Tarih bilinci
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Tarih bilinci
Tarih, çoğumuz için okul yıllarımızda en sıkıldığımız derslerden biri olmuştur. Gerçekten de sıkıcı biçimde işlenerek, tarihin öğrenim şekline uygun olmayan tarzda yapılan eğitim doğruyu söylemek gerekirse zaman zaman hepimizin canını sıkmıştır. Türk gencinin en çok sevmesi gereken derslerden biri olan tarih niçin bizlere bu kadar sıkıcı geliyor? Şüphesiz ki bunun birçok sebebi var.
Öncelikle tarihin bize aktarılış biçiminden bahsedelim. Tarih derslerinde uykusu gelmeyen bir kişiyi ben tanımıyorum. Bu da demek oluyor ki tarih hikâye gibi anlatılmamalı. Ama genelde hocalarımız bize bu tarzda bir eğitim uyguladılar. Bu güne kadar yetişen gençliğin halini çoğumuz görmekteyiz ve bu anlayış devam ettikçe tarihini bilmeyen bilinçsiz nesiller türemeye devam edecek.
Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça büyük işler başarmak için kendinde güç bulacaktır.” sözünde olduğu gibi gençlerimizi uyutmak yerine onlara güç depolayacakları şekilde tarih öğretmeliyiz. Çünkü ancak bu şekilde tarihi düşmanlarını bilirler, Türkiye’nin önüne çıkacakları engellere karşı zırhlarını güçlendirirler ve başarılı olurlar. Bu güç nasıl kazandırılır biraz buna değinelim.
Türkiye Cumhuriyeti çok zor günlerden geçilerek kuruldu. Dedelerimiz bu ülkenin temellerini Çanakkale’de attı ve 23 Nisan 1920’de Ankara’da yeniden doğarak dünyaya kafa tuttu.
Bu topraklar için çok kanlar akıtıldı ve asla teslim olmayarak, büyük Türk Atatürk önderliğinde ya istiklal ya ölüm diyerek savaştılar. Arkalarında bize bu güzel vatanı bıraktılar. Eğer atalarımızın yaşadıklarını çok iyi çözümlersek ( bu da o dönemin tarihini çok iyi bilmek ile olur), zamanında düşülen hatalara düşmez, ders almış oluruz.
Öncelikle çocuklarımızı daha okul hayatlarının ilk gününden tarihi gerçeklerle yüzleştirmemiz gerekiyor. Mesela çocuklarımızı okula başlayacakları ilk günde neden alıp Çanakkale’ye götürmüyoruz? Onlara neden bu ibret verici anıtları ve şehitlikleri göstermiyoruz? Bu çocuklarımızı alıp Çanakkale Şehitlikleri’ni gezdirebiliriz ve gezdirmemiz de lazımdır. Çocuklarımıza ilk günden oraları göstersek çok mu kötülük etmiş oluruz. Her şey matematik midir? Fen midir? Tabi ki bunların yeri çok önemlidir. Ancak tarih bilimlerin anasıdır ve de çok önemlidir. Tarih hayatın ta kendisidir. Daha ilk günden bu çocukları bu tür tarihi mekânlarımıza götürürsek onlarda soru işaretleri bırakırız ve onları düşünmeye sevk ederiz. Şüphesiz ki düşünmeleri onları doğru yolu bulmaları için bir adımdır. O yöreleri gezip tüyleri diken diken olan çocukların, o anlar hiçbir zaman aklından çıkmayacaktır. Boşuna dememişler ağaç yaşken eğilir diye. Bu çocukların damarlarına bu yaşlarda milli bilinç verilmelidir. Başka çaresi yoktur. Bu da yeterli değildir. Okullarımızdaki tarih dersi müfredatı uzman kurullar eşliğinde yeniden düzenlenmeli ve tarih dersi çocuklara zevk ve ibret alacakları şekilde sunulmalıdır. Ayrıca her ay tarihi bir mekâna gezi düzenleyerek çocuklara görsel olarak tarih öğretilmelidir. Türkiye şüphesiz ki tarihi mekânlar bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Tarihimizin dönemleri ile ilgili filmler çekilip onlara yine bu filmler düzenli olarak izletilmelidir. Bunlar zor şeyler değildir ve yapılması gereken şeylerdir. Ayrıca öğretilmesi gerekenler sadece Cumhuriyet dönemi ve Osmanlı devleti ile ilgili konularla sınırlı olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nden önce 16 büyük Türk devleti ve iri ufaklı 120 civarı Türk devleti kurulmuştur. Bu devletleri ve büyük hükümdarlarını çocuklarımıza öğretmekte boynumuzun borcudur. Atatürk’te bunu emretmiştir. Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumu’nu kurdurarak Türk tarihinin araştırılıp öğrenilmesi ve gelecek nesile aktarılabilmesi için büyük çaba harcamıştır. Kendi de Türk tarihi hakkında birçok çalışmalarda bulunmuştur.
Unutmayalım ki tarih bir milletin hafızasıdır, kültürüdür, yaşam tarzıdır, her şeyidir. Tarihimizi unutursak, ya da yeteri kadar sahip çıkmazsak kültürümüz yok olur. Kültürümüz yok olursa da toplum yozlaşır, kendi benliğini unutur ve en sonunda yok olmaya mahkûm olur.
Bu yazımı okuyacak olanlara sesleniyorum. Sizlerden ricam ileride çocuklarınıza Türk tarihini okula gitmeden yavaş yavaş öğretmeye başlayın. Bana diyeceksiniz ki daha okula gitmeyen çocuğa nasıl tarih öğretelim? Çocuklar küçükken televizyonlarda gördükleri kahramanları kendilerine örnek alırlar. Onların yarasa adamı (batman), süper adamı (süperman), Robin Hood’u örnek almalarını engelleyin. Onlara kendi milli kültürümüzden örnekler sunun. Ve o bu kişileri örnek almalarını sağlayın. En basitinden onunla savaş oyunu oynarken ona; Aynı Atatürk gibi komutansın, Fatih Sultan Mehmed gibi ata biniyorsun, Alparslan gibi dövüşüyorsun tarzında şeyler söyleyin ki bunların çocuğun bilinçaltına yerleşmesini sağlayın. İster istemez bu kişilerin kim olduklarını zamanı geldiğinde sizden öğrenmek isteyecektir. İstemese bile ilerde bunlar önüne çıktığında, ayrı bir ilgi ile bu değerlere sarılacaktır. Tarih bilinci onlara ancak küçüklükten başlayarak verilebilir. Sonrası ise daha kolay. Bu iş ancak böyle halledilir.
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Öncelikle tarihin bize aktarılış biçiminden bahsedelim. Tarih derslerinde uykusu gelmeyen bir kişiyi ben tanımıyorum. Bu da demek oluyor ki tarih hikâye gibi anlatılmamalı. Ama genelde hocalarımız bize bu tarzda bir eğitim uyguladılar. Bu güne kadar yetişen gençliğin halini çoğumuz görmekteyiz ve bu anlayış devam ettikçe tarihini bilmeyen bilinçsiz nesiller türemeye devam edecek.
Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça büyük işler başarmak için kendinde güç bulacaktır.” sözünde olduğu gibi gençlerimizi uyutmak yerine onlara güç depolayacakları şekilde tarih öğretmeliyiz. Çünkü ancak bu şekilde tarihi düşmanlarını bilirler, Türkiye’nin önüne çıkacakları engellere karşı zırhlarını güçlendirirler ve başarılı olurlar. Bu güç nasıl kazandırılır biraz buna değinelim.
Türkiye Cumhuriyeti çok zor günlerden geçilerek kuruldu. Dedelerimiz bu ülkenin temellerini Çanakkale’de attı ve 23 Nisan 1920’de Ankara’da yeniden doğarak dünyaya kafa tuttu.
Bu topraklar için çok kanlar akıtıldı ve asla teslim olmayarak, büyük Türk Atatürk önderliğinde ya istiklal ya ölüm diyerek savaştılar. Arkalarında bize bu güzel vatanı bıraktılar. Eğer atalarımızın yaşadıklarını çok iyi çözümlersek ( bu da o dönemin tarihini çok iyi bilmek ile olur), zamanında düşülen hatalara düşmez, ders almış oluruz.
Öncelikle çocuklarımızı daha okul hayatlarının ilk gününden tarihi gerçeklerle yüzleştirmemiz gerekiyor. Mesela çocuklarımızı okula başlayacakları ilk günde neden alıp Çanakkale’ye götürmüyoruz? Onlara neden bu ibret verici anıtları ve şehitlikleri göstermiyoruz? Bu çocuklarımızı alıp Çanakkale Şehitlikleri’ni gezdirebiliriz ve gezdirmemiz de lazımdır. Çocuklarımıza ilk günden oraları göstersek çok mu kötülük etmiş oluruz. Her şey matematik midir? Fen midir? Tabi ki bunların yeri çok önemlidir. Ancak tarih bilimlerin anasıdır ve de çok önemlidir. Tarih hayatın ta kendisidir. Daha ilk günden bu çocukları bu tür tarihi mekânlarımıza götürürsek onlarda soru işaretleri bırakırız ve onları düşünmeye sevk ederiz. Şüphesiz ki düşünmeleri onları doğru yolu bulmaları için bir adımdır. O yöreleri gezip tüyleri diken diken olan çocukların, o anlar hiçbir zaman aklından çıkmayacaktır. Boşuna dememişler ağaç yaşken eğilir diye. Bu çocukların damarlarına bu yaşlarda milli bilinç verilmelidir. Başka çaresi yoktur. Bu da yeterli değildir. Okullarımızdaki tarih dersi müfredatı uzman kurullar eşliğinde yeniden düzenlenmeli ve tarih dersi çocuklara zevk ve ibret alacakları şekilde sunulmalıdır. Ayrıca her ay tarihi bir mekâna gezi düzenleyerek çocuklara görsel olarak tarih öğretilmelidir. Türkiye şüphesiz ki tarihi mekânlar bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Tarihimizin dönemleri ile ilgili filmler çekilip onlara yine bu filmler düzenli olarak izletilmelidir. Bunlar zor şeyler değildir ve yapılması gereken şeylerdir. Ayrıca öğretilmesi gerekenler sadece Cumhuriyet dönemi ve Osmanlı devleti ile ilgili konularla sınırlı olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nden önce 16 büyük Türk devleti ve iri ufaklı 120 civarı Türk devleti kurulmuştur. Bu devletleri ve büyük hükümdarlarını çocuklarımıza öğretmekte boynumuzun borcudur. Atatürk’te bunu emretmiştir. Türk Tarih Kurumunu ve Türk Dil Kurumu’nu kurdurarak Türk tarihinin araştırılıp öğrenilmesi ve gelecek nesile aktarılabilmesi için büyük çaba harcamıştır. Kendi de Türk tarihi hakkında birçok çalışmalarda bulunmuştur.
Unutmayalım ki tarih bir milletin hafızasıdır, kültürüdür, yaşam tarzıdır, her şeyidir. Tarihimizi unutursak, ya da yeteri kadar sahip çıkmazsak kültürümüz yok olur. Kültürümüz yok olursa da toplum yozlaşır, kendi benliğini unutur ve en sonunda yok olmaya mahkûm olur.
Bu yazımı okuyacak olanlara sesleniyorum. Sizlerden ricam ileride çocuklarınıza Türk tarihini okula gitmeden yavaş yavaş öğretmeye başlayın. Bana diyeceksiniz ki daha okula gitmeyen çocuğa nasıl tarih öğretelim? Çocuklar küçükken televizyonlarda gördükleri kahramanları kendilerine örnek alırlar. Onların yarasa adamı (batman), süper adamı (süperman), Robin Hood’u örnek almalarını engelleyin. Onlara kendi milli kültürümüzden örnekler sunun. Ve o bu kişileri örnek almalarını sağlayın. En basitinden onunla savaş oyunu oynarken ona; Aynı Atatürk gibi komutansın, Fatih Sultan Mehmed gibi ata biniyorsun, Alparslan gibi dövüşüyorsun tarzında şeyler söyleyin ki bunların çocuğun bilinçaltına yerleşmesini sağlayın. İster istemez bu kişilerin kim olduklarını zamanı geldiğinde sizden öğrenmek isteyecektir. İstemese bile ilerde bunlar önüne çıktığında, ayrı bir ilgi ile bu değerlere sarılacaktır. Tarih bilinci onlara ancak küçüklükten başlayarak verilebilir. Sonrası ise daha kolay. Bu iş ancak böyle halledilir.
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.”
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Similar topics
» Atatürk’ün Tarih Anlayışı
» "Kısa Tarih anlatımı"
» Târih tekerrürden ibârettir
» Tarih Yine Mi Tekerrür Ediyor ?
» Tarih Şuuru (H. Nihal ATSIZ)
» "Kısa Tarih anlatımı"
» Târih tekerrürden ibârettir
» Tarih Yine Mi Tekerrür Ediyor ?
» Tarih Şuuru (H. Nihal ATSIZ)
¤ۣۜ..¤ İlteriş Türkçü Turancı Otağı ¤ۣۜ..¤ :: [Türkçülük] ve [Turancılık] :: Genel Türk Tarih :: Büyük Türk Tarihi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz