Liberal-Kapitalist emperyalizm: zihinsel Faşizm bile değil, zihinsel Totalitarizmdir.
1 sayfadaki 1 sayfası
Liberal-Kapitalist emperyalizm: zihinsel Faşizm bile değil, zihinsel Totalitarizmdir.
Siyasi düşünceler tarihinden habersiz olan ezberci ham ahlatlar, hoşlanmadıkları her düşünceyi faşizm, hasım veya düşman oldukları her kişiyi de Faşist ya da Foşik diye damgalamaktan adeta özel bir zevk alırlar. Oysaki Faşizm otoriter bir sistemdir; Nazizm, Stalinizm ve Maoizm ise totaliter. Dolayısıyla beterin beteri vardır. Faşizm/faşist kelimesi, söz gelimi günün yirmi dört saati müritlerine hükmeden/hükmetme iddiası taşıyan Fetoşizm'in ve benzeri tarikatçı/cemaatçi yapılanmaların yanında zemzem suyuyla yıkanmış gibi kalır.
MHP'nin ilk döneminde içerisindeki Türkçü/devrimcilerin etkisiyle Kurt Karaca takma adını kullanan Prof. Dr. Fikret Eren'in yazdığı "Milliyetçi Türkiye/Milliyetçi-Toplumcu Düzen" adlı kitap, MHP ABD hegemonyasına girdikten sonra unutuldu, hatta yasak kitap ilan edildi;:aynı şekilde benzer fikirlerin savunulduğu Türkçü Ötüken dergisi ve Türkçü/Toplumcu Uğraş dergisi. Hatta İstanbul Ülkü Ocaklarının 1973 yılından itibaren çıkarmaya başladığı, anti-emperyalist/anti-kapitalist söylemleriyle meşhur "Genç Arkadaş" adındaki dergi iki yıl geçmeden İstanbul'dan Ankara'ya alındı ve "Ülkücü Gençlik Bütün Beşeri İdeolojilere Karşıdır" başlığıyla çıkmaya başladı. Sanırsınız ki "Başbuğ" unvanı verdiklerinin yazdığı Dokuz Kaşık pardon "Dokuz Işık" doktrini de gökten zembille inmiş(!) Bütün bu anlatımlarımızdan sonra adı Milliyetçi olan partinin/partililerin kazara iktidar oldukları dönem dahil, niçin her zaman sisteme uyumlu davrandığını, niçin anti-kapitalıst, anti-emparyalist tutum takınmayı aklından bile geçirmediklerini anlamışsınızdır!
Tito'nun ölümünden sonra da emperyalist leş kargaları önce onun geliştirdiği ve adına özyönetim dediği sosyo/ekonomik düzeni yıktılar; sonra da İMF programlarıyla bütün Yugoslavya'yı darmadağın ettiler; yetmedi kan gölüne çevirdiler, yani bir nevi cezalandırdılar. Çünkü şu yer yüzünde hiç kimse liberal-kapitalizme seçenek oluşturacak bir sistem geliştiremezdi, geliştirmemeliydi. Yine aynı sebeple de Türkiye'de bir kavram ve sistem olarak Kemalizm hedef tahtasına konulmuştur.
İşte Türkiye'deki Liberalizm papağanlarının 24 Ocak 1980 kararlarından bu yana bıkmadan/usanmadan tekrarladıkları propaganda budur; Nazi Almanya'sının propaganda bakanı Goebbels'e parmak ısırtacak yöntemlerle sürdürülen bu "alternatifsiz alternatif" sistem dayatması sonucunda Özal iki dönem tek başına iktidar olmuş, ondan sonra gelen bütün iktidarlar da -Erbakan dışında- onun takipçisi olduklarını iftiharla ilan etmişlerdir, buna on yedi yıllık AKAPE iktidarları da dahildir!
Ellerinde bulundurdukları hemen bütün yazılı/görsel medya araçlarıyla, sosyal medya imkanlarıyla, reklamlarla, her türlü iletişim araçlarıyla insanların beynine yirmi dört saat boyunca tasallut ve tahakküm eden Liberal-kapitalist emperyalist anlatı ve dinleti, zihinlere kendisinden başka seçenek bulunmadığını günün her saatinde her dakikasında her saniyesinde bin bir türlü yollarla telkin ve her çeşit yöntemle şırınga eden bir Totaliter sistemdir. Diğerlerinden tek farkı ise demokrat görünümle kendini sunması ve bunda da başarılı olmasıdır
Tabii yerseniz!
Similar topics
» Ey Türk, Kendine Gel. Birlik ol.
» Kapitalist Müslümanlığa sürüklenen Türkiye
» Emperyalizm, Siyonizm ve Pkk!
» Kilis Vali’sinden İbrikli Çözüm(!)..
» Emperyalizm, 12 eylül’de eksik bıraktıklarını
» Kapitalist Müslümanlığa sürüklenen Türkiye
» Emperyalizm, Siyonizm ve Pkk!
» Kilis Vali’sinden İbrikli Çözüm(!)..
» Emperyalizm, 12 eylül’de eksik bıraktıklarını
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz