Eski Bir İntikamın Tezahürü

[GökBörü]

PKK’dan giden bir kısım terörist ile Suriye’de, Irak'ın kuzeyindekine paralel PYD özerk bölgesi kurulmuş, bağımsızlığa doğru sevinç çığlıkları ile hızla yol almaktadır.

Türk ordusu ve PKK ile savaşan silahlı mücadele dönemindeki tüm üst düzey komutanlar kirli bir garnitür içine konularak müebbet hapse mahkum edilmiştir. Türk ordusunun komutanları esirdir. Şimdi ise yandaş ve çanak yalayıcılar, sosyal medyada kahpe ağlar, suç bastırır misali, şeyi yanmış kedi gibi sevinç çığlıkları atmaktalar. Bir kaç komutanın sözde darbe hayalleri kurguladığı iddiası ile koca Türk ordusunun şerefli ordusu ve üniformasına leke sürülmüştür. Biz bu filmi yine tarihin derinliklerinde izlemiştik. Mücadele yıllarında Malta sürgünleri öncesi Meclisi Mebusan’ın kapatılması ve milliyetçi subay ve aydınların İngilizler tarafından tutuklanarak Malta ya sürülmesinin ikinci perdesidir bu davalar.. O zamanda İngilizler uzun süre araştırma yapmış, Milli Mücadele başlatabilecek, İngiliz ve Yunan işgaline direnecek tüm subayları ve aydınları toplamışlardı.

Gazi Mustafa Kemal Samsun'a gecene kadar durusunu, bakış acısını ve niyetini adeta özenle gizlemiştir. Çünkü durumu ve tehlikeyi iyi tespit etmiş ve yabancı basına Beyoğlu’nda bir otelde ılımlı mesajlar içeren bir mülakat vermiştir. O zamanda sözde İslamcı, halifeci, âdemi merkeziyetçi, kekoçü, Rumcu, Ermenici ne kadar gafil, hain, işbirlikçi Türk düşmanı varsa o günkü Malta tutuklamalarını alkışlamıştır. Bu gün yine Onların torunları vardır. Son günlerde Türk düşmanlığını öne alarak onun ordusuna, Cumhuriyetine, kurumlarına düşmanlığın her geçen gün artarak devam ettiğini görüyoruz, onlar soyunun ve kanının gereği hain ve işbirlikçi dedelerinin intikamını alıyor. Ancak unutmasınlar ki bizde hesabımızı en kısa zamanda deftere yazdık ve alacağımız bizim ömrümüz yetmez ise evlatlarımıza ve torunlarımıza ebediyen vasidir. Biz kimiz, onlar kim mi diyorsunuz?

BİZ KİMİZ, ONLAR KİM

Onlar ki; Derviş Vahdetin, Prens Sabahattin’in, Şeyh Said’in, Seyid Rıza’nın, Ali Batı’nın, Delibaş Mehmet’in, Damat Ferit’in torunları, biz ise Şehit Enver pasa’nın, Gök sultan Abdulhamid hanın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Fevzi Pasa’nın, Asım Gündüz’ün, Ali ihsan Pasa’nın, Yakup Şevki Pasa’nın, Fahrettin Altay’ın, Yörük ali Efe!nin, Demirci kaymakamı İbrahim Edhem beyin torunlarıyız. Onlar Tevfik Fikret, Ali kemal gibi kimliksiz, milliyetsiz Türk düşmanlarının, biz ise Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, M. Emin Yurdakul, Ahmet Ağaoğlu, Mehmet Akif, Hüseyin Zade Ali, Halide Edip gibi Türk milletine sevdalıların torunlarıyız. Onlar keko Teali cemiyetinin, Teali İslam cemiyetinin, Mavri Mira’nın, İngiliz Muhipleri cemiyetinin, Amerikan mandacılarının torunları, bizler ise İttihat ve Terakki’nin, Türk ocaklarının, MTTB’nin, bMüdafa-i hukuk cemiyetlerinin, Reddi İlhak cemiyetinin, Kuvvay-i Milliye’nin çocukları ve mirasçılarıyız.

Onlar AKP’nin yandaşı, ABD’nin, AB’nin, Soros’un işbirlikçisi, okyanus ötesinin şakirdi ve Barzani amcalarını yeğeni, Biz ise Alparslan Türkeş’in Askeri, Devlet Bahçeli’nin bozkurtları, Ülkü ocaklarının delileri, Türk milletinin sevdalılarıyız. Biz haksızlık karsısında susmayan ve susturulamayacakların yoldaşı, arkadaşı, mazlumların, zulme uğrayanların, dili, eli, yumruğu, tokatı ve kurşunları karşılayan göğsü ve yüreğiyiz. Biz, Ülkücü yemininde son nefes, son nefer, son damla kana kadar mücadele etmeye ve kefen giymeye and içmiş, ÜLKÜCÜ-TÜRK MİLLİYETÇİLERİYİZ.

Bu savaş ve intikam onlar için yeni değil… Bu kin ve nefret Türk milletine ve ordusuna tam yüzyıllık intikam ve kin duygusunun, ezikliğin, zavallılığın, sünepeliğin, sinsiliğin, hainliğin, işbirlikçiliğin, gafletin intikamıdır. Bu ne İslam’dır, ne Müslümanlık icabıdır. Bu olsa olsa hukukun bir grup oligarşisi ile katledilmesi ve Türk ordusundan 100 yıllık sinsi kinlerinin intikamının alınmasıdır. Şemdin Sakık tanık, Genelkurmay Başkanı sanık. Bu nasıl bir hırs, nasıl bir kin, ne büyük gaflet, ne çirkin bir zillettir. Adaletin terazisi hiç bu kadar ölçüyü kaçırmamıştı. Türk milletinden ve Türk ordusundan intikama dönüşen bu adaletsizliği Allah(CC)’ın ilahi adaletine havale ediyoruz. Tarih bu günleri kara bir leke olarak sorumluları aleyhine yazacaktır.

ATSIZ ATA İLE KISA BİR SOHBET

Satırlarımı Hüseyin Nihal Atsız Ata’nın sözleri ile noktalıyorum. Siyah vurgulu yerler Atsız Ata’nın vatandaş değerlendirmesinin bu gün için kimlere isabet ettiğine dair yorumumdur..

“Millete ve vatana bağlılık bakımından birkaç türlü vatandaş vardır. Bunların başında kahramanlar gelir. Hiçbir karşılık beklemeden kendisini her zaman millet ve vatan uğruna harcayabilenler, kahraman vatandaşlardır. Bu birinci sınıfın sayısı oldukça azdır.”( Nihal ATSIZ, Özdeyiş, 6. Sayı, Mart 1947)

Burada Atsız Ata Ülkücülerden, Türk milliyetçilerden, ülkü ocakları ve MHP mensuplarından bahsetmektedir.

“İkinci sınıfı iyi vatandaşlar teşkil eder. Bunlar tek başlarına ve her zaman kendilerini kendi istekleriyle feda etmeseler bile, iyi bir ad bırakmak bahasına kendilerini feda edebilen kimselerdir. Kutlu görevler için, ülküler için kendilerini harcayan bu iyi vatandaşlar, yanlarında kendilerine benzeyenleri gördükçe cesaretlenir ve birinci sınıfa yaklaşırlar.”(Atsız, a.g.m)

(Bu kısım vatandaşlar her hâlükârda vatanını ve milletini seven namuslu sıradan Türk vatandaşlarıdır.Klasik Müslüman Türk insanıdır)

“Üçüncü sınıf, kendilerini feda edebilecek yaratılışta olmamakla beraber, başka her hususta fedakarlığa katlanabilen, hatta kendisini feda etmek gerektiği zaman, bu fedakarlığı hiçbir istek duymadığı halde katlanan, yani kaçmayı düşünmeyen vatandaşlardır.”(Atsız, A.g.m)

(Bunlar ülkemizin orta sınıfında bulunan namuslu ancak genel olarak güncel kaygıları ön plana çıkan Esnaf, bürokrat düzeyinde vatandaşlarda ve gruplarda rastlayabiliriz. Bazı cemaat, grup ve STK’ları günümüzde bu sınıftan sayabiliriz)

“Dördüncü sınıf, vatan ve millet için ancak başka bir kazanç karşılığında fedakârlık yapabilen, fakat hiçbir zaman kan fedakârlığına girişemeyen ve kan fedakarlığından kaçınmak için her çareye başvuran, her hileyi yapan kötü bir sınıftır.”(Atsız, A.g.m)

(Bu sınıf sosyal, ekonomik çıkarları ön plana çıkan, finans ve iş çevreleri içinde bulunan oportünist, çıkarcı, liberal gruplardır.)

“Bir de hainler vardır ki, onlardan bahsetmeyi lüzumsuz buluyorum. Hafızaları biraz yormakla, bunun birçok örneğini başrolü oynayan büyük adamlar, ancak ilk iki sınıftan çıkmıştır.”(Atsız, A.g.m)

(Bu grup içinde bulunanların dini, fikri, ideolojisi, itikadı, farklı farklı gruplardan olabilir. Liberal, komünist, Marksist, kekoçü, İslamcı, Ermenici, Rumcu, diyalogcu, vb her türlü gruptan örneği tarihte olduğu gibi yine etrafınızda mevcuttur. Bunların yegâne ortak özelliği Türk milletine ve Türk milliyetçiliğine düşmanlıktır. Bunlar Türk’ten gayrı her kesim ve Millet ile geçici yada sürekli işbirliği yapabilir)

“Gerçekten büyük adam olanı ayırmak pek de kolay bir iş değildir. Çünkü şahsiyetleri tarafsız olarak incelemeye engel çok şey vardır. Bu engellerin başında propaganda gelir. Propaganda kötüye kullanıldığı zaman o kadar fena şeydir ki, bazen büyük adamları değersiz kimseler olarak gösterdiği gibi, bazen da alelade kişileri büyük adam diye tanıtabilir. Hele, tek taraflı propaganda nice gerçekleri ortadan silmektedir. Bereket versin ki, bir propaganda, asıl gerçekleri hiçbir zaman sonuna kadar gizleyemiyor. Doğru olan şey ergeç ortaya çıkıyor.”(Atsız, A.g.m)

Bu gün ise propaganda teknikleri ve usulleri, çağın ileri derecede gelişmiş medya ve iletişim araçları ile yapılmaktadır. Türk milleti kendi dini duyguları ile kandırılmakta ve adeta örtülü bir operasyon sessiz ve derinden yürütülmektedir. Türk milleti ve Türk çocuğu uyanmalı, Milliyetçi Türkiye ülküsünde birlik ve beraberlik içinde Güçlü büyük Türkiye’yi yeniden tesis etmelidir.

İSMAİL OSKAY