öncelikle, neden Galata Bankerleri ismi ile ün yapmışlardır? Bu sorunun cevabını aramak çok yerinde olacaktır.

Gelin biraz gerilere gidelim. İstanbul'un fethinden önce Galata, günde 500'den fazla irili ufaklı tüccar gemisinin uğrayıp kalktığı bir limandır. Bu gemilere her türlü hizmeti sağlamasından dolayı ekonomik olarak güçlü bir durumdadır. O devirdeki gemi teknolojisine göre gemiler, sık sık iskelelere uğramak zorunda idiler. Yalnız yük almak ve boşaltmak için değil daha ziyade tamir ve bakım için de kullanılmaktaydı. Ticaret gemilerinin en önemli uğrak sebepleri:

- Tamir ve bakım işi,

- Kalafat çekmek (gemiyi onarım için karaya çekmek),

- Dalgaların bozduğunu onarmak,

- Yelkenleri tamir etmek ve değiştirmek,

- Bu arada tayfa ihtiyacını da karşılamaktı.

Bu sebeplerden ötürü 15. yüzyılın ilk yarısında Galata, mevcut kalafat, gemi tamir ve bakım tesisleri bakımından Marsilya, Cenova ve Venedik ile aynı seviyedeydi. Fakat fiyat farkları dolayısıyla özellikle kalafat işinde rakipsizdi.

Ayrıca o devirde bir geminin limanda zorunlu bekleme süresi, bazen ayları bulduğu için, tüccar ve gemi adamları, tayfalar için kervansaraylar da vardı. Bu sebeple tamir için kalafat yerine çekilmiş bir geminin tüccar ve gemi adamları bir bakıma bu kentin sakinleri haline gelmişti. Bu da şehir ekonomisine büyük katkılar sağlamakta ve Galata'yı İstanbul'un kalbi, canı durumuna getirmektedir.

Kaldı ki yan sanayi kollarıyla Galata, tabiri caizse ışıl ışıl parlamaktadır: Banker, tüccar, komisyoncu, tellal, her türlü gemi inşa ve tamir ve özellikle kalafatçı ve gemi alet edevatı, yelken bezi imalatçıları ve bunların yanında çalışan katip ve işçileri, günübirlik çalışmaya gelen hamal, çırak, hizmetçi kadınları ile dünyanın en önemli liman kentlerinden biridir!

Bunun yanında, limanın en büyük özelliği Karadeniz transit ticaretinin merkezi olmasıydı. Ayrıca Kağıthane sırtlarına kadar uzanan kıyılarda ve sırtlarda kumaş boyama, dikimhane ve bazı ipekli ve muslin dokuma tezgahları da vardı. Örneğin Lyon'dan getirilen ham ipek kumaşlar burada boyanıyor, üzerlerine desenler işleniyor ve daha sonra Avrupa'ya ihraç ediliyordu.

Bütün bu faaliyetler, kentin zenginliğini yapan unsurlardı ve Galata, Fatih'i daha ilk günde cezbetmişti. İstanbul'un fethi ile Galata'nın düzenine dokunulmamıştır. Bir de Osmanlı Devleti içinde Rum, Ermeni ve Yahudi'lere uygulanan hukuk neticesinde Galata Bankerleri ufukta görünecekti.

Galata Bankerleri: Sarraflar -
II. Mehmet'in İstanbul'u fethiyle Galata da Osmanlı Devleti'nin hakimiyetine girdi. Ancak Galata'nın özel durumu sebebiyle Fatih, buraya özel ahitname yayınlamış ve ekonomik hayatın eskisi gibi devam edeceğine garanti vermiştir. Kanuni Sultan Süleyman'ın Fransa kralı II. François'ya tanıdığı kapitülasyonlar (ekonomik ayrıcalıklar) da, Galata'nın serbestliğini doruk noktasına çıkarmıştır.

Fransızların, buraya yerleşmeye başlaması ve kendi gemileri için yeni yerler açmaları Galata'yı olumsuz etkilemiştir. Ancak bankerlik, sigortacılık, komisyonculuk ve hatta acentelik işleri Fransızlarla birlikte kurulmaya ve gelişmeye başlamış ve zamanla eski denge tekrar yerine gelmiştir.

Galata'nın Kanuni devrindeki zenginleşmesi, aslında ticari faaliyetlerin artması kadar, Kanuni yönetiminin getirdiği hukuka bağlılık, can ve mal güvenliği idi. O kadar ki birçok Fransız tüccarı, Galata'yı Marsilya'dan daha güvenli bularak parasal servetinin büyük bir kısmını ve mal stoklama işini Galata'ya nakletmişti.

Galata, vergi gelirleri yanında yarattığı yan sanayi ve gelirlerle Osmanlı başkentini kısa zamanda ekonomik yönden güçlendirmiştir. Bu devirde doruk noktasına çıkan Galata serbest ekonomisi, Osmanlı ülkesinin gerek sanayi ve gerek tarımsal üretimine, iç ve dış ticaret akışıyla güç kazandırıyordu. Avrupa'da Merkantilist politika zirveye çıktığı halde, Galata sayesinde Osmanlı bundan henüz etkilenmemişti. Bu sebeple merkantilistler nasiplerini Asya ve yeni Amerika kıtalarında aramak zorunda kalmışlardı.

Fakat Kanuni'den sonra işler değişivermişti. Genç padişahlar, onların hırslı fakat hiç deneyimi olmayan anneleri, sadrazamlar ve devlet adamları savaş yenilgilerinin zararlarını, ganimetsizlikten ileri gelen hazine açıklarını Galata beylerinden keyfi ve zorbalıkla çektikleri paralarla kapatma denemesine girişmişlerdi. Sarayın ekonomik olarak da ilginç bir geleneği vardır.

Padişah, padişah anneleri, sadrazamlar, vekiller ve yüksek rütbeli memurlar para işlerini daima kendi özel sarraflarıyla halletmişlerdir. Hepsinin özel sarrafı vardır ve işlerini onlar vasıtasıyla görürler. Bu sarraflar da Galata'nın önde gelen zenginleridir, beyleridir. Bu alışkanlık, ileride de göreceğimiz gibi zamanla ekonomiye yön vermiştir.

Galata beylerinin, sarraflarının "banker"liğe terfi etmelerini sağlayan köşe taşlarından biri, "Tımar Sistemi"nin kaldırılmasıdır. Tımar sistemi Osmanlı'da ağırlıklı olarak, merkezden denetlenen büyük bir sipahi gücü besleyerek padişahın ordusuna asker sağlamak için geliştirilmiştir. En geniş anlamıyla belirli bir yere ait vergi gelirlerinin tümünün veya bir kısmının, dirlik (geçimlik) olarak havale yoluyla bir görevliye devredildiği ve bu devir karşılığında da bazı hizmetlerin ona yüklendiği; mali, idari, askeri amaçları olan bir sistemdir. Tımara hak kazanan kişi ancak askeri sınıftan olabilir. Reayaya tımar vermek kesinlikle yasaktır. Tımar sistemi 1839'da Tanzimat Fermanı'yla kaldırılmıştır.

Galata Bankerleri: Bankerliğe geçiş
Galata sarraflarının bankerliğe terfi etmeleri için gerekli sosyal ve ekonomik ortamın temellerinin II. Mahmut döneminde atıldığını söyleyebiliriz. 31 yıl padişahlık yapan II. Mahmut'un (1808-1839) en önemli icraatları askeri, sosyal ve ekonomik alanda olmuştur. Savaşlarda alınan yenilgiler, padişahı Avrupai tarzda inkılaplara yönlendirmiştir. Sosyal hayatta sakal ve bıyık boyları dahi ölçüye bağlanmıştır. Askeri alanda Yeniçeri Ocağı kaldırılmış ve Bektaşi kıyımı yapılmıştır (Başlı başına incelenmesi gereken bir faciadır).

Malî sahadaki zafiyet II. Mahmud devrinin en zayıf tarafıdır. Ağır bir hayat pahalılığı ve paranın değerindeki sürekli düşüş, dönemin belirgin özelliğini teşkil etmiştir. Bilhassa ödeme birimi olan kuruşun, gümüş içeriğinin on defa yapılan devalüasyon sonucunda % 80 oranlarında azalmış olması, küçük maaşlarla yetinmek zorunda kalan kesimleri büyük bir sıkıntı içine düşürmüştür.

II. Mahmut devrinde başta İstanbul olmak üzere, İzmir ve diğer güney limanları ile Karadeniz limanlarına kadar Sanayi Devriminin çeşitli ucuz malları, Galata Sarrafları ile onların bu liman kentlerindeki acenta ve ortaklarını kısa zamanda daha da zenginleştirmişti. Çünkü padişah, gümrük hasılatının kısa zamanda yükseldiğini görerek Batı mallarının girişini sınırlayan hükümleri kaldırmıştı.

İstanbul başta olmak üzere, özellikle liman kentleri ile bazı önemli kentlerde bu ucuz ve çeşitli mallara talep sadece saray, vükela, bey ve paşalardan gelmeyip, İslam-Türk halkı da bu malları tercih eder duruma düşünce, sarrafların/bankerlerin iş hacmi bir anda genişlemişti. Galata Sarrafları/Bankerleri İmparatorluğun hemen her tarafında kredi işlerine hakim olarak, bir taraftan yerli tüccar ve diğer taraftan da tüketiciyi finanse etmek durumuna girmişlerdi.

Özellikle yerli Rum bankerler tüccar ortakları ile faiz haddi, nisbi olarak düşük kredilerle, Batıdan getirdikleri ve satın aldıkları malları, İmparatorluk sınırları içinde peşin para ile satarak ellerinde biriken paraları birkaç katı faizle, bu malları pazarlayanlara ve tüketicilere kredi olarak veriyorlardı. Kurdukları finansman ağları ile üreticilerin mallarını, ürün daha hazır olmadan çok düşük fiyatla satın alıyorlardı. Hatta, saray çevresine çalışan bazı sarraf/bankerler, padişahın özel izniyle, birtakım vergi gelirlerini almaya, toplamaya başlamıştı.

Rum bankerlerin Rum tüccarları ile bu ortaklığı, finansman ağları sayesinde onları adeta monopolcü satıcı ve monopolcü alıcı olarak güçlendirirken, Ermeni ve Yahudi sarraflar daha ziyade iç tüketimi ve özellikle saray, vükela ve yüksek memurların artan tüketim ihtiyaçlarını finanse eder duruma girmişlerdi. Fakat bu arada özellikle Ermeni bankerler, çeşitli vergilerin iltizamında devlet sarraflığını yürütüyorlardı. Yahudi sarraflar ise daha ziyade saray ve vükela ile bazı yüksek memurların tüketim masraflarının finansmanlarında büyük rol oynamaya başlamışlardı.

Tüm bu yaşananlar, II. Mahmut'un imzaladığı, 16 Ağustos 1838 tarihinde yapılan Osmanlı-İngiliz ticaret sözleşmesi yani Baltalimanı Anlaşması ile farklı bir dönemi başlatır. Daha önce de yapılan bu tür sözleşmeler olmasına rağmen, Baltalimanı Sözleşmesi ile verilen tavizler, önü alınamayan ekonomik problemler doğurmuştur.

Galata Bankerleri: Bir dönüm noktası: 1838
1820'lere gelindiğinde İngiltere Sanayi Devrimi'ni tamamlamış ve Napolyon Savaşları sonucunda Fransa'yı yenerek dünya pazarlarında rakipsiz duruma gelmişti. Ancak, aynı yıllarda Sanayi Devrimi'ni yaşamakta olan diğer Avrupa ülkeleri korumacı önlemlerle, İngiliz mamullerinin kendi pazarlarına girmesini engelliyorlardı.

Bu durumda İngiliz ticaret ve sanayi sermayesi Avrupa dışındaki ülkelere yöneldi. 1820'lerden 1840'lara kadarki dönemde İngiltere, Latin Amerika'dan Çin'e kadar pek çok ülkede, mümkünse yerel iktidarlarla anlaşarak, gerektiğinde ise silah gücü kullanmaktan çekinmeyerek, pek çok serbest ticaret antlaşması imzalamıştır.

İngiliz diplomasisinin Osmanlı Devleti'nde beklediği fırsat, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın isyanıyla ortaya çıktı. Mehmet Ali Paşa, Mısır'da dış ticareti devlet tekeline almış, elde ettiği gelirleri sanayileşmeye ve askeri harcamalara yöneltmişti. Dış ticaretteki devlet tekelleri İngiltere'nin Mısır'daki çıkarlarına darbe vururken, Mehmet Ali Paşa'nın askeri gücü Osmanlı saltanatını tehdit eder duruma gelmişti.

Anadolu'nun içlerine kadar giren Mehmet Ali Paşa ile Rusya'nın artan nüfuzu karşısında Osmanlı yönetimi, kurtuluşu İngiltere'ye sığınmakta buldu. Umulan, İngiltere'ye sunulan iktisadi tavizler karşılığında, İngiltere'nin Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünü korumasını sağlamaktı. Balta Limanı Ticaret Antlaşması işte bu koşullarda 1838'de imzalanmıştır. Siyasal görünen sebeplerle yapılan anlaşma, ekonomik yıkımın ilk adımı olmuştur.

1838 Ticaret Antlaşması, Osmanlı Devleti'ndeki ticari engellerini önce İngilizler, sonra da diğer yabancı devletler için kaldırılmasını öngörmekteydi. Üç yılda Fransa, Sardunya, İsveç, Norveç, İspanya, Felemenk, Belçika, Prusya ve Danimarka ile bu antlaşmalar yapıldı. 1838 öncesinde uygulanan Yed-i Vahit olarak adlandırılan düzende, devlet bir malın herhangi bir yöredeki dış ticaretini, özellikle de ihracatını bir özel kişinin tekeline verebiliyordu.

Balta Limanı Antlaşması ile dış ticaretteki bu tekeller düzeni kaldırılmakta ve devlet olağanüstü vergiler ya da sınırlandırmalar uygulama hakkından vazgeçmekteydi. Ayrıca iç gümrüğü denilen vergi, yabancı tüccarlardan kaldırılmış fakat yerli tüccarlar ödemeye devam etmişlerdir. İthalat ve ihracattan alınan vergi oranları arttırılmış görünse de 12 yıl sonra %1'e düşürülmüştür. En önemlisi de bağımsız bir dış ticaret politikası izleyebilme hakkından vazgeçilmişti.

Başlangıçta gümrük gelirlerini artıran bu anlaşmalar, zamanla ekonomiyi felce uğratmıştır. 1854'te yapılan ilk borçlanmaya kadar geçen 16 yılda iç piyasa, tamamen Galata Bankerlerinin eline geçmiştir. O devirde İstanbul'da yaşayan bir İngiliz tüccarının söylediği gibi, "Türkiye adeta memleketin zararı pahasına zenginleşmiş olan birkaç paşa ve elli altmış tefeci ve sarrafın çıkarlarını sağlamak için varlığını sürdürmekteydi."

Tanzimat'a kadar (1839) sadece Padişah ve Saray ile işbirliği halinde olan bankerler, 19. yüzyılın ikinci yarısına doğru daha çok vekil ve valilerle çalışmaya başlamışlardı. Tanzimat ile birlikte kurulan yeni devlet düzeni, Padişah ve Saray'ın birçok yetkilerini, yüksek kademe devlet memurlarına devrediyordu. Bunun üzerine Galata Bankerleri bu memurlara yanaşmak zorunda kalmışlardı. Böylece bankerler bütün vekil ve valileri paylaşmışlardı. Özellikle valiler, saraya ve üst kademe memurlara büyük rüşvetler vermek suretiyle bu makamı ele geçirdiklerinden, bu rüşveti verebilmek için bankerlere borçlanırlar; sonra vali olunca da özellikle iltizam usulü ile vergi toplama mekanizmasının başına geçerek borçlarını ödemeye çalışırlardı.

Vali, bankerin desteği ile aşarın iltizamı için yapılan açık arttırmaya katılır ve düşük bir bedel ile vilayetin aşar vergisini toplama hakkını elde ederdi. İş, toplamaya gelince de halk ve çiftçi üzerinde bir terör havası yaratılarak, yatırılan iltizam bedelinin bazen beş katına kadar aşar toplanırdı.

Galata Bankerleri: Kırım savaşına doğru (1854 öncesi)
Osmanlı Devleti 1760'lardan ve özellikle de 1780'lerden itibaren yoğun bir biçimde mali sorunlarla karşılaşıyordu. Bu durumda devlet, bir yandan iç piyasalarda, örneğin Galata sarraflarından borç bulmaya çalışıyor, öte yandan da tedavüldeki sikkelerin değerli maden içeriklerini sık sık düşürerek ek mali gelir sağlamayı hedefliyordu.

Örneğin sürekli savaşların bütçeye olağanüstü yükler getirdiği II. Mahmut (1808-1839) dönemindeki tağşişlerde, altın sikkelerin biçim ve ismi 35 kez, gümüş sikkelerinki ise 37 kez değiştirilmişti. Bu işlemler sonucunda fiyatlar hızla artarken Osmanlı parasının değeri de hızla gerilemiştir. 1814'te bir İngiliz Sterlini 23 Osmanlı Kuruşu ile eşit değerdeyken, 1839'da bir Sterlin 104 Kuruş ediyordu.

Tağşiş, altın ve gümüşün ayarlarıyla oynamak demektir. Diyelim ki, 1 kilo altından 500 adet altın sikke üretilirken, yapılan bir tağşişle bu sayı 600'e çıkarılmıştır. Bu şekilde sayılar artırılırken, içerik düşmüş; dolayısıyla vatandaşın özellikle yeniçerilerin alım gücü çok etkilenmiştir.

Nitekim 1826 yılında Vaka-yı Hayriye olarak adlandırılan, aslında "Şerriye" diyebileceğimiz hamle sonucunda Yeniçeri Ocağı kapatıldıktan sonra, tağşişlerin önündeki en önemli engel de ortadan kaldırılmış oluyordu. Bu olaydan sadece 2 yıl sonra, yine bir savaş ortamında devlet, Osmanlı tarihinin en büyük tağşişini başlatacak ve 4 yıl gibi kısa bir süre içinde, kuruşun gümüş içeriğini %79 düşürecekti.

1830'ların sonlarına gelindiğinde, Osmanlı İmparatorluğu'nda parasal koşullar bunalım boyutlarına ulaşmıştı. Devlet sık sık tağşişe başvurarak kendisine ek gelir sağlayabilmiş, ancak ortaya çıkan büyük enflasyon dalgası hem iktisadi hem de siyasi sorunlar yaratmıştı. Tağşiş sistemi 1844 yılında son kez uygulanmış ve 1 altın lira= 100 gümüş kuruş ile sabitlenmiştir.

İşte, devletin kendisine mali kaynak oluşturmak için yaptığı tağşişler (ve tabi başka uygulamalar), toplumsal düzende Galata Bankerlerini üretmiş ve büyütmüştür. Hem iç piyasalarda parayı tekellerine alıp topluma yön vermişler, hem de devlet erkanına borç para verip devlete yön vermişlerdir. Doğal olarak bunlara izin veren padişahlar ve yönetimleri, ilk başta eleştiri oklarına hedef olmuşlardır.

1838 ile 1854 arasında Galata Bankerleri, toplum ve devlet yönetiminde ağırlığını iyice hissettirmeye başlamış hatta doruğa ulaşmıştır diyebiliriz. Nitekim 1847 yılında Galata Bankerlerinden, Baltazzi ve Fransız Devrimi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'na yerleşen bir Fransız banker ailesinden gelen J. Alleon, Osmanlı devletinin desteğiyle Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulan ilk banka olan Dersaadet Bankası'nı (Banque de Constantinople) faaliyete geçirdiler. Çünkü bütçe açıkları, iç piyasanın gücünü aşmış ve Avrupalı sermayedarlar da devlet garantili bir dış borçlanma için baskı yapmaya başlamışlardır.

Bu bankanın baş görevi, kambiyo kurunu sabit tutmaktı. Bankanın tüccarlar adına ihraç ettiği senetler, bu iki bankerin uluslararası ünü sayesinde her yerde kabul edilmekteydi. Bu sayede 1848'e yani Fransa'daki devrim hareketine kadar kambiyo kuru düzelmiş ve hatta lehe dönmüştü. Fakat Fransa'daki devrimin ticaret hayatı üzerine yaptığı etki, Osmanlı dış ticaretinin büyük bir kısmının Marsilya limanı aracılığıyla yapılması dolayısıyla, iş hacminin daralması ile sonuçlanmıştı. Banka da 1852 yılında faaliyetlerine son vermek zorunda kalmıştır.

Artık ufukta ilk borçlanma vardır. Kırım Savaşı için ekonomik desteğe ihtiyaç duyan Osmanlı Devleti, Avrupa para piyasalarında borçlanma sürecini başlattı.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Turkey10
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Gencat10
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Pro1010
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan 290407


Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Empty Galata Bankerleri: O bankerler kimdi? - Hüsamettin Çalışkan

Mesaj tarafından İlteriş Kağan Ptsi 13 Nis. 2020 - 17:03

1854 yılında Avrupa piyasalarına yapılan ilk borçlanma, Osmanlı Devleti'nde "banka" kurumunu gündeme getirmiştir. Çünkü Avrupalı sermayedarlar, verdikleri paralara karşılık devlet garantisi istemiştir. Daha önce kurulan ve kısa süre ayakta kalan İstanbul Bankası (Banque de Constantinople) deneyimiyle, Osmanlı Bankası (Banque Imperiale Ottomane) 1863 yılında kurulmuştur. Bu bankalarla birlikte "Galata Sarrafları" artık "Bankerlik" statüsüne iyice ve resmen yerleşmişlerdir.

Bu bankerlerden önemli olanları şunlardır:

1- Manolaki Baltazzi (Baltacı): Osmanlı ekonomi tarihinde yarım asırdan fazla bir zaman büyük rol oynamış bir bankerdir. XVIII. yüzyıl ortalarında İzmir'e yerleşmiş ve daha çok finans alanında faaliyet göstermiş olan İtalyan kökenli Baltazzi ailesi, XIX. yüzyılda Batı Anadolu'da oldukça etkin bir ailedir. Büyük servet ve mülk edinmiştir. Baltazzi'nin diğer bir özelliği de Osmanlı İmparatorluğu'nda teba olmadığı halde ilk mesken mülkü edinen kişi olmasıdır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyet gösteren pek çok banker gibi Baltacı Manolaki de iltizam işleriyle uğraşmakta ve imparatorluğun her köşesinde vergi mültezimi olarak vergi toplamaktaydı. Baltazzi'lerin Osmanlı İmparatorluğu nezdindeki itibarlarının bir örneği de Abdülaziz'in İzmir ziyareti sırasında görülmektedir. Abdülaziz, 1863 yılında İzmir'e geldiğinde, Baltazzi'lerin Buca'da bulunan evlerinde ağırlandı.

2- Camondo: Dönemin önemli bankerlerinden olan Camondolar'ın kökeni İspanya'ya dayanmaktadır. Ailenin İstanbul'da varlığı tespit edilen ilk üyesi Haim Camondo'dur. Haim İngiltere, Fransa ve Avusturya'dan "beratlı tüccar" sıfatına sahip bir tüccardır. Camondo Ailesi'nin Osmanlı İmparatorluğu ve bürokratlarıyla yakın ilişkiler içinde olduğu bilinmektedir. Osmanlı devlet adamları ile Camondolar'ın bağlantısı iki şekilde olmuştur. Bunlardan biri Camondo Bankası ve devlet arasındaki resmi ekonomik ilişkiler şeklinde, ikincisi de sarraf veya banker kimliği ile Camondolar'ın bürokratlarla kişisel olarak kurdukları ilişkiler şeklinde kendini göstermiştir.

Camondolar İstanbul'da bulundukları süre içerisinde dört padişah (Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamid) dönemi yaşamışlardır. Devletle olan ilişkileri, birçok ayrıcalığı da beraberinde getirmiş ve ailenin zenginleşmesinde büyük rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Camondolar'a ayrıcalık tanımasının sebebi kısa vadeli sıcak para ihtiyaçlarını sorunsuz olarak karşılama arzusudur. Camondolar'ın devlet adamları ve bürokratlarla özel ilişkileri sonucunda geliştirdikleri sermayeleri, Osmanlı İmparatorluğu'nda kurulacak olan birçok işletmenin finansmanın sağlanmasında önemli rol oynamıştır.

3. Yorgo Zarifi: Rum Zarifi ailesinin kökeni Avlonya Sancağı'na bağlı Paşalimanı Adası'na dayanır. Yorgo Zarifi Osmanlı finans âlemiyle ilk kez 1845'te İstanbul Bankası'nın (Banque de Constantinople) tasfiyesi sırasında tanışmıştır. Osmanlı hükümeti Y. Zarifi ve diğer Galata Bankerlerinin de aralarında bulunduğu bu heyete bankanın tasfiyesi görevini vermiş; Zarifi de bu görevdeki gayreti ve başarısıyla Galata âlemi içinde kendine bir yer edinmişti. Zarifi ismi sadece Osmanlı Devleti'nin değil, Yunan Devleti'nin de dış borç anlaşmalarında görülecek fakat Kazgan'ın ifadesiyle bu ünlü banker servet ve şöhretini borçlu olduğu Osmanlı ekonomisine her zaman öncelik verecektir. 1869 yılından itibaren Galata'da birbiri ardı sıra kurulan bankalar hem devlete kısa vadeli kredi sağlamaya, hem de Avrupa finans çevreleri ile olan ilişkileri organize etmeye başlarlar. 1875'te devletin iflasını ilan etmesinin Zarifi'nin kariyerinde dönüm noktası olduğu söylenebilir.

Zarifi'nin Sultan Abdülhamid'le henüz şehzadeliğinde kurduğu ilişki onu Galata'nın en önemli bankeri haline getirir. 1877-78 Savaşı sırasında devlete açtığı kredilerle savaşın finansmanına önemli katkıda bulunur. Hatta Rusların İstanbul'a girmelerini önlemek için istenilen tazminatın verilmesinde hükümetin yanında olduğunu ilk açıklayan Zarifi olmuştur. Fakat açtığı avansların yüksek faizleri ve ağır şartları padişahı bile rahatsız eder boyuta ulaşır. Öyle ki, bu kredilerden bazılarına rüşvet iddiaları bile karışmıştır. Zarifi'nin padişahla olan ilişkileri zannedildiği gibi gerçek dostluktan öteye karşılıklı çıkarlar üzerine bina edilmişti.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Turkey10
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Gencat10
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5563
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Pro1010
Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan 290407


Galata Bankerleri: Neden Galata? - Hüsamettin Çalışkan Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz