“ülkü birliği” yok edildi. 08.12.2009
1 sayfadaki 1 sayfası
“ülkü birliği” yok edildi. 08.12.2009
Darbe paranoyası yaratarak darbe yapmak… Olan işte budur. Bu darbenin adı da “turuncu darbe”dir!
Kendilerini dünyanın efendisi gören Tiranlar, dizayn etmek istediği her bölgede kargaşalar çıkarır; savaşları, krizleri finanse eder; borsaları çökertir. Çöken borsalar sonunda; paranın yöneticileri, güçlü-büyük servetleri yok pahasına satın alır. Bütün bunların neticesinde o ülke insanlarına acımasız vergiler gelir. Fakat bu ülkeler borçlarının faizini bile bir türlü ödeyemez. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi…
Yeni senaryo, Tiranların fakir ülkeleri 21.y.y.’a hazırlama oyunudur. Bu amaçla ayaklanma hazırlıkları yapılır… Ülke insanının ‘’İNSANCA’’yaşama gibi samimi duyguları kullanılır. Basın, aydın, sivil örgütlenme adı altında birçok öncü kuvvet satın alınır. Hedef ülkelerde, bağımsızlık ve özgürlük istekleri daha çok arttırılır. Farklılıklar kullanılır ve sonuna kadar desteklenir.
Hedef ülkelerde başa geçirdikleri kuklalarına asla ödeyemeyecekleri borçlar verilir. Böylece ülkenin bütün kaynakları ele geçirilir. Seçkinler aristokrasisi hükümranlığı...
Hedefe varabilmek için ekonomik krizler çıkarılır. Sürekli çalışan ve alım gücü zayıflayan insan uysallaşır. Borçlu insan işini kaybetme korkusu ile susar.
Televizyon ve basın kullanılarak insanlar ipnotize edilir. İnsanların duyguları yönlendirilirken, bütün zihinleri duydukları dramlara göre şekillenir. Uyuklayan, düşler gören orta sınıfı uyandırmaya çalışanlar alaya alınır, küçük düşürülür. Böylece susmaya mecbur bırakılır. Ülkemizde yapılan da budur. Kimlerin kimleri tutucu, bağnazlıkla suçladığını hatırlayın. Ulus devletten yana olanların nasıl alaya alınıp dışlandığını hatırlayın.
Türkiye’de olan her şey aslında bir Turuncu Devrimdir. AKP’nin iktidara gelişi ile Soros bir oyun kurucu olarak ortaya çıktı. ABD Irak’a girdiğinde ilk önce aydınları yok etti. Ergenekon orta oyununu da bu çerçevede okumak gerekir.
Türk Devleti’ne, Cumhuriyete, devletin kuruluş felsefesine ve bu felsefeye bağlı kişi ve kurumlara savaş açılmıştır!
Tele kulak, basın-yayın kuruluşlarına yapılan operasyonlar, üniversiteler üzerinde oynanan oyunlar bal gibi bir “Turuncu Darbedir!”
Hükümet Türk Devleti’ne karşı bir savaş açmıştır! Bu savaş sonunda bütün kurumlar birbirine düşmüştür. Polis ile Ordu karşı karşıya getirildi. Ordu diyen kesim polise güvenmiyor. Polis diyen kesim ordudan nefret ediyor. Yargı ikiye bölünüp birbirine düşman edildi. Ordu ve polisin bu hale getirilmesi, bağışıklık sistemini çökertmek içindir. Ordu ve polis ülkenin antikorudur, savunma sistemidir! Ülkenin savunma sistemi çökerse, bağışıklık sistemi çöker. Bağışıklık sistemi çöken bir ülke çakallara yem olur, parçalanır. İşte yapılan budur! Bu bir savaştır!
PKK AKP eli ile bu günkü duruma getirildi.
Avrupa’da hiçbir ülke televizyon ve basınında “terör örgütünün reklam ajansı” gibi haber yapılmasına izin verilmez. Terör örgütü simgelerinin halkın beynine çivilenmesine izin vermez. Türkiye’de basın-yayın olmaktan çıkıp psikolojik silah haline gelen bu kurumlar her an bu millete karşı suç işlemektedir!
Hükümetin söylemleri, kanlı katil PKK’nın çıkardığı olaylar, DTP’lilerin söylemleri tamamen Türk Halkını provoke etmeye yöneliktir.
PKK ve DTP’lilerin bebek katilinin resimleri ve PKK çaputları ile yaptığı gösteriler ve polisin bunlara sesini çıkarmaması… Türk Bayrağı, şehit aileleri ve gazilerimize yapılan saygısızlıklar… Polisin bir minibüsün arkasında Türk Bayrağı var diye sürücüsüne ceza yazması toplumda öfke enerjisini artırıyor. Toplum adım adım iç savaşa sürükleniyor. İzmir’de; biriken bu enerji patlamasının hangi şiddette olacağı test edildi.
RTE ve saz ekibi ülkede ayrıştırmadık bir kurum bırakmadı. Devlet olmanın olmazsa olmazı olan “ülkü birliği” yok edildi. Düşmanın top ve tüfekle yapamayacağı tahrifat hükümet eli ve dili ile yapıldı.
Türkiye’de olanlar Turuncu Darbedir. Tıpkı Gürcistan, Sırbistan, Slovenya ve Ukrayna’da ki renkli devrimler gibi.
Hala bunu göremeyenler varsa; ya kördür, ya ahmaktır, ya da Soros’un bir elemanıdır.
RTE ve saz ekibi; iktidara gelir gelmez ülkeyi gerilim siyaseti üzerinden yönetmeye başladı. Devşirilen sivil örgütler, devşirilen ahlaksız basın, devlete düşman olanlar, geçmişten kuyruk acısı olanlar ve devleti ele geçirmek isteyenler birleşerek AKP korosunda yer aldı.
Bu bir proje idi. Aslında bu projeyi RTE daha 1991 yılında ilçe başkanı iken Erbakan’a sunmuştu. Başbakan olmasıyla beraber bu proje uygulamaya kondu. Telekom’un satışı, TİB’in kurularak Başbakan’a bağlanması ve dinlemelerin tek elde toplanması ile aslında muhalif olabilecek herkes takip edilerek tespit edildi. Yargı, asker ve AKP’nin yürüttüğü siyasete taş koyabilecek herkes dinlenerek kontrol altına alındı. Para el değiştirdi. Paranın el değiştirmesi gücün de ele alınmasıdır. Medya kontrol altına alındı. Basının susturulması ülkenin susturulmasıdır, ülke sustu. Türk Mafyası içeri alındı. İstanbul başta olmak üzere, bütün büyük şehirler Kürt Mafyasına teslim edildi. Kürt Mafyası deyince çok düşünmek gerekir. PKK esrar-eroin ticareti yapıyor. İç piyasada uyuşturucu patlaması kimlerin eli ile gerçekleşiyor?
AKP PKK’nın sözcüsü haline gelmiş DTP’li belediye başkanlarına hiçbir yaptırım uygulamadı. Diyarbakır başta olmak üzere diğer belediyelerin PKK’lıları işe alıp devlet imkanlarından faydalandırdığı anlatılıyor. Bu PKK’lı işçiler işe gelmeden para alıyormuş. AKP bütün bu uygulamalara göz yummuştur.
Ordu darbe yapacak diye yaygara yapılıyor. Peki, bir cemaatin bütün kurumlara sızarak devleti dönüştürmeye kalkması suç değil midir? Bu suça AKP bilerek ve isteyerek ortak olmuyor mu?
Ordu’ya aslında ilk operasyon OYAK Bank satılarak yapıldı. AB sürekli “Ordu’nun bankası olmaz” diyordu. Peki, bir cemaatin 25 milyar doların üzerinde parası olabilir mi? Hele ki bu cemaat bir ülkeyi ele geçirip dönüştürmek istiyorsa. Bu cemaatin başındaki Zat’ı bir yabancı ülke istihbaratı koruyorsa… Bu Zat ilkokul mezunu vaiz olmasına karşın İngiliz Lordlar Kamerasında konuşma yapabiliyorsa… Böyle bir cemaatin bu kadar paraya sahip olmasını kimse niye yadırgamaz? Cemaat’in aleni asker düşmanlığı yapması suç değil midir?
Bu bir projedir! “AKP bu ülke için tehlikelidir!”, “İç Savaş Tehlikesi” başlıkları ile 2007 yılında yazdığım yazılarda bu gidişi anlattım. Keşke haklı çıkmasaydım.
İhsan Aslan, Diyarbakır Milletvekili… RTE’nın sırdaşı, ilaçlarını taşıyan kişi. Bu zat Irak’ta iş yapıyor. Oğlu Mücahit Başbakan’ın danışmanı idi. İhsan Aslan ile RTE Ankara’da ortak bir büro kullandı. Bu İhsan Aslan ROJ Tv’de konuştu. Öcalan muhatap alınmalıdır dedi. Bu şahıs RTE’nin en yakını ise her şey ortada değil mi?
Bütün bu gerilim politikaları yürütülmeseydi; AKP Kıbrıs ve Kerkük Türkmenlerini bu kadar kolay gözden çıkarabilir miydi?
Devletin dönüşmeyen, itibar kaybetmeyen hiçbir kurumu kalmadı. Bir ülke başka nasıl çökertilir?
Bu bir projedir ve bu projeyi yürüten de AKP’nin başıdır. MHP ve CHP gerçeği ancak görebilmiştir. Adama “günaydın” derler. Atı alan Üsküdar’ı geçti Beyler.
AKP Öcalan’a bir defa af çıkardı. Baki Tuğ CHP’yi uyarıp iş ortaya çıkınca RTE ve saz ekibi “pardon” dedi. Şimdi yeniden Öcalan’a af çıkarıldığı ortaya çıktı. AKP gene inkar ediyor.
Niyet bellidir! 7 yıldır yürütülen politikalar da… AKP ve başındaki zat ülkemiz için güvenlik sorunu haline gelmiştir. Hem de iktidar olduklarından beri.
Kendilerini dünyanın efendisi gören Tiranlar, dizayn etmek istediği her bölgede kargaşalar çıkarır; savaşları, krizleri finanse eder; borsaları çökertir. Çöken borsalar sonunda; paranın yöneticileri, güçlü-büyük servetleri yok pahasına satın alır. Bütün bunların neticesinde o ülke insanlarına acımasız vergiler gelir. Fakat bu ülkeler borçlarının faizini bile bir türlü ödeyemez. Tıpkı ülkemizde olduğu gibi…
Yeni senaryo, Tiranların fakir ülkeleri 21.y.y.’a hazırlama oyunudur. Bu amaçla ayaklanma hazırlıkları yapılır… Ülke insanının ‘’İNSANCA’’yaşama gibi samimi duyguları kullanılır. Basın, aydın, sivil örgütlenme adı altında birçok öncü kuvvet satın alınır. Hedef ülkelerde, bağımsızlık ve özgürlük istekleri daha çok arttırılır. Farklılıklar kullanılır ve sonuna kadar desteklenir.
Hedef ülkelerde başa geçirdikleri kuklalarına asla ödeyemeyecekleri borçlar verilir. Böylece ülkenin bütün kaynakları ele geçirilir. Seçkinler aristokrasisi hükümranlığı...
Hedefe varabilmek için ekonomik krizler çıkarılır. Sürekli çalışan ve alım gücü zayıflayan insan uysallaşır. Borçlu insan işini kaybetme korkusu ile susar.
Televizyon ve basın kullanılarak insanlar ipnotize edilir. İnsanların duyguları yönlendirilirken, bütün zihinleri duydukları dramlara göre şekillenir. Uyuklayan, düşler gören orta sınıfı uyandırmaya çalışanlar alaya alınır, küçük düşürülür. Böylece susmaya mecbur bırakılır. Ülkemizde yapılan da budur. Kimlerin kimleri tutucu, bağnazlıkla suçladığını hatırlayın. Ulus devletten yana olanların nasıl alaya alınıp dışlandığını hatırlayın.
Türkiye’de olan her şey aslında bir Turuncu Devrimdir. AKP’nin iktidara gelişi ile Soros bir oyun kurucu olarak ortaya çıktı. ABD Irak’a girdiğinde ilk önce aydınları yok etti. Ergenekon orta oyununu da bu çerçevede okumak gerekir.
Türk Devleti’ne, Cumhuriyete, devletin kuruluş felsefesine ve bu felsefeye bağlı kişi ve kurumlara savaş açılmıştır!
Tele kulak, basın-yayın kuruluşlarına yapılan operasyonlar, üniversiteler üzerinde oynanan oyunlar bal gibi bir “Turuncu Darbedir!”
Hükümet Türk Devleti’ne karşı bir savaş açmıştır! Bu savaş sonunda bütün kurumlar birbirine düşmüştür. Polis ile Ordu karşı karşıya getirildi. Ordu diyen kesim polise güvenmiyor. Polis diyen kesim ordudan nefret ediyor. Yargı ikiye bölünüp birbirine düşman edildi. Ordu ve polisin bu hale getirilmesi, bağışıklık sistemini çökertmek içindir. Ordu ve polis ülkenin antikorudur, savunma sistemidir! Ülkenin savunma sistemi çökerse, bağışıklık sistemi çöker. Bağışıklık sistemi çöken bir ülke çakallara yem olur, parçalanır. İşte yapılan budur! Bu bir savaştır!
PKK AKP eli ile bu günkü duruma getirildi.
Avrupa’da hiçbir ülke televizyon ve basınında “terör örgütünün reklam ajansı” gibi haber yapılmasına izin verilmez. Terör örgütü simgelerinin halkın beynine çivilenmesine izin vermez. Türkiye’de basın-yayın olmaktan çıkıp psikolojik silah haline gelen bu kurumlar her an bu millete karşı suç işlemektedir!
Hükümetin söylemleri, kanlı katil PKK’nın çıkardığı olaylar, DTP’lilerin söylemleri tamamen Türk Halkını provoke etmeye yöneliktir.
PKK ve DTP’lilerin bebek katilinin resimleri ve PKK çaputları ile yaptığı gösteriler ve polisin bunlara sesini çıkarmaması… Türk Bayrağı, şehit aileleri ve gazilerimize yapılan saygısızlıklar… Polisin bir minibüsün arkasında Türk Bayrağı var diye sürücüsüne ceza yazması toplumda öfke enerjisini artırıyor. Toplum adım adım iç savaşa sürükleniyor. İzmir’de; biriken bu enerji patlamasının hangi şiddette olacağı test edildi.
RTE ve saz ekibi ülkede ayrıştırmadık bir kurum bırakmadı. Devlet olmanın olmazsa olmazı olan “ülkü birliği” yok edildi. Düşmanın top ve tüfekle yapamayacağı tahrifat hükümet eli ve dili ile yapıldı.
Türkiye’de olanlar Turuncu Darbedir. Tıpkı Gürcistan, Sırbistan, Slovenya ve Ukrayna’da ki renkli devrimler gibi.
Hala bunu göremeyenler varsa; ya kördür, ya ahmaktır, ya da Soros’un bir elemanıdır.
RTE ve saz ekibi; iktidara gelir gelmez ülkeyi gerilim siyaseti üzerinden yönetmeye başladı. Devşirilen sivil örgütler, devşirilen ahlaksız basın, devlete düşman olanlar, geçmişten kuyruk acısı olanlar ve devleti ele geçirmek isteyenler birleşerek AKP korosunda yer aldı.
Bu bir proje idi. Aslında bu projeyi RTE daha 1991 yılında ilçe başkanı iken Erbakan’a sunmuştu. Başbakan olmasıyla beraber bu proje uygulamaya kondu. Telekom’un satışı, TİB’in kurularak Başbakan’a bağlanması ve dinlemelerin tek elde toplanması ile aslında muhalif olabilecek herkes takip edilerek tespit edildi. Yargı, asker ve AKP’nin yürüttüğü siyasete taş koyabilecek herkes dinlenerek kontrol altına alındı. Para el değiştirdi. Paranın el değiştirmesi gücün de ele alınmasıdır. Medya kontrol altına alındı. Basının susturulması ülkenin susturulmasıdır, ülke sustu. Türk Mafyası içeri alındı. İstanbul başta olmak üzere, bütün büyük şehirler Kürt Mafyasına teslim edildi. Kürt Mafyası deyince çok düşünmek gerekir. PKK esrar-eroin ticareti yapıyor. İç piyasada uyuşturucu patlaması kimlerin eli ile gerçekleşiyor?
AKP PKK’nın sözcüsü haline gelmiş DTP’li belediye başkanlarına hiçbir yaptırım uygulamadı. Diyarbakır başta olmak üzere diğer belediyelerin PKK’lıları işe alıp devlet imkanlarından faydalandırdığı anlatılıyor. Bu PKK’lı işçiler işe gelmeden para alıyormuş. AKP bütün bu uygulamalara göz yummuştur.
Ordu darbe yapacak diye yaygara yapılıyor. Peki, bir cemaatin bütün kurumlara sızarak devleti dönüştürmeye kalkması suç değil midir? Bu suça AKP bilerek ve isteyerek ortak olmuyor mu?
Ordu’ya aslında ilk operasyon OYAK Bank satılarak yapıldı. AB sürekli “Ordu’nun bankası olmaz” diyordu. Peki, bir cemaatin 25 milyar doların üzerinde parası olabilir mi? Hele ki bu cemaat bir ülkeyi ele geçirip dönüştürmek istiyorsa. Bu cemaatin başındaki Zat’ı bir yabancı ülke istihbaratı koruyorsa… Bu Zat ilkokul mezunu vaiz olmasına karşın İngiliz Lordlar Kamerasında konuşma yapabiliyorsa… Böyle bir cemaatin bu kadar paraya sahip olmasını kimse niye yadırgamaz? Cemaat’in aleni asker düşmanlığı yapması suç değil midir?
Bu bir projedir! “AKP bu ülke için tehlikelidir!”, “İç Savaş Tehlikesi” başlıkları ile 2007 yılında yazdığım yazılarda bu gidişi anlattım. Keşke haklı çıkmasaydım.
İhsan Aslan, Diyarbakır Milletvekili… RTE’nın sırdaşı, ilaçlarını taşıyan kişi. Bu zat Irak’ta iş yapıyor. Oğlu Mücahit Başbakan’ın danışmanı idi. İhsan Aslan ile RTE Ankara’da ortak bir büro kullandı. Bu İhsan Aslan ROJ Tv’de konuştu. Öcalan muhatap alınmalıdır dedi. Bu şahıs RTE’nin en yakını ise her şey ortada değil mi?
Bütün bu gerilim politikaları yürütülmeseydi; AKP Kıbrıs ve Kerkük Türkmenlerini bu kadar kolay gözden çıkarabilir miydi?
Devletin dönüşmeyen, itibar kaybetmeyen hiçbir kurumu kalmadı. Bir ülke başka nasıl çökertilir?
Bu bir projedir ve bu projeyi yürüten de AKP’nin başıdır. MHP ve CHP gerçeği ancak görebilmiştir. Adama “günaydın” derler. Atı alan Üsküdar’ı geçti Beyler.
AKP Öcalan’a bir defa af çıkardı. Baki Tuğ CHP’yi uyarıp iş ortaya çıkınca RTE ve saz ekibi “pardon” dedi. Şimdi yeniden Öcalan’a af çıkarıldığı ortaya çıktı. AKP gene inkar ediyor.
Niyet bellidir! 7 yıldır yürütülen politikalar da… AKP ve başındaki zat ülkemiz için güvenlik sorunu haline gelmiştir. Hem de iktidar olduklarından beri.
Geri: “ülkü birliği” yok edildi. 08.12.2009
HAYATLARIMIZI ZEHİR, ÇOCUKLARIMIZI PERİŞAN ETTİNİZ…
Dr. Noyan UMRUK
Ne hakkınız var buna?
Hayatlarımızı zehir ettiniz…
14 yıldır aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yediniz…
Ne kocaman bir açlık, açgözlülükmüş bu
Hala doyamadı patlayasıca mideniz…
Dört bir yanında ülkenin biçare serçeler gibi ölürken emekçiler, insanlar…
Beyzadeler tartışmakta itiş kakış…
Anayasa, başkanlık, dokunulmazlık, üç mü yoksa altı milyar avro mu tokatlayacağız …
Başınızda paralansın Avrupa vizeniz…
Yoksulluk, yasaklar, yolsuzlukları kaldıracağız diye geldiniz…
Ahlaksızlık, hırsızlık, namussuzluk diz boyu…
Süreç, müreç dediniz…
Dünyanın her cins teröristini ülkenin dört bir yanında
topu ile tüfeği ile yuvalandırıp beslediniz…
…
Bunlar yetmiyor…
Üzerine tüy diktiniz…
Dört bir yanında ülkenin,
Çocuklarımızı perişan ettiniz…
Hanım olacak bakanınıza
Bir kerecikten bi şey olmaz dedirttiniz…
14 yıllık muhteşem yüzyılınızda
660000 çocuğa tecavüz ve taciz,
Çocuklarımızı mahvettiniz…
..O bunu demiş ... Şu bunu demiş..
Yere batsın geyik muhabbetiniz…
Yüzbinlerce çocuğa ne oldu... Ne oluyor... Ne olacak… ?
Zerre kadar bu acıyı hissetmekte misiniz?
Bu mu yetiştirmek istediğiniz
Dindar ve kindar nesliniz
Bu korkunç durum sizin eseriniz…
Hiç düşündünüz mü?
Hiç mi sızlamaz varsa vicdanınız…
Siz insan mısınız?
Lütfen söyler misiniz?
Bakın konunun uzmanı Sn.Deniz Arık Binbay/Psikiyatrist ne diyor
Lütfen o sağır kulaklarınızı açıp dinleyiniz:
“Siz hiç kızarmış, yırtılmış bir makat, parçalanmış bir organ gördünüz mü? Siz hiç çocukluğunda tacize tecavüze uğramış birini gördünüz mü? Biz psikiyatristler, psikologlar maalesef çok gördük. 17 yaşında, 30 yaşında, 48 yaşında, 60 yaşında… Hepsi halen yaralıydı. Halen kendilerini sevemiyorlardı, "benim suçum", " ben kötüyüm" diye düşünüyorlardı. Bilinçli bir düşünce olmasa da hayatın fonunda çalıp duran müzik gibi bir alt düşünceden bahsediyorum… Bazen duyarsınız bazen duymazsınız ama hep çalar o müzik…
Çocukken tecavüze uğrarsanız tüm hayatınız sonsuza kadar değişir. Çünkü size bu tanımlayamadığınız kötü duyguları yaşatan kişi muhtemelen çok yakınınızdaki biridir, çok güvendiğiniz, belki mecbur olduğunuz, sizden çok büyük ve güçlü. Hele de babanız, teyzeniz, amcanız, dayınız, dedeniz ya da öğretmeninizse bunu yapan en güvendiğiniz yerden yersiniz tokadı. Dünya eskisi gibi güvenilir olmaz bir daha. Hayat artık eskisi gibi güzel olamaz. Kendinize saygınız, sevginiz tam olmaz."
İşte durum bu... O bunu demiş, bu şunu demiş...Hepsi hikaye...
Boşverin şu siyasi polemikleri...
Bu geyik muhabbeti ile bu trajik, vahim, korkunç resmi gölgeletmeyiniz..”
Kim bilir okuyunca bunları…
Belki bir parça kızarır
O meşin yüzleriniz…
Dr. Noyan UMRUK
Ne hakkınız var buna?
Hayatlarımızı zehir ettiniz…
14 yıldır aksırıncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yediniz…
Ne kocaman bir açlık, açgözlülükmüş bu
Hala doyamadı patlayasıca mideniz…
Dört bir yanında ülkenin biçare serçeler gibi ölürken emekçiler, insanlar…
Beyzadeler tartışmakta itiş kakış…
Anayasa, başkanlık, dokunulmazlık, üç mü yoksa altı milyar avro mu tokatlayacağız …
Başınızda paralansın Avrupa vizeniz…
Yoksulluk, yasaklar, yolsuzlukları kaldıracağız diye geldiniz…
Ahlaksızlık, hırsızlık, namussuzluk diz boyu…
Süreç, müreç dediniz…
Dünyanın her cins teröristini ülkenin dört bir yanında
topu ile tüfeği ile yuvalandırıp beslediniz…
…
Bunlar yetmiyor…
Üzerine tüy diktiniz…
Dört bir yanında ülkenin,
Çocuklarımızı perişan ettiniz…
Hanım olacak bakanınıza
Bir kerecikten bi şey olmaz dedirttiniz…
14 yıllık muhteşem yüzyılınızda
660000 çocuğa tecavüz ve taciz,
Çocuklarımızı mahvettiniz…
..O bunu demiş ... Şu bunu demiş..
Yere batsın geyik muhabbetiniz…
Yüzbinlerce çocuğa ne oldu... Ne oluyor... Ne olacak… ?
Zerre kadar bu acıyı hissetmekte misiniz?
Bu mu yetiştirmek istediğiniz
Dindar ve kindar nesliniz
Bu korkunç durum sizin eseriniz…
Hiç düşündünüz mü?
Hiç mi sızlamaz varsa vicdanınız…
Siz insan mısınız?
Lütfen söyler misiniz?
Bakın konunun uzmanı Sn.Deniz Arık Binbay/Psikiyatrist ne diyor
Lütfen o sağır kulaklarınızı açıp dinleyiniz:
“Siz hiç kızarmış, yırtılmış bir makat, parçalanmış bir organ gördünüz mü? Siz hiç çocukluğunda tacize tecavüze uğramış birini gördünüz mü? Biz psikiyatristler, psikologlar maalesef çok gördük. 17 yaşında, 30 yaşında, 48 yaşında, 60 yaşında… Hepsi halen yaralıydı. Halen kendilerini sevemiyorlardı, "benim suçum", " ben kötüyüm" diye düşünüyorlardı. Bilinçli bir düşünce olmasa da hayatın fonunda çalıp duran müzik gibi bir alt düşünceden bahsediyorum… Bazen duyarsınız bazen duymazsınız ama hep çalar o müzik…
Çocukken tecavüze uğrarsanız tüm hayatınız sonsuza kadar değişir. Çünkü size bu tanımlayamadığınız kötü duyguları yaşatan kişi muhtemelen çok yakınınızdaki biridir, çok güvendiğiniz, belki mecbur olduğunuz, sizden çok büyük ve güçlü. Hele de babanız, teyzeniz, amcanız, dayınız, dedeniz ya da öğretmeninizse bunu yapan en güvendiğiniz yerden yersiniz tokadı. Dünya eskisi gibi güvenilir olmaz bir daha. Hayat artık eskisi gibi güzel olamaz. Kendinize saygınız, sevginiz tam olmaz."
İşte durum bu... O bunu demiş, bu şunu demiş...Hepsi hikaye...
Boşverin şu siyasi polemikleri...
Bu geyik muhabbeti ile bu trajik, vahim, korkunç resmi gölgeletmeyiniz..”
Kim bilir okuyunca bunları…
Belki bir parça kızarır
O meşin yüzleriniz…
Similar topics
» Neden Türk Birliği Değil de Avrupa Birliği
» “Ülkü uğrunda gönüller delidir, kişiler ülkü için ölmelidir.”
» TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ NEDEN TÜRK GENÇLİK BİRLİĞİ OLAMADI?
» Türk Birliği Ve Töremiz Üzerine
» Avrupa Birliği'ne neden "HAYIR" 1
» “Ülkü uğrunda gönüller delidir, kişiler ülkü için ölmelidir.”
» TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ NEDEN TÜRK GENÇLİK BİRLİĞİ OLAMADI?
» Türk Birliği Ve Töremiz Üzerine
» Avrupa Birliği'ne neden "HAYIR" 1
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz