Ziya Gökalp'i Rahmetle Anıyoruz
1 sayfadaki 1 sayfası
Ziya Gökalp'i Rahmetle Anıyoruz
Ömrünü Türk milliyetçiliği davasına vakfeden, Türk milliyetçiliği düşüncesinin yurdumuzda gelişiminde ve kök salmasında çok mühim bir yeri bulunan; ayrıca yeni kurulan devletin milli bir nitelik arz etmesinde büyük katkıları bulunan Ziya Gökalp Bey’in vefatının 85. sene-i devriyesini idrak etmekteyiz
Düşünceleri ve eserleriyle necip Türk milletinin tertemiz gönlünde güzide bir yer edinen Ziya Gökalp, şanlı Türk tarihinde bir tavır alış ve duruş olarak kendini gösteren Türk milliyetçiliğini sistemli bir ideoloji haline getiren cennetmekan münevverlerin başındadır.
Ziya Gökalp, Türklüğün ateş çemberinden geçtiği bir dönemde, hangi büyük emperyal gücün himayesine girilmesi gerektiğini tartışan çağdaşı mütareke aydınlarının aksine bağımsızlığı savunan milli bir aydın olarak milletini aydınlatan bir ışık olmuştur. Ayrıca Ziya Gökalp; bağımsızlıkçı tavrıyla, Osmanlı’nın yıkılış dönemindeki mütareke aydınlarının günümüzdeki tezahürü olan işbirlikçi sözde aydınlara da yaklaşık yüz yıl öncesinden doğru yolu gösteren bir kutup yıldızıdır.
23 Mart 1876’da memur bir babanın oğlu olarak Diyarbakır Çermik’te dünyaya gözlerini açan Ziya Gökalp; bilhassa 2. Meşrutiyet’ten sonra Türkçülük akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak Türk siyaset ve düşünce hayatına damgasını vurmuştur.
Atatürk’ün “fikirlerimin babası” olarak nitelediği Ziya Gökalp, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Diyarbakır, Bitlis ve Van örgütlerinin denetimi görevini yürütmüş, daha sonra cemiyetin genel merkez yönetiminde bulunmuş; Türk milliyetçiliğini siyasi platformda ileriye taşımak için büyük bir uğraş vermiştir.
Siyasi arenada yürüttüğü çalışmalarına paralel olarak, Peyman, Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli, Türk Turdu ve Yeni Mecmua gibi yayın organlarında yazılar kaleme alan Ziya Gökalp fikrî mânada da Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapmaktan geri durmamıştır. Ayrıca milli edebiyat akımının da güçlü kalemleri arasında yer alan Gökalp, Türkçe’nin sadeleşmesinde ve Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden gelişmesinde bir kilometre taşı olmuştur.
Aziz milletimizin; Türk-Kürt, Alevi-Sünni, ilerici-gerici gibi yapay ayrımlarla kutuplaştırılmaya çalışıldığı bu garabet döneminde Ziya Gökalp’in fikirleri hâla güncelliğini korumakta ve daha bir anlamlı hale gelmektedir.
İslam’la uygarlaşmayı birbirine alternatifmiş gibi sunmaya çalışan hastalıklı zihin yapılarına karşı; Ziya Gökalp’in Türkleşmeyi, İslamlaşmayı ve muasırlaşmayı birbirinin tamamlayıcısı olarak gören anlayışı toplumsal birliğimizin harcıdır. Bu görüşü ülkücü gençlik olarak dün savunmaktaydık, bugün savunmaktayız ve yarın da savunmaya devam edeceğiz.
Yine Türk milletini etnik temelde ayrıştırmaya çalışan ve Türklüğü bir etnik grup statüsüne indirgemek isteyen ihanet çevrelerine karşı Ziya Gökalp’in birleştirici, bütünleştirici millet ve milliyetçilik anlayışına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Toplumu ferahlatacak ve kamplaşmaları önleyecek yegâne formül bugün de Ziya Gökalp’in sistematik hale getirdiği Türk milliyetçiliği anlayışıdır.
Türk kimliğinin bizzat iktidar partisi tarafından tahrif edilmeye çalışıldığı, terör örgütüyle pazarlığın demokratikleşme olarak sunulduğu ve adına Kürt açılımı denilen süreçte Kürt kökenli vatandaşlarımızın öz kardeşlerinden ayrıştırılmaya çalışıldığı günümüzde Ziya Gökalp’in bir şiirini hatırlatmak çok manidar olacaktır:
Sorma bana oymağımı, Boy’umu…
Beş bin yıldır millet gibi yaşarım,
Deme bana, Oğuz Kayı, Osmanlı…
Türk’üm, bu ad her unvandan üstündür…
“Türkleri silinmekten kurtaracak olan milliyet fikridir. Türk Türkleştikçe kuvvetlenir” cümlesinde cisimlenen fikirleri yaklaşık yüz yıl önce olduğu gibi bugün de biz Türk milliyetçilerinin ışığıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Türk milliyetçiliği tarihinin mihenk taşlarından Ziya Gökalp’i vefatının 85. yıldönümünde rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.
Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.
Düşünceleri ve eserleriyle necip Türk milletinin tertemiz gönlünde güzide bir yer edinen Ziya Gökalp, şanlı Türk tarihinde bir tavır alış ve duruş olarak kendini gösteren Türk milliyetçiliğini sistemli bir ideoloji haline getiren cennetmekan münevverlerin başındadır.
Ziya Gökalp, Türklüğün ateş çemberinden geçtiği bir dönemde, hangi büyük emperyal gücün himayesine girilmesi gerektiğini tartışan çağdaşı mütareke aydınlarının aksine bağımsızlığı savunan milli bir aydın olarak milletini aydınlatan bir ışık olmuştur. Ayrıca Ziya Gökalp; bağımsızlıkçı tavrıyla, Osmanlı’nın yıkılış dönemindeki mütareke aydınlarının günümüzdeki tezahürü olan işbirlikçi sözde aydınlara da yaklaşık yüz yıl öncesinden doğru yolu gösteren bir kutup yıldızıdır.
23 Mart 1876’da memur bir babanın oğlu olarak Diyarbakır Çermik’te dünyaya gözlerini açan Ziya Gökalp; bilhassa 2. Meşrutiyet’ten sonra Türkçülük akımının en önemli temsilcilerinden biri olarak Türk siyaset ve düşünce hayatına damgasını vurmuştur.
Atatürk’ün “fikirlerimin babası” olarak nitelediği Ziya Gökalp, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Diyarbakır, Bitlis ve Van örgütlerinin denetimi görevini yürütmüş, daha sonra cemiyetin genel merkez yönetiminde bulunmuş; Türk milliyetçiliğini siyasi platformda ileriye taşımak için büyük bir uğraş vermiştir.
Siyasi arenada yürüttüğü çalışmalarına paralel olarak, Peyman, Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli, Türk Turdu ve Yeni Mecmua gibi yayın organlarında yazılar kaleme alan Ziya Gökalp fikrî mânada da Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapmaktan geri durmamıştır. Ayrıca milli edebiyat akımının da güçlü kalemleri arasında yer alan Gökalp, Türkçe’nin sadeleşmesinde ve Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden gelişmesinde bir kilometre taşı olmuştur.
Aziz milletimizin; Türk-Kürt, Alevi-Sünni, ilerici-gerici gibi yapay ayrımlarla kutuplaştırılmaya çalışıldığı bu garabet döneminde Ziya Gökalp’in fikirleri hâla güncelliğini korumakta ve daha bir anlamlı hale gelmektedir.
İslam’la uygarlaşmayı birbirine alternatifmiş gibi sunmaya çalışan hastalıklı zihin yapılarına karşı; Ziya Gökalp’in Türkleşmeyi, İslamlaşmayı ve muasırlaşmayı birbirinin tamamlayıcısı olarak gören anlayışı toplumsal birliğimizin harcıdır. Bu görüşü ülkücü gençlik olarak dün savunmaktaydık, bugün savunmaktayız ve yarın da savunmaya devam edeceğiz.
Yine Türk milletini etnik temelde ayrıştırmaya çalışan ve Türklüğü bir etnik grup statüsüne indirgemek isteyen ihanet çevrelerine karşı Ziya Gökalp’in birleştirici, bütünleştirici millet ve milliyetçilik anlayışına bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Toplumu ferahlatacak ve kamplaşmaları önleyecek yegâne formül bugün de Ziya Gökalp’in sistematik hale getirdiği Türk milliyetçiliği anlayışıdır.
Türk kimliğinin bizzat iktidar partisi tarafından tahrif edilmeye çalışıldığı, terör örgütüyle pazarlığın demokratikleşme olarak sunulduğu ve adına Kürt açılımı denilen süreçte Kürt kökenli vatandaşlarımızın öz kardeşlerinden ayrıştırılmaya çalışıldığı günümüzde Ziya Gökalp’in bir şiirini hatırlatmak çok manidar olacaktır:
Sorma bana oymağımı, Boy’umu…
Beş bin yıldır millet gibi yaşarım,
Deme bana, Oğuz Kayı, Osmanlı…
Türk’üm, bu ad her unvandan üstündür…
“Türkleri silinmekten kurtaracak olan milliyet fikridir. Türk Türkleştikçe kuvvetlenir” cümlesinde cisimlenen fikirleri yaklaşık yüz yıl önce olduğu gibi bugün de biz Türk milliyetçilerinin ışığıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle Türk milliyetçiliği tarihinin mihenk taşlarından Ziya Gökalp’i vefatının 85. yıldönümünde rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.
Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.
Similar topics
» Rahmet ve Özlemle Anıyoruz!
» Büyük Türkçü Yusuf Akçura'yı rahmetle anıyoruz..
» ZİYA GÖKALP'DA Milliyetçilik ve Din Anlayışı
» ZİYA GÖKALP
» ATSIZ BEYİ ANIYORUZ.
» Büyük Türkçü Yusuf Akçura'yı rahmetle anıyoruz..
» ZİYA GÖKALP'DA Milliyetçilik ve Din Anlayışı
» ZİYA GÖKALP
» ATSIZ BEYİ ANIYORUZ.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz