Kürt Açılımı Dedikleri...

Türkiye, milli hassasiyetler olarak tehlikeli dönemece giriyor. Uzun zamandır alt yapısı hazırlanan terör örgütü PKK ile Türkiye Cumhuriyeti Devletini bir araya getirme, uzlaştırma ve meşruiyet verme senaryosu başarılı şekilde uygulanıyor.

Türkiye, milli hassasiyetler olarak tehlikeli dönemece giriyor. Uzun zamandır alt yapısı hazırlanan terör örgütü PKK ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti`ni bir araya getirme, uzlaştırma ve meşruiyet verme senaryosu başarılı şekilde uygulanıyor. Türk kamuoyuda, yaşanan iğrenç süreci endişe ile takip etmektedir. Ortalık, sus pus. Herkes kabullenmiş gibi. Medya organları aynı dili konuşuyor. Tüsiad, eyvallah kabülümdür, der gibi kayıtsız. Siyasiler desen, meşru süreç olarak görür gibiler. Milli duyarlılığa sahip partiler, sivil toplum kuruluşları sessiz. AB ve ABD gelişmelerden son derece memnun. İmralı`daki terörist başının keyfine diyecek yok. Sonunda isteği gerçekleşti. Gidişat gösteriyor ki, 'Kürt Açılımı' dedikleri ihanetle, binlerce bölücü katil ile Şehit yakınları mutlu şekilde bir arada yaşayacaklar!

Bir bakıyorsunuz; AKP milletvekili Rüstem Zeydan, Roj Tv.`ye çıkmış. Binbir pişmanlık içinde teröristlere gülücükler dağıtıyor. Sanki devlet adına özür diler gibi konuşuyor. Sen bugünkü iktidarın milletvekilisin. Hükümet kanadında olduğunuz için devleti de yönetiyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti`nin ve dünyanın ilan ettiği kanlı PKK Örgütü ve onun yayın organı olan Roj Tv'de ne işin var? Kimin adına oradasın? Amacın ne? Kime mesaj veriyorsun? Bu ne sorumsuzluk? Bu ne küstahlık?

Yine bazı AKP'li milletvekilleri dağdaki teröstleri şehire indirmek ve çıkış yolu aradıklarını biliyoruz. Bu AKP'lilerin, dağda ki terörist liderlerle aracılarla mesajlaşdığınında basından duyumlarını alıyoruz.

Medya desen aynı dili konuşuyor. Kartel medyasından tutunda sağ kesimdeki gazete ve tv'lerin geneli aynı mesajı veriyor. Size ne oldu. Nasıl alet olursunuz? Sanki; beklenen, istenen ve özlenen bir gelişmeymiş gibi Türk kamuoyunu psikolojikmen büyük vuslata hazırlıyorlar!

Ne günlere kaldık. Bugünlerde bu ülkeye yön veren insanların çoğu hep bir ağızdan liboş, entel, yumuşak, özgürlükçü ağızlarla bu ülkenin geleceği karartılmaya çalışıyor. Ağzından çıkan kelimelerin ne anlama geldiğini bilmeseniz, bal damlıyor, diyeceksiniz. Oysa o süslü kelimeler içinde ihanet kokuyor.

DTP'lilerin keyfine diyecek yok. Mutluluktan uçuyorlar. Dağdaki terörist kardeşleriyle bir araya gelmişler kendilerince Türkiye Cumhuriyeti Devleti`ne geri adım attırmışlar, dizginlemişler. İsteklerini kabul ettirmişler gibi havalardalar. Küstah ve ukela konuşuyorlar, bazen de tehditvari. Aynı amaca hizmet eden dağdaki ve şehirdeki teröriste bu mutluluğu vermememiz gerekirdi.

Eski DTP'li milletvekili buyuruyor ki, bu metni İmralı`daki terörist başına götürelim, onun görüşünü de alalım. Sonra onun istekleri doğrultusunda taleplerimizi devlete iletiriz. Olur, İmralı`da ki zat-ı muhteremler rahatsız olmasın, ne buyururlarsa o. Terörist beyimiz arzu ederlerse Başbakan ayağına gitsin. Nasıl olsa örgüt lideri. Son kararı da kendisi verecek. Apo'nun ayağına gidin bu işi kökten çözelim!.. Zaman kaybına ne gerek.. Tek yapmadığınız bu kaldı. Gidişata baktığımız zaman hapiste olan Apo değil, Akp olduğunu görüyoruz. Onun fiiili eylemleri daha baskın, Akp, etkisiz ve hapsolmuş.

Bu gidişat endişeli bir hal aldı. Türk Sanayici ve İşadamlarının (TÜSİAD) yani para babalarının DTP'lilerin ayağına giderek, görüştüğünün haberini okuyunca endişem daha da arttı. Bu iş iyice çığrından çıkmış.

DTP'li Ahmet Türk; TÜSİAD yöneticilerine süreçle ilgili bilgi verirken 'Yol Haritası Apo'suz olmazmış' buyuruyor. Bu rezilliğe bak. Kendilerini de aradan çekip dünyanın en cani teröristiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti`ni muhattap ediyor. Zenginlerimiz de teröristlerin bu zehir ifadelerinin Türk kamuoyuna ulaştırmasına aracılık ediyor. Artık Tüsiad yöneticileri, DTP'lilerin dağdaki terörist kardeşleri şehire indiğinde hayatlarını güzel ve rahat şekilde idame ettirmesi için iş de verirler. Dağdaki katillerin işe ihtiyacı var. Ne de olsa dağda çok eziyet çektiler, cefasını çeken, sefasını da sürmeli değil mi?

Cumhurbaşkanı, Başbakan, muhalefet liderlerinin konuşmalarına bakarsanız hepsi ortak bir düşüncenin yansıması. Sus, pus. İtiraz eden yok. Adet yerini bulsun diye konuşunuyorlar. Sesini yükselteni göremiyoruz. Artık, dağdaki şehit katili teröristlerle, evlatlarını, kardeşlerini, babalarını, sevdiklerini bu vatan savunması için kayıp etmiş şehit yakınları bir arada yaşacak. İnsanlıktan çıkmış bu teröristlerle mutlu ve huzurlu olacaklar. Birbirilerine sarılacaklar, özür dileyecekler. Çiçekler verecekler. Sen benim babamı, kardeşimi, eşimi öldürdün, bu vatana ihanet ettin, ne iyi yapmışsın, ne iyi etmişsin mi diyecekler?

Anadolunun milliyetçi, vatansever insanları işsiz gezerken, bebek katillerine en güzel işi vereceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'nin namuslu vatandaşlarının alamadığı hakları da onlara vereceğiz. Öyle mi? İmralı`daki terörist başı oradaki malikanesinden çıkacak bir siyasi partinin genel başkanı olacak. Sonra belki Hükümet ortağı.Daha sonra da Başbakan! Sizin Kürt açılımı dediğiniz bu projeyle sadece Apo'yu dışarı çıkaracak kapı açılır. Sonrası ise malum.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu çapulculara boyun eğdiriliyor ya yazıklar olsun. Bu ülkeye ihanet etmenin bedeli büyük olur. Unutmayın, bebek katili Apo, onların iktidarı sırasında yakalandı diye baraj altında kalacağı kesinleşmiş DSP'yi birinci parti yapmışsa bu millet, bugün ihanette olan AKP iktidarını da sandığa gömer. Bazı karaların telafisi yoktur. Bu ülkeye ihanet etmenin de. Üç beş teröristin üstesinden gelemiyorsanız, acizlik içindesiniz demektir. Gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanları bu millet ve tarih affetmez.