Tanrı demek günah mı ?
1 sayfadaki 1 sayfası
Tanrı demek günah mı ?
Türkiye Cumhuriyetinin Kuruluşundan bu yana, Cumhuriyetin adının TÜRK olmasına, Dilinin TÜRKÇE olmasına tahammül edemeyen Arap ve Pers Milliyetçisi yerli işbirlikçiler, Türk’e ait olan her şeye saldırmaktadırlar.
Hem de bu konulara DİNİ BİRER KILIF bularak, zihinleri bulandırmaya devam ediyorlar. Durmadan TANRI ve TÜRK kelimelerine saldırarak teselli buluyorlar. Gençlere; TÜRKÜM demenin günah ve ırkçılık olduğunu telkin etmektedirler. Ama bir Arap’ın “Kavmi Necip” demesi günah olmuyor. Bunlar açıktan Türk Düşmanlığı yapacak cesareti kendilerinde bulamadıkları için, DİNİ gerekçelerin arkasına saklanarak zehrini kusmakta, saf Müslüman olan Türk insanının kafasını karıştırarak Türk düşmanlıklarını sürdürmektedirler.
Bir zamanlar Hekim oğlu İSMAİL Zaman Gazetesi’nde, Ali Güler de Türkiye Gazetesi’nde “TANRI Demek Günahtır. Yerine mutlaka ALLAH denilmelidir” diyorlardı. Ben kesinlikle ALLAH Lafzına karşı değilim. Ali GÜLER’e bir cevap yazdım, muğlâk bir cevap verdi bana. Mektubu dosyamdadır. İkisi de olabilir diyordu. Ayrıca bu konuda sık sık fetva vermeye kalkışanlar da çoğunluktadır. Bunların Arapça bilgileri de yeterli değildir aslında. Buna rağmen yutturmaya devam ediyorlar.
Bu Tanrı kelimesi bizim zamanımızda, Askerde de tartışma konusu olmaktaydı. Arapçı ve Persçiler orada da varlardı. Yemek duası yapılırken Çavuş, Onbaşı arkadaşların bir kısmı “TANRIMIZA HAMD OLSUN, MİLLETİMİZ VAR OLSUN” derken, bir kısmı da “ALLAHIMIZA HAMD OLSUN, MİLLETİMİZ VAR OLSUN” diyorlardı. Komutanlarımızın yeteri kadar Arapça ve Dini bilgileri olmadıkları için, bu konuda ikna edici bir yorum getiremiyorlardı. Dini inanca saygılı olan erat ise Arapçılığın tesirinde kalarak, gühahkar olurum korkusu ile yorum getiremiyordu. Bu konuya bizim gibi İmam Hatipli olup da, imalat hatası, sıra dışı Ulusalcı, Türkçü birileri açıklık getirmeli idi. Ben de bunu yaptım. Ben fetva makamı değilim. Asırlarca herkes sustu, bu konuda yazmak bana düştü. İnşallah faydalı olmuştur.
Türkler İslamiyet’ten öce de Tanrı’yı, Kur’an-ı Kerimin tarif ettiği gibi tarif ediyorlardı. Tarihçiler “Türklerin Tek Tanrılı Dine inandıklarını” yazıyorlar, fakat bu arada “Yer Tanrı ve Gök Tanrı” dan söz ediyorlar. Burada bir çelişki göze çarpmaktadır. İki Tanrı ortaya çıkmış oluyor. Hani Türkler “Tek Tanrıya İnanıyorlardı?” Kitabelerimizin yanlış tercümesinden dolayı, iki Tanrı varmış gibi anlaşılmaktadır. Aslında doğrusu şudur: “YER+İN-GÖK+ÜN TANRISI” olmalıdır. Aslında Türkler de “Yer Tanrı-Gök Tanrı” derken, Tek Tanrıyı kastediyorlardı.
Yani Türk Kavmine gönderilen ve dünyaya Hanif Dinini yayan OĞUZHAN Peygamber (Zülkarneyn)in, bundan 5400 yıl önce TANRIYI tarif şekli daha sonra Kur’an-ı Kerimde; “Yerin ve Göğün Rabbı” olarak yerini almıştır. Türkler’in eski dini “Şamanizm-Hanif Dini ve İslam Benzerliğini” dikkate alırsak, Türkler’in İslam’dan önce de MÜ’MİN olduklarını anlarız. Kitabede “Men Tengri(Tengır) Teğin Bilge Kağan” diye başlayan cümle de; “Ben Tanrının yaratmış olduğu Bilge kağan” manası zamanla yanlış tercümenin azizliğine uğramış, “Ben Tanrı Bilge Kağan” şeklinde bize ulaşmış ve Bilge Kağan Kâfir gibi gösterilmiştir. Bütün bu oyunlar Türk’ün üzerinde oynanmış ve bu oyun devam etmektedir.
TEN; Uygurca ve Gumançca’da yalnız, eşi bulunmayan manalarına gelir. Türkçede de TENHA kelimesi, yalnızlık, sakinlik; TANE TANE kelimesi TEK TEK manalarına kullanılır. GIR ise, Kaşgarlı’nın Divanı’nda ve Gumançca’da BÜYÜK manasına gelir. TENGIR kökünden gelen TANRI kelimesinin TANYERİ ile bir ilgisi yoktur. TENGRİ veya TENGIR; “Eşi, benzeri bulunmayan büyük” ifadesi, “Allahu Ekber” ile yakın manaya gelir. Bu mana ise, İslam Akaidine ters düşmemektedir.Bazıları Arapça’nın “Allah’ın dili” olduğunu savunmaktadırlar. Cenab-ı Allah; “Kur’an’ın Arap toplumunca kolayca anlaşılması için Arapça gönderildiğini” açıklamaktadır. Hâlbuki bütün diller Allah’ın yaratmış olduğu dillerdir. Allah bütün dilleri anlar. Çünkü o bize; “Şah damarımızdan daha yakındır-Kalpleri bilendir.” Errum Süresi 22. ayette; “Dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması Allah’ın ayetlerindendir.” Buyurmaktadır. Ayet demek; “Allah’ın varlığını ispatlayan deliller “ demektir. Öyle ise Türkçe dili de; “Allah’ın yaratmış olduğu dillerden biri olup, onun varlığının, kudretinin delillerindendir diyebiliriz. Yani hiç kimse kendi diline KUTSALLIK addetmesin. Bütün diller kutsaldır.
Daha İslam’dan çok önceleri ALLAH lafzı, İbranice ALOHA kökünden gelmektedir. Yine İslam’dan önce de “AbdULLAH(Allah’ın Kulu)” ismine rastlamaktayız ve Allah İsminin İslam’la başlamadığını, çok daha önceleri var olduğunu anlıyoruz. ALLAH-U ile İLAH-U aynı kökten gelmektedir. Arapça’da bazı yerlerde A veya ELİF harfi, izafet yani fazlalık harfi olmaktadır. A veya ELİF harfini okumadığımızda LEHU kalır. LEHU derken ALLAH denmiş gibi olur. Yani LEHU, İLAHU, ALLAHU aynı kökten gelmektedirler. Ayrıca yine Arapça HU Zamiri vardır. Türkçe’si “O” demektir. Yani Arapça Allah’a “O” deme yetkimiz de vardır. Zikir ederken; “HU, HU veya HU ALLAH, ALLA+HU” deriz. Burada “Ameller niyete göredir” ayetine göre, HU, LEHU, İLAHU da, ALLAHU veya ALLAH yerine kullanılır ve hiçbir Arap da buna günahtır diye itiraz etmez. “La İLAHE İLLALLAH” ; “ALLAH’ TAN başka İLAH (tapılacak) yoktur.” Manasına gelir. Kur’an-ı Kerim bile “ALLAH’TAN BAŞKA ALLAH YOKTUR” dememiştir, Çünkü yanlış olur. “ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOKTUR” şeklinde tercüme etmek zorundayız. Yani bu ayette ALLAH, aynı zaman da İLAH sayılmaktadır. Kısacası; Türkçe’deki TANRI kelimesi, Arapça’daki İLAH kelimesinin karşılığıdır. Bu durumdaALLAH’A, İLAH deme yetkimiz var ise, İLAH manasına ve niyetine, Türkçe olarak TANRI deme yetkimiz de vardır. Bunun hiçbir günahı da yoktur.
Bazı deyim veya kelimelere farklı anlamlar yüklenir. Başka dillerde o kelimenin karşılığını bulsanız dahi, toplum olarak o kelimeye yüklemiş olduğunuz anlamı, başka dildeki o kelimeye yükleyemezsiniz. Milletimizin anlamak istediği manayı veremez ve o çağrışımı yapamazsınız. Türkler’de TANRI MİSAFİRİ diye bir deyim vardır. Bu deyimin yerine ALLAH MİSAFİRİ demiş olsak dahi, TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz asıl manayı vermediğini görürüz. Bu nedenle kültürümüze girmiş olan TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz mana ile oynamayalım, o bize ait bir kültür motifi olarak kalsın. Öyle ise TANRI kelimesinden vazgeçersek,TANRI MİSAFİRİ deyiminden de vazgeçmiş oluruz. Bu oyuna gelmeyelim TANRI AŞKINA. TANRI MİSAFİRİNİ ağırlamaya devam edelim.
İngilizler Allah’a GOT, Persler MEVLA derler. Almanlar, Ruslar, Fransızlar ve nice milletler kendi dillerince Allah’ı anarlar. ALLAH lafzı, 99 isim ile birlikte Arapçadır. Doğal olarak bu 99 ismin arasında Türkçe olan TANRI kelimesine rastlanamaz. Bazı bölge insanlarının bir an için Arapça bilmediklerini düşünürsek, Arapça ALLAH demek zorunda bırakamayız onları. İnsanların tamamını Arapça konuşturamazsınız. Peygamberlere inen kitaplar kendi kavimlerinin dillerince gönderilmiştir. İngiliz’e, Rus’a ve Fransız’a, Arapça ALLAH deme mecburiyeti yoktur da, neden Türk’e günah oluyor? Yunus; “Gönül ÇALABIN tahtı, ÇALAP gönüle baktı” derken, Allah’a ÇALAP dediği için Günahkâr mı oldu yani? Nebat ve Hayvanat kendi dilince Allah’ı zikretmektedirler. Bırakın Türkler de, Türkçe konuşurken TANRIdesinler, Arapça konuşurken ALLAH, İLAH, LEHU veya HU, HU desinler. Bunlara takılmayalım. Unutmayalım; “İnnemel A’malu Binniyet” yani; Ameller niyete göredir.
Ne yazıktır, görüyoruz ki; bizim Arapçı, Persçi alimler hala fetvalarını Mısır ve Suudi Vahhabilerinden veya İran Mollalarından almaktadırlar. Bazı Türk düşmanlarının İnadına da olsa bir kere daha “ TANRI TÜRKÜ KORUSUN” diyelim.
Mehmet Demir Atmalı Gaziantep Kuvva-i Milliye Derneği Başk. Yrd.
Hem de bu konulara DİNİ BİRER KILIF bularak, zihinleri bulandırmaya devam ediyorlar. Durmadan TANRI ve TÜRK kelimelerine saldırarak teselli buluyorlar. Gençlere; TÜRKÜM demenin günah ve ırkçılık olduğunu telkin etmektedirler. Ama bir Arap’ın “Kavmi Necip” demesi günah olmuyor. Bunlar açıktan Türk Düşmanlığı yapacak cesareti kendilerinde bulamadıkları için, DİNİ gerekçelerin arkasına saklanarak zehrini kusmakta, saf Müslüman olan Türk insanının kafasını karıştırarak Türk düşmanlıklarını sürdürmektedirler.
Bir zamanlar Hekim oğlu İSMAİL Zaman Gazetesi’nde, Ali Güler de Türkiye Gazetesi’nde “TANRI Demek Günahtır. Yerine mutlaka ALLAH denilmelidir” diyorlardı. Ben kesinlikle ALLAH Lafzına karşı değilim. Ali GÜLER’e bir cevap yazdım, muğlâk bir cevap verdi bana. Mektubu dosyamdadır. İkisi de olabilir diyordu. Ayrıca bu konuda sık sık fetva vermeye kalkışanlar da çoğunluktadır. Bunların Arapça bilgileri de yeterli değildir aslında. Buna rağmen yutturmaya devam ediyorlar.
Bu Tanrı kelimesi bizim zamanımızda, Askerde de tartışma konusu olmaktaydı. Arapçı ve Persçiler orada da varlardı. Yemek duası yapılırken Çavuş, Onbaşı arkadaşların bir kısmı “TANRIMIZA HAMD OLSUN, MİLLETİMİZ VAR OLSUN” derken, bir kısmı da “ALLAHIMIZA HAMD OLSUN, MİLLETİMİZ VAR OLSUN” diyorlardı. Komutanlarımızın yeteri kadar Arapça ve Dini bilgileri olmadıkları için, bu konuda ikna edici bir yorum getiremiyorlardı. Dini inanca saygılı olan erat ise Arapçılığın tesirinde kalarak, gühahkar olurum korkusu ile yorum getiremiyordu. Bu konuya bizim gibi İmam Hatipli olup da, imalat hatası, sıra dışı Ulusalcı, Türkçü birileri açıklık getirmeli idi. Ben de bunu yaptım. Ben fetva makamı değilim. Asırlarca herkes sustu, bu konuda yazmak bana düştü. İnşallah faydalı olmuştur.
Türkler İslamiyet’ten öce de Tanrı’yı, Kur’an-ı Kerimin tarif ettiği gibi tarif ediyorlardı. Tarihçiler “Türklerin Tek Tanrılı Dine inandıklarını” yazıyorlar, fakat bu arada “Yer Tanrı ve Gök Tanrı” dan söz ediyorlar. Burada bir çelişki göze çarpmaktadır. İki Tanrı ortaya çıkmış oluyor. Hani Türkler “Tek Tanrıya İnanıyorlardı?” Kitabelerimizin yanlış tercümesinden dolayı, iki Tanrı varmış gibi anlaşılmaktadır. Aslında doğrusu şudur: “YER+İN-GÖK+ÜN TANRISI” olmalıdır. Aslında Türkler de “Yer Tanrı-Gök Tanrı” derken, Tek Tanrıyı kastediyorlardı.
Yani Türk Kavmine gönderilen ve dünyaya Hanif Dinini yayan OĞUZHAN Peygamber (Zülkarneyn)in, bundan 5400 yıl önce TANRIYI tarif şekli daha sonra Kur’an-ı Kerimde; “Yerin ve Göğün Rabbı” olarak yerini almıştır. Türkler’in eski dini “Şamanizm-Hanif Dini ve İslam Benzerliğini” dikkate alırsak, Türkler’in İslam’dan önce de MÜ’MİN olduklarını anlarız. Kitabede “Men Tengri(Tengır) Teğin Bilge Kağan” diye başlayan cümle de; “Ben Tanrının yaratmış olduğu Bilge kağan” manası zamanla yanlış tercümenin azizliğine uğramış, “Ben Tanrı Bilge Kağan” şeklinde bize ulaşmış ve Bilge Kağan Kâfir gibi gösterilmiştir. Bütün bu oyunlar Türk’ün üzerinde oynanmış ve bu oyun devam etmektedir.
TEN; Uygurca ve Gumançca’da yalnız, eşi bulunmayan manalarına gelir. Türkçede de TENHA kelimesi, yalnızlık, sakinlik; TANE TANE kelimesi TEK TEK manalarına kullanılır. GIR ise, Kaşgarlı’nın Divanı’nda ve Gumançca’da BÜYÜK manasına gelir. TENGIR kökünden gelen TANRI kelimesinin TANYERİ ile bir ilgisi yoktur. TENGRİ veya TENGIR; “Eşi, benzeri bulunmayan büyük” ifadesi, “Allahu Ekber” ile yakın manaya gelir. Bu mana ise, İslam Akaidine ters düşmemektedir.Bazıları Arapça’nın “Allah’ın dili” olduğunu savunmaktadırlar. Cenab-ı Allah; “Kur’an’ın Arap toplumunca kolayca anlaşılması için Arapça gönderildiğini” açıklamaktadır. Hâlbuki bütün diller Allah’ın yaratmış olduğu dillerdir. Allah bütün dilleri anlar. Çünkü o bize; “Şah damarımızdan daha yakındır-Kalpleri bilendir.” Errum Süresi 22. ayette; “Dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması Allah’ın ayetlerindendir.” Buyurmaktadır. Ayet demek; “Allah’ın varlığını ispatlayan deliller “ demektir. Öyle ise Türkçe dili de; “Allah’ın yaratmış olduğu dillerden biri olup, onun varlığının, kudretinin delillerindendir diyebiliriz. Yani hiç kimse kendi diline KUTSALLIK addetmesin. Bütün diller kutsaldır.
Daha İslam’dan çok önceleri ALLAH lafzı, İbranice ALOHA kökünden gelmektedir. Yine İslam’dan önce de “AbdULLAH(Allah’ın Kulu)” ismine rastlamaktayız ve Allah İsminin İslam’la başlamadığını, çok daha önceleri var olduğunu anlıyoruz. ALLAH-U ile İLAH-U aynı kökten gelmektedir. Arapça’da bazı yerlerde A veya ELİF harfi, izafet yani fazlalık harfi olmaktadır. A veya ELİF harfini okumadığımızda LEHU kalır. LEHU derken ALLAH denmiş gibi olur. Yani LEHU, İLAHU, ALLAHU aynı kökten gelmektedirler. Ayrıca yine Arapça HU Zamiri vardır. Türkçe’si “O” demektir. Yani Arapça Allah’a “O” deme yetkimiz de vardır. Zikir ederken; “HU, HU veya HU ALLAH, ALLA+HU” deriz. Burada “Ameller niyete göredir” ayetine göre, HU, LEHU, İLAHU da, ALLAHU veya ALLAH yerine kullanılır ve hiçbir Arap da buna günahtır diye itiraz etmez. “La İLAHE İLLALLAH” ; “ALLAH’ TAN başka İLAH (tapılacak) yoktur.” Manasına gelir. Kur’an-ı Kerim bile “ALLAH’TAN BAŞKA ALLAH YOKTUR” dememiştir, Çünkü yanlış olur. “ALLAH’TAN BAŞKA İLAH YOKTUR” şeklinde tercüme etmek zorundayız. Yani bu ayette ALLAH, aynı zaman da İLAH sayılmaktadır. Kısacası; Türkçe’deki TANRI kelimesi, Arapça’daki İLAH kelimesinin karşılığıdır. Bu durumdaALLAH’A, İLAH deme yetkimiz var ise, İLAH manasına ve niyetine, Türkçe olarak TANRI deme yetkimiz de vardır. Bunun hiçbir günahı da yoktur.
Bazı deyim veya kelimelere farklı anlamlar yüklenir. Başka dillerde o kelimenin karşılığını bulsanız dahi, toplum olarak o kelimeye yüklemiş olduğunuz anlamı, başka dildeki o kelimeye yükleyemezsiniz. Milletimizin anlamak istediği manayı veremez ve o çağrışımı yapamazsınız. Türkler’de TANRI MİSAFİRİ diye bir deyim vardır. Bu deyimin yerine ALLAH MİSAFİRİ demiş olsak dahi, TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz asıl manayı vermediğini görürüz. Bu nedenle kültürümüze girmiş olan TANRI MİSAFİRİ deyimine yüklemiş olduğumuz mana ile oynamayalım, o bize ait bir kültür motifi olarak kalsın. Öyle ise TANRI kelimesinden vazgeçersek,TANRI MİSAFİRİ deyiminden de vazgeçmiş oluruz. Bu oyuna gelmeyelim TANRI AŞKINA. TANRI MİSAFİRİNİ ağırlamaya devam edelim.
İngilizler Allah’a GOT, Persler MEVLA derler. Almanlar, Ruslar, Fransızlar ve nice milletler kendi dillerince Allah’ı anarlar. ALLAH lafzı, 99 isim ile birlikte Arapçadır. Doğal olarak bu 99 ismin arasında Türkçe olan TANRI kelimesine rastlanamaz. Bazı bölge insanlarının bir an için Arapça bilmediklerini düşünürsek, Arapça ALLAH demek zorunda bırakamayız onları. İnsanların tamamını Arapça konuşturamazsınız. Peygamberlere inen kitaplar kendi kavimlerinin dillerince gönderilmiştir. İngiliz’e, Rus’a ve Fransız’a, Arapça ALLAH deme mecburiyeti yoktur da, neden Türk’e günah oluyor? Yunus; “Gönül ÇALABIN tahtı, ÇALAP gönüle baktı” derken, Allah’a ÇALAP dediği için Günahkâr mı oldu yani? Nebat ve Hayvanat kendi dilince Allah’ı zikretmektedirler. Bırakın Türkler de, Türkçe konuşurken TANRIdesinler, Arapça konuşurken ALLAH, İLAH, LEHU veya HU, HU desinler. Bunlara takılmayalım. Unutmayalım; “İnnemel A’malu Binniyet” yani; Ameller niyete göredir.
Ne yazıktır, görüyoruz ki; bizim Arapçı, Persçi alimler hala fetvalarını Mısır ve Suudi Vahhabilerinden veya İran Mollalarından almaktadırlar. Bazı Türk düşmanlarının İnadına da olsa bir kere daha “ TANRI TÜRKÜ KORUSUN” diyelim.
Mehmet Demir Atmalı Gaziantep Kuvva-i Milliye Derneği Başk. Yrd.
Similar topics
» Yeraltı Ruhları (Şamanizm)
» Vurgun hesaplarına dokunmak günah mı?
» Özel Hudut Birliği Ne Demek?
» Kürt’e Türk demek ırkçılıktır
» İngiltere demek, ABD ve İsrail demektir.
» Vurgun hesaplarına dokunmak günah mı?
» Özel Hudut Birliği Ne Demek?
» Kürt’e Türk demek ırkçılıktır
» İngiltere demek, ABD ve İsrail demektir.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz