¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İttihat ve Terakki Cemiyeti

Aşağa gitmek

İttihat ve Terakki Cemiyeti  Empty İttihat ve Terakki Cemiyeti

Mesaj tarafından erzurumlu25 Salı 17 Ağus. 2010 - 2:41

İttihat ve Terakki Cemiyeti Osmanlı Devleti'nde İkinci Meşrutiyet'in ilânına önayak olan ve 1908-1918 yılları arasında - kısa kesintilerle - devlet yönetimine hakim olan siyasî örgüt.

Kuruluşu


Yurtiçinde İTC'nin ilk nüvesini 1889'da Askeri Tıbbiye Mektebi'nde kurulan İttihad-ı Osmanî Cemiyeti adlı gizli örgüt oluşturdu. Bu örgütü İshak Sükûti (1868-1902), İbrahim Temo (1865-1939), Abdullah Cevdet (1869-1932) Mehmet Reşit ve Hikmet Emin adlarında beş öğrenci kurdu. Örgütün bazı üyeleri tutuklandı, bazıları ise Paris'e kaçtı ve anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi taraftarı diğer Osmanlı muhacirleriyle bir araya geldiler. Ahmet Rıza Bey önderliğindeki bu grup II.Abdülhamit rejimine karşı mücadele etmek amacıyla yurtiçi ve yurtdışında örgütlenen iki veya daha fazla grubun birleşmesiyle oluşan Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adlı örgütü kurmuş ve 1895'ten itibaren Osmanlıca ve Fransızca yayımlanan Meşveret adlı gazeteyi çıkarmaya başlamıştır.1896'da yapılan kongrede, daha liberal ve İngiliz yanlısı görüşleriyle tanınan Mizan gazetesinin editörü Mizancı Murat Bey cemiyet başkanlığına getirildi. 1897 başlarında İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin merkezi Cenevre'ye taşındı.

1895'ten itibaren Osmanlı Devleti'nin her yanında askeri birlikler içinde devrimci örgütlerin kurulduğuna dair anlatımlar vardır. Ancak bu örgütlerin birbiriyle ilişkisi ve merkezi bir koordinasyona ne ölçüde sahip oldukları yeterince aydınlatılamamış konulardır. Bu örgütlerin de birçoğu daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katılmıştır.


1902'de yapılan I. Jön Türk Kongresi'nde cemiyet, "Prens" Sabahaddin Bey öncülüğündeki kendilerine liberal demekle beraber aslında monarşist olan grupla, Ahmet Rıza öncülüğündeki liberal-milliyetçiler arasında ikiye bölündü. 1905'ten sonra Türkiye'den gelen Doktor Nazım ve Bahaeddin Şakir Beyler'in önderliğinde propaganda ve örgütlenme çalışmalarına hız verildi. 1906 Eylül'ünde Selanik'te posta zabiti Mehmet Talat tarafından Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu ve örgüt sürgündeki Jön Türkler ile irtibata geçti. İki ay sonra Şam'da Mustafa Kemal Beşinci Ordu subayları arasında Vatan adlı örgütü kurdu. 1907Eylül'ünde Paris'te toplanan II. Jön Türk Kongresi'ne tüm muhalif gruplarla birlikte Taşnak Sutyun adıyla bilinen Ermeni Devrimci Federasyonu da katıldı. Bu kongrede, Jön Türk hareketi İttihat ve Terakki Komitesi adını aldı ve II. Abdülhamit yönetimine karşı bir ihtilal örgütlenmesi kararı alındı. Teşkilat Vatan ile bazı başka muhalif grupları da bünyesine kattı.

Merkezi Selanik'te bulunan 3. Ordu, 20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren devrimci örgütlenmelerin en önemli odağı oldu. 1903'te başlayan Makedon isyanını bastırmakla görevlendirilen ordu bünyesinde, Makedon devrimci örgütlerinden esinlenen devrimci gruplaşmalar oluştu. Örgüte katılan subay ve siviller, silah üzerine yemin ediyor ve örgüt sırlarını dışa vurdukları takdirde öldürülmeyi göze alıyorlardı. 1908 Devrimi'ni Selanik'te bulunan İttihat ve Terakki merkez komitesi organize etti. 1908'den sonra Osmanlı siyasetinde ön plana çıkan İttihat ve Terakki liderlerinin hemen hepsi; başta Talat, Enver, Cemal, Cavit, Rahmi ve Şükrü Beyler olmak üzere, 1908 öncesinde Selanik'teki İTC örgütlenmesinde yer alan isimlerdi.

II. Meşrutiyet Dönemi

24 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra İTC doğrudan iktidara gelmedi; Hüseyin Hilmi Paşa, İbrahim Hakkı Paşa ve Sait Paşa gibi saygın kişiliklere kurdurulan hükümetleri dışarıdan kontrol etmeyi tercih etti. Aralık 1908'de seçilen Mebusan Meclisi'nde üyelerin büyük çoğunluğu İTC tarafından desteklenen kişilerdi. Şubat 1909'da Osmanlı Devleti tarihinde ilk kez bir hükümet, mecliste İTC grubunun verdiği güvensizlik oyuyla düşürüldü.

Cemiyetin 1908, 1909, 1910 ve 1911'de yapılan ilk dört kongresi Selanik'te gizli olarak yapılmış ve Merkez Komite üyeleri kamuya açıklanmamıştı. Gizli bir cemiyetin siyasi sorumluluk taşımadan sahip olduğu iktidar, 1909 başlarından itibaren sert eleştirilerle karşılaştı. "Rical-i gayb" (görünmez kişiler) deyimi siyasi hiciv diline girdi. Nisan 1909'da cemiyete muhalif bir gazetecinin Galata köprüsü üzerinde kimliği belirsiz bir kişi tarafından öldürülmesi üzerine çıkan olaylar, İTC iktidarına karşı "31 Mart Vakası" olarak bilinen ayaklanmaya yol açtı. Bu ayaklanma Selanik'ten gelen askerî birlikler tarafından bastırıldı ve cemiyet eskisinden daha güçlü bir şekilde iktidara yerleşti. II.Abdülhamit'in yerine getirilen V. Mehmet Reşat, iktidarın elinde bir kukla olmaktan ileri gidemedi. Ağustos 1909'da yapılan Kanun-ı Esasi değişikliğiyle siyasi güç, meclisin tekeline alındı.

İktidardan Düşmesi ve Bâb-ı Âli Baskını

Yönetimin izlediği milliyetçi politikaların Balkanlar'da (özellikle Arnavutluk'ta) yol açtığı tepkiler ve orduya siyasetin girmesinin doğurduğu kaygılar, 1911'de cemiyetin meclis grubunun dağılmasına ve en az iki muhalif partinin ortaya çıkmasına yol açtı. Şubat 1912'de yapılan meclis seçimleri, İTC örgütünün yönlendirdiği şiddet olayları ve yolsuzluklara sahne oldu. "Sopalı seçim" olarak anılan seçimi, hemen her yerde İTC adayları kazandı. Bunun üzerine muhalefet seçim sonuçlarını gayrimeşru ilan ederken; ordu içinde "Halaskâr Zabitan" (Kurtarıcı Subaylar) adıyla, İTC iktidarına son vermeyi hedefleyen bir örgüt ortaya çıktı. 16 Temmuz 1912'de, Halaskâr Zabitan grubunun muhtırası üzerine Sait Paşa başkanlığındaki İTC kabinesi istifa etmek zorunda kaldı.

Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın "partilerüstü" Büyük Kabine'si, İTC egemenliğine son vermeyi hedefliyordu. Bu amaçla öncelikle Şubat 1912 seçimi iptal edilerek meclis feshedildi. Buna karşılık özellikle İstanbul'da İTC örgütü kontrolündeki emniyet teşkilatı tarafından desteklenen "Kayıkçılar Cemiyeti" ve benzeri kitle örgütleri hükümeti zor durumda bırakmaya devam ettiler.

Ekim 1912'de çıkan Balkan Savaşı'nın kısa zamanda hezimete dönüşmesi, siyasi ibrenin bir kez daha İTC yönüne dönmesine yardım etti. Şiddetli bir milliyetçilik politikası benimseyen cemiyet, bir yandan yenilginin suçunu hükümete yüklerken bir yandan ordudaki kilit subayları ele geçirmeyi başardı. 23 Ocak 1913'teki Bâb-ı Âli Baskını'nda; o sırada binbaşı rütbesinde olan Enver Bey öncülüğünde silahlı bir grubun Bâb-ı Âli'de toplantı halindeki hükümeti basması, Harbiye Nazırı'nı öldürmesi ve sadrazamın kafasına silah dayayarak istifaya zorlaması ile İttihat ve Terakki, bir askeri darbe yapmak suretiyle iktidarı ele geçirdi.

İktidarı ele geçirdikten sonra da cemiyet, kendi hükümetini kurmaktansa, saygın bir asker olan Mahmut Şevket Paşa'yı sadrazamlığa getirmeyi seçti. Ancak 11 Haziran 1913'te Mahmut Şevket Paşa'nın da bir suikaste kurban gitmesi üzerine, Sait Halim Paşa sadrazamlığında kapsamlı bir diktatörlük yönetimi kuruldu. Aralarında muhalif siyasi liderlerin bulunduğu 24 kişi Mahmut Şevket Paşa suikastiyle ilgili görülerek idama mahkûm edildi. Bu idamlar, Osmanlı Devleti'nde 1820'lerden beri gerçekleştirilen ilk siyasî infazlardır. İTC yönetiminin muhalifleri arasında bulunan ve çoğu yazar, gazeteci ve milletvekili olan 250 dolayında kişi Sinop'a sürüldü ve tüm muhalif gazeteler kapatıldı.
I. Dünya Savaşı Yılları

Cemiyetin üst yönetimi ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914'te hükümete ve padişaha haber vermeden imzalanan ittifak antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'na Almanya safında katıldı. Bu olay cemiyet içinde eleştirilere ve bölünmeye yol açtı. Cavit Bey, Ahmet İzzet Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa gibi önemli İttihatçılar hükümetten ve askeri görevlerinden ayrıldılar. Fethi Bey, Rauf Bey, Mustafa Kemal gibi bazıları da görevde kalmakla birlikte Enver Paşa başkanlığındaki cemiyet yönetimine karşı çeşitli derecelerde tavır aldılar.

Daha önce İstanbul Muhafızı (emniyet müdürü) ve Bahriye Nazırı olarak rejimin üç kilit isminden biri olan Cemal Paşa, savaşın ilk aylarında Suriye kumandanlığına gönderilerek fiilen merkez yönetiminden uzaklaştırıldı. Rejimin iki lideri olarak kalan Talat Paşa ve Enver Paşa arasındaki rekabet, zaman zaman su yüzüne çıkmakla birlikte bir kopmaya yol açmadı.

Savaşın ilk aylarında Sarıkamış'ta, daha sonra ise Süveyş'te ve Irak'ta uğranan ağır yenilgiler, Başkumandan Enver Paşa'nın siyasi konumunu sarsamadıysa da, stratejik becerisine ilişkin kuşkular doğurdu. Enver'e yakınlığıyla tanınan İaşe Nazırı Topal İsmail Hakkı Paşa'ya atfedilen büyük mali yolsuzluklar da İTC rejimini yıprattı.

Mondros Mütarekesi ve İTC'nin Sonu

Birinci Dünya Savaşı'ndaki yenilginin kesinleşmesinden sonra Talat Paşahükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. 1 Kasım'da yapılan olağanüstü kongrede İTC kendini fesh ederek "Teceddüd Fırkası" (Yenilenme Partisi) adıyla yeni bir parti kurulmasına karar verdi. 2 Kasım'da İTC liderleri Enver, Talat, Cemal Paşalar ile Bahaeddin Şakir ve Doktor Nazım yurtdışına kaçtılar.

Bu dönemde gerek Türkiye'de, gerekse de İtilaf Devletleri kamuoyunda yaygın olan inanca göre parti örgütü tasfiye edilmemiş, daha sonra yeniden ortaya çıkmak üzere yeraltına çekilmişti. Alman ittifakından ve savaş sırasında gerçekleşen yolsuzluk ve ölümlerden sorumlu tutulan liderler gizlenmiş, buna karşılık savaş suçlarına doğrudan karışmamış olan Cavit, Rauf, Fethi, Vasıf, Rahmi, İsmail Canbulat gibi kadrolar ön plana çıkarılmıştı.

Savaşın kaybedilmesi ve ülkenin işgali olasılığına karşı daha 1915'te Enver Paşa öncülüğünde bir direniş örgütünün kurulduğu bilinmekteydi. Nitekim 1918-1919 kışında, daha sonra Milli Mücadele'de kilit roller oynayacak olan kişiler İstanbul'a çağrılarak eğitilmiş, Anadolu'nun çeşitli kentlerinde gazeteler ve dernekler kurdurulmuş, Batı ve Kuzey Anadolu'da eski Teşkilat-ı Mahsusa üyelerinin önderliğinde Kuva-yı Milliye adlı direniş örgütleri teşkilatlanmıştı. Hareketin belli bir aşamasında Enver Paşa'nın yurda dönerek yönetimi ele alacağı beklentisi, 1921 baharına dek kamuoyunda yaygındı. İstanbul basınının 1919-1920 yıllarında Milli Mücadele'ye yönelttiği sert eleştirilerin başlıca konusu ve gerekçesi de "İttihatçılık" suçlamasıydı.

Nitekim ( Rıza Nur, Ahmet Ferit Tek gibi bir-iki istisna bir yana bırakılırsa ), Milli Mücadele kadrolarının neredeyse tamamı eski İttihatçılardan oluşmaktaydı. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Rauf, Fethi, Kazım Karabekir, İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Adıvar, Şükrü, Rahmi, Çerkez Reşit, Çerkez Ethem, Bekir Sami, Yusuf Kemal, Celaleddin Arif, Ağaoğlu Ahmet, Recep Peker, Şemsettin Günaltay, Hüseyin Avni, Ziya Hurşit Beyler gibi milliyetçi liderlerin tümü eski İTC kadroları ve hatta Teşkilat-ı Mahsusa görevlileri idiler. İttihatçı hareketin basın ve propaganda sözcülerinden Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet Akif Ersoy, Celal Nuri İleri, Yunus Nadi Abalıoğlu, Falih Rıflı Atay, Velid Ebüzziya ve diğerleri Milli Mücadele'nin de savunuculuğunu üstlenmişlerdi. Buna karşılık Milli Mücadele kadrosunun eski İttihatçı örgütün doğrudan devamı mı, yoksa Mustafa Kemal önderliğinde yeni bir oluşum mu olduğu, tatmin edici bir şekilde yanıtlanabilmiş bir soru değildir.


Enver, Talat ve Cemal Paşalar; 1 Kasım 1918'i 2 Kasım'a bağlayan gece Alman torpidobotu 'R-1' ile İstanbul'u terk ederek 3 Kasım 1918'de Sivastopol'a ulaştılar.

  • Talat Paşa; 15 Mart 1921'de Berlin'de Charlottenburg semti, Hardenberg Sokağı (bugünkü Kurfürstendamm Sokağı) 4 numaradaki ikametgahından dışarı çıktığında Ermeni Sogomon Teyleryan tarafından öldürülmüştür.
  • Cemal Paşa; 22 Temmuz 1922'de Tiflis'te uğradığı suikast sonucu öldürülmüştür.Suikastın kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiği bugün hâlâ bilinmemektedir.
  • Enver Paşa; 4 Ağustos 1922'de bugünkü Tacikistan'nın Balh-i Cevan kentinin 15 kilometre doğusunda bulunan Çegantepe'de Kızıl Ordu ile çatışmaya girmiş ve öldürülmüştür.
İTC'nin sağ kalmış eski liderleri, Cumhuriyet döneminde, 1925'te çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile siyasi hayattan tasfiye edilmiş ve aralarından önde gelen 13'ü 1926'da İzmir Suikasti komplosuna karıştıkları iddiasıyla İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilerek idam edilmiştir.

İttihat ve Terakki Yönetimi

Kendini bir "inkılap rejimi" olarak gören İTC iktidarının, 1913'ü izleyen dönemdeki politikaları şöyle özetlenebilir:

  • Silahlı Kuvvetler'de büyük bir tensikat yapıldı. Enver Bey dört rütbe birden yükseltilerek paşa oldu ve ordu yönetimine getirildi.
  • Dış politika Alman yanlısı bir çizgiye yöneldi. Alman yanlısı bu tutum, 1914 Ağustosu'nda seferberlik ilan edilmesi ile yeni bir boyut kazandı ve ardından sırasıyla Rusya ve İngiltere'ye savaş açıldı.
  • İdeoloji olarak Türkçülük ve Turancılık görüşleri benimsendi. Cemiyetin "resmi sözcüsü" kimliğini kazanan Ziya Gökalp'in yanı sıra; Ahmet Ağaoğlu, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Yunus Nadi ve Halide Edip gibi partili yazarlar da bu görüşleri savundular. Öte yandan, şair Mehmet Akif Ersoy'un savunduğu bir İslam milliyetçiliği akımı da cemiyet içinde yandaş buldu.
  • Gayrimüslim azınlıkların gücünü ekonomik yaşamdan silmeyi hedefleyen "Milli İktisat Politikası" benimsendi. 1914'te kapitülasyonlar tek taraflı olarak feshedildi.
  • 1915'te yürürlüğe konulan "Tehcir Yasası" ile Anadolu'daki Ermeni tebaasının, o sırada Osmanlı Devleti sınırları içindeki Suriye'ye geçici iskan planı uygulandı. Plan, günümüzde de tartışılan Ermeni Soykırımı iddalarına yol açtı.
  • Dili sadeleştirme ve Türkçeleştirme çalışmaları başlatıldı. Enver Paşa, I. Dünya Savaşı sırasında askerî yazışmaların kolaylaşması amacıyla telgraf çekiminde, Arapçadaki başta, sonda, ortada farklı yazılan harfleri kaldırdı ve bitişik yazmayı yasakladı. Bu yazı günümüzde "Enveriye" olarak anılmaktadır.
  • 1917'de Osmanlı Hanedanı'na son vererek (belki Enver Paşa başkanlığında) bir cumhuriyet kurma görüşü ortaya atıldı ise de cemiyetin Talat Paşa kanadının muhalefeti üzerine bundan vazgeçildi.
  • Medrese eğitiminin modernleştirilmesini ve Maarif Nezareti denetimine alınmasını öngören reformlar yapıldı.
  • Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile medeni hukukta kadın-erkek eşitliği getirildi, kadınlara boşanma hakkı tanındı.
İttihat ve Terakki ile Atatürk

Mustafa Kemal, içinde sivillerin de bulunduğu devrimci nitelikteki Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurmuştu. Şam'da stajyerliğini bitirdikten sonra 13 Ekim 1907 tarihinde Batı Trakya'da konuşlanmış 3. Ordu'ya atandığında arkadaşlarının İttihat ve Terakki'ye katıldığını gördü. 29 Ekim 1907 Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kapatarak İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu. 22 Eylül 1909 tarihinde Trablusgarp delegesi olarak cemiyetin 3. kuruluş yılındaki genel kongresine katıldı. Bu kongrede yaptığı konuşmasında partiyi tenkit etti. Cemiyet içinde zabitlerin (subayların) bulunmaması gerektiğini, siyasetle uğraşanların ise askerlik görevini bırakması gerektiğini söyledi. Aksi halde askerî emir komuta zincirinin, cemiyetin hiyerarşisi ile karışacağını ve askerî disiplinin sekteye uğrayacağını öne sürdü. Ona göre cemiyet, komita hüviyetinden çıkmalı ve partileşmeliydi.

Birçok parti yöneticisi Mustafa Kemal'in görüşlerine katılmadı. Sadece daha önceki kongrede aynı fikri savunmuş olan Kazım Karabekir destekledi. Bu tarihten sonra Mustafa Kemal siyaseti 1923'e dek bırakmış, sadece askerlikle ilgilenmeye başlamıştır.

Lord Kinross, Atatürk, Bir Millet Yeniden Doğuyor isimli kitabında kongrede konuşmasından ve çevresinde cemiyeti amansız bir biçimde eleştrimesinden dolayı cemiyetin kendisini öldürme kararı alındığını yazmıştır. Mustafa Kemal'e suikast yapma görevi verilen Yakup Cemil bu görevi kabul etmekle kalmamış, dikkatli olması için Mustafa Kemal'i uyarmıştır. Suikast için makamına gelen bir parti delegesi, Mustafa Kemal'in masa üzerinde çıkartıp koyduğu tabancası ve etkili ve inançlı konuşması nedeniyle suikastten vazgeçmiş ve aslında kendisini öldürmek için geldiğini itiraf etmiştir.
erzurumlu25
erzurumlu25
.::Tengri::.


.::Tengri::.


İttihat ve Terakki Cemiyeti  Turkey10
İttihat ve Terakki Cemiyeti  Gencat10
İttihat ve Terakki Cemiyeti  Pro10
Yaş Yaş : 45
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Erzurum
Lakap Lakap : Vatan delisi
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 22/04/79
İletiler: İletiler: : 757
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 29/12/09
İttihat ve Terakki Cemiyeti  Pro1010
İttihat ve Terakki Cemiyeti  910
İttihat ve Terakki Cemiyeti  Ile10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz