¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı

Aşağa gitmek

-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Empty -Vahdettin, Kurtuluş Savaşı

Mesaj tarafından İlteriş Kağan C.tesi 15 Ocak 2011 - 1:38

VAHDETTİN'İN KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI İÇÎN MUSTAFA KEMAL PAŞA'YA 400.000 ALTIN VE 400.000 KAĞIT LİRA VERDİĞİ GERÇEK DIŞI BİR İDDİADIR

Mondros Mütarekesinden sonra İngiliz, Fransız ve İtalyan birlikleri
Türkiye'yi yer yer işgal edince, Hıristiyan orduların işgalinden güç alan
azınlıklar şımarmaya, Türk halkına karşı kötü davranışlarda bulunmaya
başlamışlardı. Yıllardır Doğu Karadeniz bölgesinde bağımsız "Pontus
Devleti" kurmak için gizli çalışmalar yapan Rumlar artık ortaya çıkmış-
lardı.

Doğu Karadeniz bölgesindeki, özellikle Samsun ve çevresindeki
Rum azınlıklar silahlı çeteler kurarak Türk halkına saldırıyor, kanlı eylemlerde bulunuyorlardı. Rum çeteleri Karadeniz'de devriye gezen

Yunan savaş gemilerinden sürekli silah ve cephane yardımı alıyorlardı.
Türk halkı da kendini korumak için silaha sarılmış, çeteler kurarak Rum
çeteleriyle çarpışmaya başlamıştı.

İngilizler Samsun'a bir askeri birlik çıkarmışlardı. Bu İngiliz birli-
ğinin görevi Samsun kesiminde güvenliği sağlamaktı. Fakat İngiliz birli-
ği Rumların kanlı saldınlannı önleyemiyor, Yunan savaş gemilerinin
desteklediği Rum çetelerinin etkinlikleri giderek artıyordu. Türk çetelerinin ezilmekte olduğunu gören Hamdi adında bir teğmen, birliğiyle dağa

çıkarak Rum çeteleriyle çarpışmaya başladı. Olayı Türk subaylarının
Mondoros Mütarekesine karşı organize ettiği silahlı bir direniş olarak
değerlendiren İstanbul'daki İngiliz işgal Kuvvetleri Başkomutanı, hükü-
mete bir nota vererek Samsun kesiminde düzenin sağlanmasını ve silahların toplanıp kendilerine teslimini istedi. Hükümet büyük yetkilerle donatılmış bir ordu müfettişliğinin kurularak Samsun'a gönderileceğini ve
isteklerinin en kısa zamanda yerine getirileceğini bildirdi.

İngilizler kimi Türk ordu komutanlarını Ermeni olaylarına karıştıkları, İngiliz savaş esirlerine kötü davrandıklan gibi uydurma gerekçelerle

tutuklayıp hapsetmişlerdi. Bu nedenle, ordu müfettişliğine İngilizlerin itiraz edemeyeceği ordu komutanlığı yapmış bir generalin atanması gereki-



292 ALPTEKİN MÜDERRİSOĞLU
yordu. Milli Mücadele'ye başlamak için aylardır güvenilir önemli kişilerle gizlice görüşmeler yapan Mustafa Kemal Paşa'nın bu göreve

talip olması, hükümetin işini kolaylaştırdı. Zira, İngilizler Mondros Mü-
tarekesi imzalandığında Türkiye'nin en büyük kuvveti olan Yıldırım Ordular Grubu'nu komuta eden Mustafa Kemal Paşa'ya "Anafartalar Kahramanı" olarak hayranlık duyuyorlardı. İngilizler, Mustafa Kemal
Paşa'nın savaş yıllarında Almanların bazı tutum ve davranışlanna karşı
direnişte bulunduğunu da bildiklerinden, O'nun atanmasına itiraz etmediler.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ayak basüğında, yalnızca "Anafartalar Kahramanı" olarak ün yapmış bir Osmanlı paşası değildi. "Dokuzuncu Ordu Müfettişi ve Padişahın Fahri Yaveri" unvanını taşıyordu. Anadolu'da yabancı işgallere karşı koymak için

örgütlenmeye başlayan Türk yurtseverlerin kıpırdanışlannı bastırmakla
görevlendirilmişti ve bu görevi yerine getirmesi için büyük yetkilerle donatılmıştı.
Ağdalı bir saray Osmanlıcasıyla kaleme alınan talimatta, Mustafa
Kemal Paşa'nın görev ve yetkileri özetle şu şekilde belirtilmiştir: Mustafa
Kemal Paşa Dokuzuncu Ordu Müfettişliğine atanmış, 3. ve 15. Kolordular emrine verilmiştir. Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki

vali, kaymakam ve bütün devlet memurlan kendisine yardımcı olacaklardır. Mustafa Kemal Paşa, bu yetkileri kullanarak Doğu Karadeniz ve

Doğu Anadolu bölgelerinde bulunan silah ve cephaneyi toplatacak, çeşitli
yerlerde ortaya çıkarak asker toplayan ve silahlı birlikler kuran kuruluşları (Kuvayi Milliye) dağıtacaktır.
Mustafa Kemal Paşa, 16 kişilik karargahı ve kendisine resmen ödenen 25.000 kağıt lira ödenekle Bandırma vapuruyla İstanbul'dan hareket

etmiş, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a varmıştır. Son yıllarda Atatürk'e
karşı tutumlarıyla tanınan bazı yazarlar ilginç iddialar ileri sürmekte, bugünkü bağımsızlığımızı Kurtuluş Savaşı'nı baltalamak için büyük çaba

gösteren son Osmanlı Padişahı ve Halife Vahdettin'e borçlu olduğumuzu
ispata çalışmaktadırlar. Atatürk'e dil uzatarak dikkatleri üzerlerine çekmek isteyen bu yazarların amaçlarına araç olmamak için, adlanm belirtmeden gerçek dışı iddialanna değinmekle yetineceğim.
Bir yazar, Vahdettin'in, Samsun'a hareket etmeden önce Mustafa
Kemal Paşa'ya Kurtuluş Savaşı'nı başlatması için para verdiğini iddia
etmiş, verilen para miktarını da ispatı olanaksız bir söylentiye dayandırarak şöyle belirtmiştir: "Bir rivayete göre 42.000 altın lira, bir rivayete

göre de 60.000 altın lira..."
Rivayetlere dayandığı açıkça belirtilerek ortaya atılan bu iddiaya
dört elle sarılan bazı yazarlar, rivayete dayandırılan miktarlan giderek ar-


VAHDETTtN'ÎÎN KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI ÎÇÎN MUSTAFA KEMAL.... 293

tırmışlardır. En son olarak bir yazarın, Vahdettin'in kendi kesesinden
40.000 altın lira, devlet bütçesinden 360.000 altın lira ve ile 400.000
kağıt lira verdiğini ileri sürdüğü görülmüştür.

Yıllarca Maliye Müfettişliği yapmış ve Maliye Bakanlığının üst
düzey yönetiminde görev almış bir İçişi, bir başka deyişle, maliye kökenli
bir tarih araştırıcısı olarak bu gülünüç iddialan ayrıntılı biçimde yanıtlamak istiyorum. İddiayı önce parayı verdiği ileri sürülen Padişah Vahdettin ve Osmanlı mali düzeni açısından incelemeye çalışacağım. Sonra, toplam ağırlığı 2.880 kilo olan 400.000 altın lira ile kırkar kiloluk 35 sandık
dolusu 400.000 kağıt liranın son yıllara kadar gizli kalabilmesinin söz konusu olamayacağını tanıklar, olaylar ve fiziksel gerçeklerle gözler önüne

sermeye çalışacağım.
İlk olarak Vahdettin'in kendi kesesinden 40.000 altın lira verecek
kadar servet sahibi olmadığını vurgulamak isterim. Büyük Zaferi ve Yunanlıların denize dökülüşünü izleyen günlerde, Vahdettin uzun hazırlıklardan sonra bir İngiliz zırhlısıyla yurt dışına kaçarken, yanında götürebildiği bütün para 35.000 sterlindir. 35.000 sterlin ise o günkü kurdan 8.300
altın liranın karşılığıdır. (Vahdettin yurt dışına kaçarken şahsına ait mü-
cevherleri de yanında götürmüş, fakat Osmanlı hazinesine ait bir tek mü-
cevheri ve değerli taşı yurt dışına çıkarmamıştır. Kişisel çıkarlarını devletin ve ulusunun çıkarlarından üstün tutan davranışları nedeniyle tarihin

"Vatan Haini" damgası vurduğu Vahdettin'in, elinde olanak varken ata
yadigarı Osmanlı hazinesine el sürmemiş olduğunu belirtmeyi yararlı buluyorum.)
Vahdettin yurt dışında Türk ulusuna hitaben bir bildiri yayınlamıştır.
"Şevketlû Sultan Muhammed Vahidcddin Efendimiz Hazretlerinin Beyannamei Hümayunlarıdır" başlığı altında yayınlanan bu bildiride, Türk

ulusu Kurtuluş Savaşı için canını, kanını ve malını verirken, tahtını korumak amacıyla düşmanlarla işbirliği yapan Vahdettin'in, en sonunda düş-
mana sığındıktan sonra padişahlıktan ve halifelikten de uzaklaştırılmasına
karşın bu sıfatlara sımsıkı sarıldığı dikkati çekmektedir. Baştan sona çelişkilerle dolu bildiri, aka nasıl kara dendiğini göstermesi bakımından ibretle okunması gereken bir belgedir.
Vahdettin'in sayfalar dolusu uzun bildirisi hem savunma hem de
suçlama nitelikleri taşımaktadır. Tarihi gerçekleri saptırarak Kurtuluş Savaşı 'nı nasıl desteklediğini ispata çalışırken, Kurtuluş Savaşı'nın liderler

kadrosunu da suçlamaktan kaçınmamakta, özellikle Mustafa Kemal
Paşa'ya ağır suçlamalarda bulunmakta ve Birinci Dünya Savaşı yenilgisinin sorumlusu olarak O'nu göstermektedir. Bildirisinde, meşrutiyet yönetimini işine geldiği gibi yorumlamakta, sanki hükümetleri iş başına getiren
kendisi değilmiş gibi hataları kabinelere yüklemekte, Kurtuluş Savaşı'na
yardımcı olmaya çalışan kabineleri ise kendisinin iktidara getirdiğini söy-


294

temektedir. Söz konusu bildirinin konumuzla ilgili bölümlerini günümüz
diliyle aktarmayı yararlı buluyoruz.

Vahdettin bildirisinin bir yerinde aynen şöyle demektedir: "Mustafa
Kemal'i Anadolu'ya gönderen ve daha sonra devlete başkaldırdığı için
bastırılması için üzerine askeri kuvvet gönderilmesine gerek duyan kabinelere uymamda, sorumlu hükümet ile padişah arasındaki karşılıklı iliş-

kiye ait meşrutiyet yönetiminin gereklerinden ayrılmamak isteği ve bazı
zorunlu nedenler rol oynamıştır." Görülüyor ki, Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı'm başlatması için Anadolu'ya gönderdiğini iddia eden yazarları

bizzat Vahdettin yalanlamakta, Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya kendisinin göndermediğini, O'nu Anadolu'ya göndermeye hükümetin karar

verdiğini ve kendisinin bu karara meşrutiyet gereği uyduğunu belirtmektedir. Öte yandan, Milli Mücadeleyi bastırmak için Kuvayi Muhammediye ve Halife Ordusu adı altında gönderilen askeri kuvvetleri
kendisinin değil hükümetin gönderdiğini, meşrutiyet yönetimi gereği hü-
kümetin bu kararına uyduğunu söyleyerek, bu kez de Milli Mücadeleye
karşı olunan ve kardeş kanı dökülmesinin suçunu hükümete yüklemektedir.
Vahdettin, bildirisinin bir bölümünde ise Kurtuluş Savaşına nasıl
yardımcı olduğunu şöyle anlatmaktadır: "Sorun Yunanlılarla savaş sorununa dönüştükten sonra, yenilmemek koşuluyla savaşa ben de taraftar

idim ve nitekim bu duygu ite Kuvayi Milliyeye sempati besleyen bazı kabineleri iktidara getirdim. O dönemlerde Mustafa Kemal devlete başkaldırmış ve Anadolu'da birçok ak sakallı müftülere vanncaya kadar asıp

kesmek gibi zulümlerle ulusal görevinin sınırlarını aşarak ulusun başına
dayanılmaz bir bela kesilmişti". Bu sözleri ite meşrutiyet yönetiminin
elini kolunu bağlamadığını, istediği kabineyi iş başına getirdiğini itiraf
eden Vahdettin, Milli Mücadeleye sempati besleyen kabineleri iktidara
getirerek Kurtuluş Savaşı'na katkıda bulunduğunu ispata çalışmaktadır.
Bu arada, Mustafa Kemal Paşa'nın ulusun başına bela kesildiğini de belirtmekten kaçınmamaktadır.
Bildirisinde Kurtuluş Savaşı'na karşı olmadığını ve elinden geldi-

ğince zafere katkıda bulunduğunu vurgulamaya çalışan Vahdettin, kendi
kesesinden 40.000 altın lira vererek Mustafa Kemal Paşa'yı Kurtuluş Savaşı'nı başlatması için Anadolu'ya göndermiş olsaydı, bunu yurtseverliğinin en büyük delili olarak kullanırdı. Kuvayi Milliyeye sempati besleyen
kabineleri iş başına getirmekle öğünen Vahdettin, kendi kesesinden verdi-
ği 40.000 altına ek olarak bütçeden 360.000 altın ve 400.000 kağıt lira
gibi çok büyük bir parayı Kurtuluş Savaşı 'nı başlatması için Mustafa
Kemal Paşa'ya vermiş olsaydı, buna dört elle sarılır, uzun bildirisinin
büyük bölümünü verdiği paralara ayırırdı.

Vahdettin'in devlet bütçesinden bu kadar büyük parayı Mustafa
Kemal Paşa'ya verip veremeyeceğini bütçe tekniği açısından incelediği-


VAHDETTtN'tlN KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI İÇİN MUSTAFA KEMAL.... 295
\
mizde şu sonuçlara varmaktayız: Osmanlı devlet bütçesinin (A) işaretli
cetvelinde bütün kuruluşların ödenekleri toplu olarak gösterilmekte,
sonra her kuruluşun bütçesi ayrı ayn belirtilerek harcama kalemlerine
konulan ödeneklerin miktarı tek tek gösterilmektedir. Bütçe düzeninin ilk
sırasında "Zati Hazreti Padişahi ve Hanedanı Saltanat" başlığı altında padişah, saray ve hanedan mensuplarına aylık olarak ödenecek miktarlar

kağıt lira cinsinden belirtilmektedir. Devlet meşrutiyetle yönetildiğinden,
padişahın harcama konusundaki yetkileri sınırlandırılmıştır. Bu nedenle,
padişahın bütçe harcamalarında tek söz sahibi olduğu konu, bütçenin
"Zati Hazreti Padişahi ve Hanedanı Saltanat" bölümünde kendisine ayrı-
lan ödenektir. Yani, Vahdettin'in kendi şahsi serveti dışında bütçede belirtilen yerler dışında harcama yapması mümkün değildir. Kaldı ki, bütçeden verdiği ileri sürülen 360.000 altın liranın kağıt para karşılığı
2.160.000 liradır ve ayrıca verdiği iddia edilen 400.000 kağıt lira ile birlikte 2.550.000 lira etmektedir. Padişahın bu kadar büyük miktardaki bir

parayı bütçenin kendisine ayrılan ödeneğiyle karşılaması zordur. Hanedanın öteki mensuplarına ayrılan ödeneklerden de yararlanmış olabileceği

akla gelebilir. Ne var ki, Cumhuriyet'in ilanından sonra hanedan mensupları yurt dışına sürülmüş, bunlardan kimileri Atatürk'ü yıpratmak için

yurt dışında çeşitli yayınlarda bulunmuşlardır. Eğer, Kurtuluş Savaşı'nı
başlatması için Mustafa Kemal Paşa'ya verilen paraya ödeneklerinden yapılan kesintilerle en küçük bir katkıda bulunmuş olsalardı, bunu mutlaka
açıklarlardı.

Osmanlı Devleti yaşamının son dönemlerinde mali yönden son derece güçsüzdü. 1854-1856 Kırım Savaşı sırasında alınmaya başlanan dış

borçlar hızla artmış, dış borç anapara ve faiz taksitlerini ödemek için ard
arda yeni borçlanmalara başvurulmuştu. Böylece dış borçlar çığ gibi bü-
yümüş, taksitler ödenemeyince 1875 yılında devletin iflas ettiği açıklanmıştı. Bunun üzerine, yabancı alacaklıları temsilen Düyunu Umumiye

adında bir örgüt kurulmuş ve ülkenin bazı kesimlerindeki vergilerin tahsili bu örgüte bırakılmıştı. Ardından kurulan Reji İdaresi'ne de ülkenin

önde gelen gelir kaynağı tütün tekeli teslim edilmişti. Devlet gelirlerinin
yaklaşık %30'nu tahsil ederek yabancı dış borç alacaklılanna ödeyen Dü-
yunu Umumiye ve Reji İdaresi kısa zamanda ülke çapında örgütünü yaygınlaştırmıştı. Devletin Maliye Bakanlığındaki memur sayısı 5.000 dolayındayken, Düyunu Umumiye örgütünde çalışan personel sayısı 8.000'e
ulaşmıştı.

Osmanlı Devleti mali yönden güçsüzlüğüne karşın, Fransa'yı örnek
alarak ve Fransız uzmanlarından yararlanarak çağdaş bir mali düzen kurmuştur. Harcamalar yalnızca bütçeden yapılmaktadır. Günümüzde olduğu

gibi bütçe dışında harcama yapılabilecek fonlar yoktur. Bütün harcamaların dayanağı yasalarda ve yasalara dayanılarak çıkarılan tüzüklerde (Masraf kanunları ve nizamnameler) belirtilmekte, her harcama ve her ödeme

296

bir belgeye bağlanmakta, harcamalann devlet muhasebe kayıtlarına ge-
çirilmesinde hangi belgelerin düzenleneceği ve nasıl muhasebeleştirileceği ayrıntılı biçimde gösterilmektedir. Yapılan tüm harcamalar devlet muhasebesi kayıtlan içinde yer almakta, Sayıştay'ın (Divanı
Muhasebat) miirakabesine ve Maliye Teftiş Kurulu'nun (Maliye Teftiş Heyeti'nin) denetimine tabi bulunmaktadır. Harcamalann bütçe ödeneklerine uygun olup olmadığı ve belgeye dayandınlıp dayandınlmadı-
ğı harcamadan sonra Sayıştay tarafından kontrol edilmektedir. Maliye
Teftiş Kurulu'na bağlı Maliye Müfettişleri de kamu kuruluşlannın harcamalarını denetlemekte, harcama belgelerini incelemekte, yolsuzluk

yapılıp yapılmadığını araştırmakta ve yapılan ihbarlan soruşturmaktadır.
Sayıştay ve Maliye Teftiş Kurulu kamu yönetiminin o denli vazgeçilmez unsurları olmuşlardır ki, Anadolu'yu yöneten Büyük Millet
Meclisi bile o günlerin güç koşullan altında bu kuruluşların fonksiyonlarını yerine getirecek düzenlemeler yapmıştır. Sayıştay görevini

milletvekillerinden oluşan bir komisyon yüklenmiş ve harcamalar bu komisyon tarafından murakabeye tabi tutulmuştur. Aynca Maliye Teftiş

Heyeti Umum Müdürlüğü kurulmuştur. Yunanlılann Ankara'nın 70-80
kilometre yakınlanna dek sokulduğu Sakarya günlerinde bazı devlet
kuruluşlannın Kayseri'ye taşınması sırasında Maliye Teftiş Heyeti
Umum Müdürlüğü de Kayseri'ye taşınmış, Maliye Müfettişleri, Kayseri'deki Umum Müdür'den aldıklan emir doğrultusunda Anadolu'nun düşman işgali dışında kalan yerlerinde görevlerini sürdürmüşlerdir.
Özetle sunmaya çalıştığımız Osmanlı Devleti'nin son dönemlerindeki mali düzenden anlaşılacağı gibi, Vahdettin'in Mustafa Kemal Paşa'ya

devlet bütçesinden verdiği ileri sürülen 360.000 altın lira ile 400.000
kağıt liranın mutlaka devlet muhasebe kayıtlanna girmesi gerekmektedir.
Devlet muhasebe kayıtlanna girmesi için de önce ödenekle ve Mustafa
Kemal Paşa'ya veya 9. Ordu Müfettişliği Karargahı'na yapılan ödeme ile
ilgili belgelerin düzenlenmesi, sonra Mustafa Kemal Paşa veya 9. Ordu

Müfettişliği Karargahı adına bir avans hesabı açılması ve yapılan harcamalann da belgelere dayandınlarak bu avanstan mahsub edilmesi suretiyle muhasebeleştirilerek avans hesabının kapatılması gerekmektedir. Yıllardır Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yapan yerli ve yabancı

tarihçilerin hiçbiri böylesine önemli bir konuda bir tek belgeye rastlayamamışlardır. Kendi görüşleri doğrultusunda belgeler bulabilmek için Osmanlı arşivlerini didik didik eden gerici yazarlar da, iddialannı destekleyecek en küçük bir belgeye rastlamış olsalardı, bu belgeyi Vahdettin'in

yüceltmek ve Atatürk'ü küçük düşürmek için yazdıkları kitaplann temel
dayanağı yaparlardı.

Bir Osmanlı altın lirası 7,2 gramdır. Buna göre, Vahdettin'in kendi
kesesinden verdiği ileri sürülen 40.000 altın liranın ağırlığı 288 kilo, ayn-

VAHDETTÎN KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI ÇÎN MUSTAFA KEMAL... 297

ca devlet bütçesinden verdiği ileri sürülen 360.000 altın liranın ağırlığı ise
2.592 kilo olmak üzere 400.000 altın liranın ağırlığı 2.880 kilo olmaktadır. 400.000 kağıt liranın ağırlığı da yaklaşık 560 kilodur. Bu durumda,

Mustafa Kemal Paşa'ya verildiği ifade edilen altın ve kağıt paralann toplam ağırlığı 3.440 kilodur. O yıllarda yük taşımada kullanılan kırkar kiloluk standart sandıklara konulduğunda altın liralar 72 sandık dolusu altın
para etmektedir. 400.000 kağıt lira ise hacim olarak yaklaşık 35 adet standart sandığa sığabilmektedir. Toplam 107 sandık hacmindeki parayı Mustafa Kemal Paşa cüzdanına koyamayacağına ve çantasında taşıyamayaca-
ğına göre, bu paralar önce Samsun'a, oradan Havza, Amasya, Tokat,
Sivas üzerinden Erzurum'a, Erzurum'dan da Sivas üzerinden Kurtuluş
Savaşı'nın silahlı bir mücadele olarak yürütülmeye başlandığı Ankara'ya
nasıl götürülebilecektir? Bu sorunun yanıtını aramaya çalıştığımızda,
Vahdettin'in Kurtuluş Savaşı'nı başlatması için Samsun'a hareketinden
önce Mustafa Kemal Paşa'ya 40.000 altın lirası kendi kesesinden olmak
üzere 400.000 altın lira ve 400.000 kağıt lira verdiği iddiasının ne kadar
asılsız ve gülünç bir iddia olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
İstanbul'daki Kız Kulesi, işgal yıllarında İngilizler tarafından deniz
ulaşımını kontrol için bir üs gibi kullanılmış, İstanbul limanından kalkan
gemiler ile Karadeniz'e giden ve Karadeniz'den gelen gemiler Kız Kulesi
önlerinde durdurularak aranmıştır. Mustafa Kemal Paşa'yı ve 17 kişilik

karargahını Samsun'a götüren Bandırma vapuru da İngiliz kontrol subayları tarafından Kız Kulesi açıklarında durdurularak aranmış, kuşkulu bir

durum görülmediği için yoluna devam etmesine izin verilmiştir. Para
dolu 107 sandığın gemileri en küçük köşelerine dek dikkatle arayan İngiliz subaylarının gözünden kaçtığı düşünülemez.
Bandırma vapurunun kaptanı İsmail Hakkı Bey (Durusu) anılarında İstanbul-Samsun yolculuğunu en küçük ayrıntılarıyla anlatmıştır. Mustafa Kemal Paşa ve karargahına ait üç buçuk tona yakın ağırlıktaki yüzden fazla sandık küçük gemisine yüklenmiş olsaydı, İsmail Hakkı Bey

yüklenmesi, İngiliz kontrol subaylannın gözünden kaçırılması ve Samsun'da boşaltılması sorunlar yaratacak olan bu büyük yüke mutlaka değinirdi
1
.
Samsun'da liman olmadığından Bandırma vapuru açıkta demirlemiş,
yolcular ve eşyaları Mustafa Karakaş'ın küçük motoru ve İsmail Kerim
Reisoğlu'nun kayığıyla kıyıdaki iskeleye taşınmışlardır. Zaferden sonra
Mustafa Karakaş ile İsmail Kerim Reisoğlu Samsunlulann gözbebeği
olmuş, kendileriyle sayısız röportajlar yapılmış, 19 Mayıs Bayramlannda
kürsülerden Samsunlulara o günleri anlatmışlardır. Yalnızca yolculan ve
eşyalannı karaya çıkarmak için Bandırma vapuru ile iskele arasında bir-
1. Bandırma Vapuru ismail Hakkı Bey'in Anılan, 'Tarih Konuşuyor" Dergisi

Mayıs 1964.

298

kaç sefer yapan Mustafa Kar ak aş ile İsmail Kerim Reisoğlu'nun, vapurda
3.440 kilo ağırlığında 107 sandık yük bulunsaydı, bu yükü karaya çıkarmak için vapurla iskele arasında en az 4-5 sefer daha yapmaları gerekirdi.

Her ikisi de ne kendileriyle yapılan röportajlarda, ne de Samsun gazetelerinde yer alan 19 Mayıs bayramı konuşmalarında bu kadar çok yükten
bahsetmemişlerdir.

9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Bandırma vapuru ile 16
Mayıs 1919 günü İstanbul'dan ayrılmış ve 19 Mayıs 1919 Pazartesi sabah
saat 6'da Samsun'da Anadolu toprağına ayak basmıştır. Vapurda Mustafa
Kemal Paşa'dan başka 17 kişiden oluşan müfettişlik karargahı ile
Sivas'taki 3. Kolorduya komutan olarak atanan Kurmay Albay Refet Bey
(Bele) de vardır. Refet Bey, Sivas'a gitmek için aynı vapura binmiştir.
Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Bandırma vapuru ile Samsun'a
giden 18 kişi rütbe sırasıyla şunlardır:

1- Kurmay Albay Refet (Bele), 3. Kolordu Komutanı
2- Kurmay Albay Kazım (İnanç), Müfettişlik Kurmay Başkanı
3- Dr. Albay İbrahim Tali (Öngören), Müfettişlik Sağlık Başkanı
4- Kurmay Yarbay Mehmet Arif (Ayıcı), Kurmay Başkan Yardımcı-
sı v
5- Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede), Karargah Haberalma ve Siyasi
Şube Müdürü
6- Binbaşı Kemal (Doğan), Müfettişlik Topçu Komutanı
7- Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Müfettişlik Sağlık Başkan Yardımcı-

8- Yüzbaşı Cevad Abbas (Gürer), Müfettişlik Başyaveri
9- Yüzbaşı Ali Mümtaz (Tümay), Kurmay Mülhakı
10- Yüzbaşı İsmail Hakkı (Ede), Kurmay Mülhakı
11- Yüzbaşı Ali Şevket (Öndersev), Müfettişlik Emir Subayı
12- Yüzbaşı Mustafa Vasfı (Süsoy), Müfettişlik Karargah Komutam
13- Üsteğmen Hayati, Kurmaybaşkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kalem Amiri


VAHDETTtN'N KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI ÎÇN MUSTAFA KEMAL.... 299

14- Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi), Kurmay Mülhakı
15- Üsteğmen Abdullah, İaşe Subayı
16- Teğmen Muzaffer (Kılıç), Müfettişlik İkinci Yaveri
17- Birinci Sınıf Katip Faik (Aybars), Şifre Katibi
18- Dördüncü Sınıf Katip Memduh (Atasev), Şifre Katibi Yardımcısı

Bandırma vapuru, 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ve karargahını Samsun'a götürmekle görevlendirilmiştir ve özel bir sefer yapmaktadır. Vapurda Mustafa Kemal Paşa ve 17 kişilik karargah personeli ile
Sivas'taki birliği başına giden 3. kolordu Komutanı Albay Refet (Bele)
dışında bir tek yolcu yoktur. Bu yoculardan çoğu sonradan Kurtuluş Savaşı kadrosu içinde önemli görevler ifa etmişlerdir. İçlerinde anılarını

kitap veya gazetelerde dizi biçiminde yayınlayanlar olmuştur. Bu anılarda
İstanbul-Samsun vapur yolculuğuna geniş yer verildiği halde, hiçbiri
Mustafa Kemal Paşa'ya verildiği ileri sürülen üç tona yakın ağırlıkta ve
yüzden fazla sandık hacminde paraya değinmemiştir. Bu kadar çok yük
vapura yüklenirken, vapurda ve vapurdan iskeleye çıkanlırken anılarını
yazan yolcuların hepsinin gönmemiş olduğunu söylemek mümkün değildir
2
.
Yakın tarihimizle ilgili çeşitli araştırmalarıyla tanınan birçok yazar,
9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ve karargahının İstanbul-Samsun
yolculuğunu araştırma konusu yapmışlardır
3
Fethi Tevetoğlu ise Atatürk'le Samsun'a çıkan 18 kişiden 12'sini özel inceleme konusu yaparak .
ayrıntılı biçimde yayınlamıştır. Fethi Tevetoğlu'nun inceleme konusu
yaptığı kişiler şunlardır: Yüzbaşı Cevad Abbas (Gürer) ve Teğmen Muzaffer (Kılıç); Dr. Albay İbrahim Tali (Öngören); Dr. Binbaşı Refik (Saydam); Kurmay Albay Kazım (Dirik); Binbaşı Kemal (Doğan), Yüzbaşı
Mustafa Vasfı (Süsoy) ve Üsteğmen Hayati; Yüzbaşı Ali Şevket, Birinci
2. Mehmet ARİF - Anadolu inkılabı, Mücahedat-ı Milliye Hatıratı-istanbul 1340;

Cevad Abbas GÜRER - Ebedi Şef Kurtarıcı Atatürk'ün Zengin Tarihinden Birkaç Yaprak-Istanbul 1939; Arif Hikmet GERÇEKÇİ, "Hayat Tarih Mecmuası" Dergisi, Ekim

1967; Muzaffer Kılıç'ın Hatıra Defteri, "Zafer Gazetesi'nde 19 Mayıs 1960 günü başlayan dizi yazı; Yakınlarından Hatıralar-Istanbul 1955 (Dr. ibrahim Tali Öngören'in Samsun'a Çıkışla ilgili anıları kitabın 109-118 sayfalanndadır).
3. ismail ARAR - Atatürk'le Beraber Samsun'a Çıkanlar - "Cumhuriyet Gazetesi"
19 Mayıs 1969; Tayyip GÖKBİLGiN - Milli Mücadele Başlarken - Ankara 1965;
Dr. Fethi TEVETOĞLU - Atatürk'le Samsun'a Çıkanlar - Ankara 1971; Kemal PEKER
- Atatürk'le Samsun'a Çıkan Ali Mümtaz Tünay'a Aid Hatıram - 'Türk Kültürü" dergisi.
Eylül 1970; Yunus Nadi ABALIOĞLU - Mustafa Kemal Paşa Samsun'da - istanbul 1955;
Tevfik BIY1KLIOGLU - Atatürk Anadolu'da - Ankara 1959; Naşid MENGÜ - Atatürk'ün Yaveri Muzaffer Kılıç - "Cumhuriyet Gazetesi", 17 Temmuz 1959.


300 ALPTEKİN MÜDERRİS OĞLU
Sınıf Katip Faik (Aybars), Dördüncü Sınıf Katip Memduh (Atasev) ve
Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)
4
-Ne Fethi Tevetoğlu, ne de öteki araş .
tırmacılar karargah mensuplarından hiçbirinin Mustafa Kemal Paşa'ya
verildiği ileri sürülen bu kadar çok paradan ve bu kadar büyük yükten söz
ettiklerine rastlamamışlardır. Bu konuda en küçük bir belirti olsaydı, bu
aynntılı araştırmalarda ortaya çıkanlırdı.

Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu toprağına ayak bastığı Samsun'da
bir İngiliz birliği bulunmaktadır. Kıyı kenti olduğu için ingiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan savaş gemilerinin tehditi altındadır. Pontus Devleti

kurmak için silaha sanlan ve Yunan savaş gemilerinden destek alan
Rum çeteleri Türk halkına karşı kanlı eylemlerini sürdürmektedirler. İçerilerde daha güvenli çalışabileceğini düşünen Mustafa Kemal Paşa, Samsun'da altı gün kaldıktan sonra Havza'ya geçmiştir. Daha sonra Amasya'ya gitmiş, orada yakın gelecekte Kurtuluş Savaşının öncü kadrosunu

oluşturacak olan Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Rauf Bey (Orbay) Kazım Karabekir Paşa ile Albay Refet Bey'in de görüşlerini alarak bir bildiri

hazırlamış ve 22 Haziran günü Anadolu'daki bütün kolordu komutanlıklanna, valiliklere, kaymakamlıklara göndermiştir. Tarihimize "Amasya

Tamimi" adıyla geçen bildiride özetle yurdun bütünlüğünün ve bağımsızlığının tehlikede olduğu, ulusun sesini dünyaya duyurmak ve kaderini belirlemek için bir ulusal kongrenin toplanması gerektiği belirtiliyordu.
Mustafa Kemal Paşa ve müfettişlik karargahı Amasya'dan aynldıktan sonra Tokat ve Sivas üzerinden Erzurum'a gitmiş ve kongre hazırlıklanna başlamıştır.

O yılların başlıca yük taşıma aracı kağnı, deve ve katırdır. Taşıma
kapasitelerinin sınırlı olması nedeniyle, genellikle kağnılara 5, develere 3
ve katırlara 2 standart sandık yüklenebilmektedir. Bu duruma göre Mustafa Kemal Paşa'ya verildiği ileri sürülen ve hacim itibariyle 107 sandık

tutan parayı, 22 kağnılık bir konvoyun veya 35 deveden ya da 54 katırdan
oluşan bir kervanın taşıması gerekirdi. Böylesine büyük bir konvoy veya
kervanın Samsun'dan yola çıkışını ve Havza, Amasya, Tokat, Sivas üzerinden Erzurum'a gidişini hiç mi gören olmamıştır? Böyle uzun bir konvoy ya da kervan, bu yerlerde Mustafa Kemal Paşa ile karargahını törenlerle karşılayanlardan ve törenlerle uğurlayanlardan hiçbirinin mi

dikkatini çekmemiştir?
Padişah Vahdettin ve hükümet, Havza'dan itibaren Mustafa Kemal
Paşa'nın tutum ve davranışlarını kuşkuyla izliyordu. Amasya'da yayınladığı bildiri hakkında duyulan kuşkulan artırmıştı. Mustafa Kemal Paşa

4. "Türk Kültürü" dergisinin Ağustos 1969, Eylül 1969, Ekim 1969, Kasım 1969,
Aralık 1969, Ocak 1970, Şubat 1970, Temmuz 1970 sayılan.


VAHDETTtN'N KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI ÇN MUSTAFA KEMAL.... 301

Erzurum'da halka dayalı mücadele başlatmak amacıyla bir kongre toplama hazırlıklarına girişince, irade-i seniye, yani padişah buyruğuyla görevine son verildiği ve İstanbul'a dönmesi gerektiği bildirildi. Mustafa
Kemal Paşa İstanbul'a dönmeyeceğini bildirince, bu kez yine irade-i seniye ile askerlikten çıkarıldı; sahip olduğu rütbe, nişan ve madalyalar geri

alındı. Padişah Vahdettin, Mustafa Kemal Paşa'ya para vermiş olsaydı,
kendi buyruğuyla görevden aldığı zaman verdiği parayı da geri ister, iade
etmeyince Mustafa Kemal Paşa'ya zimmet çıkartırdı. Rütbesini, nişanlarını ve savaş alanlarında kazandığı madalyaları geri alan Vahdettin, verdi-
ği iddia edilen 400.000 altın ve 400.000 kağıt lirayı geri istemez miydi ve
iade etmeyince devlet parasını zimmetine geçirme gibi ağır bir suçla suç-
lamaz mıydı?

Mustafa Kemal Paşa ve karagahı Erzurum'da 15. Kolordu merkezinde kalmışlardır. 15. Kolordu Komutanı ise, Mustafa Kemal Paşa askerlikten ayrılınca, kolordusunun emrinde olduğu söyleyerek O'na en
büyük güvenceyi veren Kazım Karabekir Paşa'dır. Vahdettin, kağnı
konvoyu, deve veya katır kervanıyla taşınacak hacimde altın ve kağıt
para vermiş olsaydı, bu paraların 15. Kolordu merkezinde korunması
gerekirdi. Kazım Karabekir Paşa, Kurtuluş Savaşı ile ilgili önemli bir
kitap yazmış, Erzurum'daki olayları en küçük aynntıya kadar anlatmış, fakat söz konusu paradan hiç söz etmemiştir. Kazım Karabekir Paşa

gibi kolordusunda izni olmadan kuşların bile uçamayacağı son derece
yetenekli ve sert disiplinli bir komutanın, kendi merkezinde koruma altı-
na alınan bu kadar büyük miktarda paradan haberi olmaması düşünülemez
5

.

O yıllarda altın ve kağıt liralar tedavülde bulunmakla birlikte, piyasada kağıt para kullanılmakta ve 1 altın lira 6 kağıt lira olarak işlem görmektedir. Buna göre, Mustafa Kemal Paşa'ya verildiği iddia edilen
400.000 altın lira ile 400.000 kağıt liranın satın alma gücü 2.800.000 lira
olmaktadır. Bu kadar büyük miktardaki paranın satın alma gücü hakkında
bir fikir verebilmek için, on ay sonra açılacak Büyük Millet Meclisinde
milletvekili aylığının 100 lira ve Ankara'da ev kiralarının 25-30 lira oldu-
ğunu belirtmemiz yararlı olacaktır
6

.

O yıllarda altın uluslararası para niteliği taşımakta ve altın lira dış ticarette bütün ülkelerce döviz olarak kabul edilmektedir. Bir tüfeğin Avrupa silah piyasasındaki fiyatı 5,5 altın liradır ve Vahdettin'in verdiği ileri
sürülen 400.000 altın lira ile 72.727 adet tüfek alma olanağı vardır. Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşının başında bu kadar büyük olanağa
5. Kazım KARABEKİR - istiklâl Harbimiz - istanbul 1960.
6. Alptekin MÜDERRtSOĞLU - Kurtuluş Savaşının Mali Kaynaklan - Ankara
1974, s.255.


302 ALPTEKİN MÜDERRİSOĞLU
sahip olsaydı, savaş üç yıl sürmez, çok daha önce zafere ulaşırdı. (İki yıl
sonra, Ankara önlerine dek sokulan Yunanlılara durdurmak için ülkenin
varının yoğunu ortaya döktüğü Sakarya günlerinde, ordumuzun elindeki
toplam tüfek sayısı 63.416 adet idi)
7
.
Vahdettin'in Mustafa Kemal Paşa'ya 400.000 altın lira ile 400.000
kağıt lira verdiği yolundaki iddianın ne denli gerçek dışı olduğunu, Milli
Mücadelenin ilk aylarında çekilen ve herkesin tanık olduğu para sıkıntısı
ortaya koymaktadır. Bu konudaki sayısız örnekten birkaçını belirtmekle
yetineceğiz.
9. Ordu Müfettişliği karargahına İstanbul'dan ayrılırken verilen
25.000 kağıt lira tutarındaki üç aylık ödenek Amasya'dan aynlmadan bitmişti. Müfettişlik karargahı Mustafa Kemal Paşa'nın yaşamı boyunca biriktirdiği 800 altın liranın harcanmasıyla Amasya'dan Erzurum'a gelebilmişti
8
.
Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919 günü doğu illerindeki Müdafai
Hukuk derneklerinin gönderdiği delegelerin katılmasıyla eski bir Ermeni
okulunda çalışmalarına başlamıştır. Askerlikten çıkarıldığı için üniformadan yoksun kalan ve giyeceği bir sivil elbisesi olmayan Mustafa Kemal

Paşa, Erzurum Valisi Münir Bey'in bir elbisesini, eski Elazığ Valisi Mazhar Müfit Bey'in bir fesini giyerek kongreye katılmıştır. Erzurum'a geliş-

gidiş yol giderleri kendilerini seçen Müdafai Hukuk demeklerince karşı-
lanan delegeler, Erzurumluların konuğu olmuşlardır. Mustafa Kemal Paşa
ve yanındakiler 20. Kolordu merkezinde, delegeler Erzurumluların evlerinde kalmışlardır.
Erzurum Kongresinde, kongre adına kararlar almak üzere Mustafa
Kemal Paşa'nın başkanlığında "Heyeti Temsiliye" adında bir kurul seçilmiştir. Erzurum Kongresinden sonra, Sivas'ta bütün Türkiye'yi kapsayacak bir kongrenin hazırlıklanna başlanmıştır. Ne var ki, parasızlık nedeniyle Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye üyelerinin Erzurum'dan

Sivas'a gitmeleri sorun olmuştur. Sonuçta, emekli binbaşı Süleyman
Bey'in Erzurum Müdafai Hukuk demeğine 900 lira borç vermesiyle
sorun çözülmüştür. Bu parayla üç yaylı at arabası kiralanmış; ekmek,
peynir ve zeytinden oluşan kumanyalar satın alınmış, Mustafa Kemal
Paşa ve Heyeti Temsiliye üyeleri üç eski otomobil ve üç yaylı arabayla
yola koyulmuşlardır
9
.
7. Alptekin MÜDERRİSOĞLU - Sakarya H, Ankara önlerindeki Uzun Savaşma -
.istanbul 1882, s.101 .
8. Vehbi Cem AŞKUN - Sivas Kongresi - istanbul 1964, s.100.
9. Cevat DURSUNOĞLU - Milli Mücadelede Erzurum - Ankara 1946 s.137-139.


VAHDETTÎN'ltN KURTULUŞ SAVAŞINI BAŞLATMASI İÇİN MUSTAFA KEMAL... 303
Sivas Kongresi yurdun dört bir yanından gelen delegelerin katılmasıyla 4 Eylül 1919 günü Sivas lisesi salonunda çalışmalarına başlamıştır. Delegelerin yol giderleri kendilerini gönderen Müdafi Hukuk derneklerince karşılanmış, Sivaslılar delegeleri evlerinde ağırlamışlardır.
Sivas'taki 3. Kolordu, Mustafa Kemal Paşa'yı ve Heyeti Temsiliye üyelerini kolordu misafirhanesinde ağırlamak istemiştir. Fakat mücadelenin
halka dayandırılması istendiğinden, onlar lisede kalmışlardır.
)
Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye üç aya yakın bir süre
Sivas'ta kalmış, bu süre içinde yiyecek giderleri Rauf Bey'in verdiği 100
altın lirayla karşılanmıştır. Sivas'tan Ankara'ya hareket edilirken parasızlık yine sorun olmuş, Mazhar Müfıd Bey'in arkadaşı olan Osmanlı Bankası Sivas şubesi müdürünün yardımıyla bankadan 1.000 lira borç alınmıştır. Bu borç için Mazhar Müfıd Bey bir senet imzalamış, tüccardan
Bedri Bey de senete kefil olmuştur. Alınan bu borçla Sivas-Ankara yolculuğu gerçekleştirilmiştir
10
.
Mustafa Kemal Paşa'nın ve Heyeti Temsiliye'nin 27 Aralık 1919
günü Ankara'ya vanşından 23 Nisan 1920 günü Büyük Millet Meclisi
açılıncaya dek tüm giderleri Ankara Müdafai Hukuk Cemiyeti tarafından
karşılanmıştır".

10. Alptekin MÜDERRISOĞLU - Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları - Ankara
1974, s.171.
11. Alptekin MÜDERRISOĞLU - Kurtuluş Savaşında Ankara - Ankara 1993, s.98-
100.
İlteriş Kağan
İlteriş Kağan
Yazışmalık Yöneticisi


Yazışmalık Yöneticisi


-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Turkey10
-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Gencat10
-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Pro10
Yaş Yaş : 42
Cinsiyet Cinsiyet : Erkek
Nerden Nerden : Turan
Lakap Lakap : ©ﻕΞתς яΞiS
Doğum Tarihi Doğum Tarihi : 01/10/81
 Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? Atsız´ın hangi kitaplarını okudunuz? : Hepsini Okudum
İletiler: İletiler: : 5564
Üyelik Tarihi Üyelik Tarihi : 06/01/09
-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Pro1010
-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  290407


-Vahdettin, Kurtuluş Savaşı  Ile10

https://ilteris.forum.st/

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz