Ülkücüler ve siyaset
1 sayfadaki 1 sayfası
Ülkücüler ve siyaset
İslam ve cemaatler konusunda çok dikkatli olmamız lazım gerek. Çünkü atalarımız millet ve din hizmetini diğer milletler gibi mezhep üzerinden değil, tasavvuf üzerinden yapıp; medeniyet ve imparatorluklar kurabilmişlerdir.
Cemaatlere karşı durma adına, sanki İslam’dan uzaklaşma görüntüsü verilmeye başlandı. Hâlbuki cemaatler ve meşrepler; Türk’lerin İSLAM’A hizmet etmek için, İslam içinde kalarak ve Peygamber (s.a.v)ve arkadaşlarının (sahabe)(r.a) zikirlerinden yola çıkarak oluşturulan irşat yoludur:
İfrat ve tefritten arınmış Müslümanlık Türk’lerde hayat bulduğu haldir; tasavvuf.
İslam mutasavvıfların önemli çoğunluğu Türk’tür. Buradan Türkçülük çıkarttığımı sananlar çıkacaktır. Ancak bu bir tespittir. Türkçülük yaparken İslam’dan gayrı kalmanın beyhudeliğini ifade eder.
Dünya genelinde bin kusur okulda ülkemiz insanın dünyaya açılmasını sağlayan ve bu okullarda meşrebince hizmet eden topluluğa karşı laf söyleyenlerin sözlerine itibar edecek olursak; yapılanları doğru veya yanlış olarak niteleyip, bu konuda alternatif çalışma üretme gereği yoktur.
Hâlbuki bu topraklarda kurulan medeniyetler dünyayı yönetmişlerdir. Düşünce ve aksiyon bu topraklardan üretilmiş ve dünyaya; insanlık kültürü olarak sunulmuştur. Bu kültür bin yıldır İslam adına birikmiş ve halen mefkûrenin kendi mayasından doğması, mukadder olacaktır.
Eksiklerimizden eleştiri değil, kendi doğrularımızı çıkartmayı başarmak zorundayız. Milletin beklediği budur.
………………..
Siyaset yaptığımızda her türlü ayak oyunları meşru hale geliyor. Buda kendi ahlakı yapımızı, tarihi mefkûrelerimizi ve hedeflerimizi yok ediyor.
Ya mevcudun yanında herkese ahkâm kesiyor, yâda mevcuda alternatif sandığımız kimliklere destek vererek; siyasetin açmazını yaşıyoruz.
Ülkücüler siyaset yapmalımı? Bunu tartışmalıyız belki.
40 imza bulamadan siyaset yapanların niyetleri hedefe ulaşmak mıdır? Veya hafızları yok ederek, mevcuda yüklediğimiz önemli anlamlar mı?( son divan! Yalnız bırakmayanlar! İhaneti olmayanlar! Ne kadar benzer değilmi söylemler siyasette!) Dava olmalıdır!
Dava dediğimiz: binlerce yıllık biriken, devlet olarak milletimizi şerefle yaşatan; cemaat, cemiyet, meşrep olarak toplumda canlı mekanizma haline gelen bütünlüğümüzdür.
Bu bütünde yanlış hepimizin yanlışıdır. Yanlışı yapanda doğruluk beklemeden, kendi doğrularımızda yarışmanın adı: takvadır.
Yanlışların çoğaldığı topluluğun adı vardır… Hedefi dava değildir…
Hoca AHMET YESEVİ’DE pişen aşla geldiğimiz Anadoluda: siyasi mülahazaların ötesinde; inanç ve karalılıkla mefkurelerin oluştuğunu hatırlamak zorundayız.
Bir diğerimizde yaşatamadığımız güzelliklerde “iyilikleri emir, kötülükte men etme” farzını yerine nasıl getireceğiz?
Bulunduğunuz yerde hepiniz haklı olduğunuzda mutlu olmanız, bu milleti mutlu yapmıyor ise; yapılması gerekenler yaptıklarınız değildir.
Her zaman ALLAH’A emanet olun…
Cemaatlere karşı durma adına, sanki İslam’dan uzaklaşma görüntüsü verilmeye başlandı. Hâlbuki cemaatler ve meşrepler; Türk’lerin İSLAM’A hizmet etmek için, İslam içinde kalarak ve Peygamber (s.a.v)ve arkadaşlarının (sahabe)(r.a) zikirlerinden yola çıkarak oluşturulan irşat yoludur:
İfrat ve tefritten arınmış Müslümanlık Türk’lerde hayat bulduğu haldir; tasavvuf.
İslam mutasavvıfların önemli çoğunluğu Türk’tür. Buradan Türkçülük çıkarttığımı sananlar çıkacaktır. Ancak bu bir tespittir. Türkçülük yaparken İslam’dan gayrı kalmanın beyhudeliğini ifade eder.
Dünya genelinde bin kusur okulda ülkemiz insanın dünyaya açılmasını sağlayan ve bu okullarda meşrebince hizmet eden topluluğa karşı laf söyleyenlerin sözlerine itibar edecek olursak; yapılanları doğru veya yanlış olarak niteleyip, bu konuda alternatif çalışma üretme gereği yoktur.
Hâlbuki bu topraklarda kurulan medeniyetler dünyayı yönetmişlerdir. Düşünce ve aksiyon bu topraklardan üretilmiş ve dünyaya; insanlık kültürü olarak sunulmuştur. Bu kültür bin yıldır İslam adına birikmiş ve halen mefkûrenin kendi mayasından doğması, mukadder olacaktır.
Eksiklerimizden eleştiri değil, kendi doğrularımızı çıkartmayı başarmak zorundayız. Milletin beklediği budur.
………………..
Siyaset yaptığımızda her türlü ayak oyunları meşru hale geliyor. Buda kendi ahlakı yapımızı, tarihi mefkûrelerimizi ve hedeflerimizi yok ediyor.
Ya mevcudun yanında herkese ahkâm kesiyor, yâda mevcuda alternatif sandığımız kimliklere destek vererek; siyasetin açmazını yaşıyoruz.
Ülkücüler siyaset yapmalımı? Bunu tartışmalıyız belki.
40 imza bulamadan siyaset yapanların niyetleri hedefe ulaşmak mıdır? Veya hafızları yok ederek, mevcuda yüklediğimiz önemli anlamlar mı?( son divan! Yalnız bırakmayanlar! İhaneti olmayanlar! Ne kadar benzer değilmi söylemler siyasette!) Dava olmalıdır!
Dava dediğimiz: binlerce yıllık biriken, devlet olarak milletimizi şerefle yaşatan; cemaat, cemiyet, meşrep olarak toplumda canlı mekanizma haline gelen bütünlüğümüzdür.
Bu bütünde yanlış hepimizin yanlışıdır. Yanlışı yapanda doğruluk beklemeden, kendi doğrularımızda yarışmanın adı: takvadır.
Yanlışların çoğaldığı topluluğun adı vardır… Hedefi dava değildir…
Hoca AHMET YESEVİ’DE pişen aşla geldiğimiz Anadoluda: siyasi mülahazaların ötesinde; inanç ve karalılıkla mefkurelerin oluştuğunu hatırlamak zorundayız.
Bir diğerimizde yaşatamadığımız güzelliklerde “iyilikleri emir, kötülükte men etme” farzını yerine nasıl getireceğiz?
Bulunduğunuz yerde hepiniz haklı olduğunuzda mutlu olmanız, bu milleti mutlu yapmıyor ise; yapılması gerekenler yaptıklarınız değildir.
Her zaman ALLAH’A emanet olun…
Similar topics
» Neden ülkücüler?
» Türkiye'yi Türksüzleştirme Projesine ÜLKÜCÜLER HAYIR diyor
» ATATÜRK'TEN ATSIZA TÜRKÇÜLÜK VE SİYASET
» BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜLER Mİ, BİR KAÇ SATILMIŞ MI?
» Referandum uğruna ikiyüzlü siyaset yapmak!
» Türkiye'yi Türksüzleştirme Projesine ÜLKÜCÜLER HAYIR diyor
» ATATÜRK'TEN ATSIZA TÜRKÇÜLÜK VE SİYASET
» BAĞIMSIZ ÜLKÜCÜLER Mİ, BİR KAÇ SATILMIŞ MI?
» Referandum uğruna ikiyüzlü siyaset yapmak!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz